SON SÖZ
Osman Nuri KOÇAK
Asimetrik koşullarda sürdürülen bir yarışın sonuna geliyoruz.
Devletin tüm olanaklarını bir tarafın lehine seferber ettiği ve diğer tarafın da çalışmalarını elinden geldiğince zorlaştırdığı bir referandum sürecini geride bıraktık.
Referandum konularından başka her şeyin tartışıldığı bir süreç…
Milleti bölerek, yararak, kamplaştırarak yapılan kolaycı siyaset bu süreçte de ağırlıklı olarak kullanıldı.
Fakat soylu milletimiz tüm bu kışkırtmaları püskürttü.
Bu millete şükran ve minnetlerimi sunuyorum.
Bölünmedi, ötekileşmedi. “Biz biriz ve hep birlikte Türk milletiyiz” dedi.
Kırgınlıklar, öfkeler yaşanmadı mı?
Elbette yaşandı.
Ama sürecin sertliğine paralel ve beklenilen bir yarılma olmadı.
Devlet süreci serinkanlı ve eşitlikçi bir şekilde yönetemedi. Tek taraflı pozisyon alma gereği duydu. Muhtarlara aba altından sopalar gösterildi, son günlerde ayar verme toplantıları yapıldı, Fak Fuk fonları kesenin ağzını açtı, yörük sırtından kurbanlar kesildi, vb… vb…
Dün çok etkili olan bu yöntemler sanki bu referandumda tutmadı gibi… Hatta ters mi tepti bilmem. Baskı olarak değerlendirmeler kulağıma çalındı.
Millet yöneticilerine sanki sağduyu ve itidal dersleri veriyor gibi.
“Yarılmayı ve ayrıştırıcılığı kabul etmiyoruz” der gibi…
Şimdi hesabın cem edilme vakti geldi.
Evet! diyen de Hayır! diyen de huzur içinde ama mutlaka sandığa gitmelidir.
Oy demokrasinin hem direği hem de namusudur. “Nasıl olsa benim istediğim olmayacaktır” diyen bir kimse demokrasiye inanmıyor demektir.
Aziz milletimiz her şart altında bu haysiyetli görevi yerine getirmek zorundadır.
Unutmayınız! Evet diyen de Hayır diyen de kardeştir. Bu güne dek hiçbir tahrik bizi ayıramadı bu referandum da ayırmasın.
Biz Evet’ in de Hayır’ ın da sonuçlarına uyum sağlarız veya katlanırız ama kardeşliğimizi bir kaybedersek bunun maliyetinin altından kalkamayız.
Son söz olarak diyorum ki; “Yüce Millet! Haydi sandığa!”
“Söze verdiğin gücü öze de ver…”