KÜÇÜK SORUNLAR(MI?)
Osman Nuri KOÇAK
Yaşamımız o kadar büyük sorunlarla savaşmakla geçiyor ki, doğrudan yaşamı etkilemediğini düşündüğümüz sorunlar artık sorun gibi gelmemeye başlıyor.
Terör nedeniyle, her gün ülke insanlarının bir birlerini boğazladığı,
Trafik belasına verdiğimiz canların her yıl neredeyse İstiklal Harbinde verdiğimiz sayılar seviyesine ulaştığı,
Töre ve kadın cinayetlerinin vaka-i adiyeden sayıldığı,
Pimi çekilmiş bombaya dönmüş insanlarımızın en küçük bir tartışmaya dahi tahammül edemeyerek bıçağı karşısındakinin karnına sokuverdiği,
Ekmek ve iş meselesinin savaştan daha kötü bir etkiyle insanımızı çökerttiği,
Doğanın, kâr etme hırslarımızın sayesinde can çekiştiği için, eskisi kadar cömert olamadığı bir ortamda yaşıyorsanız, bir dolmuş meselesi size mesele gibi dahi gelmez.
Dolmuş meselesi Karaman’ da her zaman ve her yönüyle hep tartışılan bir mesele olmuştur.
Yolcu sayısı, sürat, güzergâh, saat, yaşlı ve hastalar, müzik yayını, ısınma veya serinleme sorunları hep olmuştur.
Havalar kışa döndüğü zaman özel arabamla işime gelip gitmemeye özen gösteririm.
Saçma sapan bir trafiğe bir de ben sorun olmak istemediğim için,
Sabahleyin soğukta araba ile uğraşmak istemediğim için,
Gereksiz yere karda, buzda arabayı yıpratmak istemediğim için dolmuşlarla gelir giderim.
Bu gün en çok dikkatimi çeken “durak” sorunu oldu.
İnsanlar bir araya toplanarak durup kalkma sorununa bir nebze de olsa çare olmak yerine, neredeyse on-yirmi metre aralıklar ile dolmuşu durduruyorlar ve sanki yaptıkları gayet normal ve insani bir şeymiş gibi davranıyorlar.
Sürücüye sordum “Kardeş, bu kepazelik ne böyle. Niye insanlar bir durak mantığı ile bir araya toplanmıyorlar. Az önce on metrede iki kez durdun. Sizin için bu zor ve masraflı bir durum değil mi?”
Adam ah! Çekerek, belediyenin de kendilerinin de bu sorunu bir türlü çözemediklerini söyledi.
“Abi, insanlar gerçekten durak olmasa dahi bir araya durmaları gerekmez mi? Ama feraset yok. Bu keşmekeşlik onlara verilmiş bir hakmış gibi davranıyorlar. Nazik ve düşünceli değiliz. Biz de illa durak dediğimiz zaman şiddetli tepkiler alıyoruz.
Küçük bir sorun gibi ama insanımızın kentliliğimizin, gelişmişliğimizin ve uygarlığımızın mertebesini göstermesi açısından devasa bir sorun.
Durak sorunumuza değil, halk olarak duruş sorunumuza içim yanıyor…