EN HAKİKİ MÜRŞİDİ DİNLEME ZAMANI
Osman Nuri KOÇAK
Bazı zamanlar her türlü siyasi etkiden uzak, bilimin rehberliğinde ve sadece memleketin çıkarları için düşünmek gerekir.
Ülkeler yaşam yolculuklarında keskin dönemeçlerle karşılaşılabilirler.
Bu dönemeçlerle karşılaşıldığı zamanlarda, o ülkenin yurttaşları, kişi veya parti çıkarı mı, ülkemin çıkarı mı diye düşünmeleri gerekebilir.
Bu gün de galiba, o dönemeçlerden birisine doğru hızla yaklaşıyoruz.
Dönemeci salimen alamazsak vay halimize…
Niye yolda bir dönemeç var gibi geliyor? Ülkemizde neler oluyor?
Ülkemiz sanki bir rejim değişikliğine gidiyor gibi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün ve Gazi Meclisin kurduğu rejim değiştiriliyor sanırım.
Bu da, tıpkı 2010 referandumunda olduğu gibi zehrin dışına şeker sararak yapılıyor.
Son yıllara bakıldığı zaman; Silsile kaoslar milleti tevge etmiş görünüyor.
Biliyorlar ki, kargaşadan hep güçlüler faydalanır.
Kargaşadan bıkmış ve içine kapanmış millet önüne gelen değişikliklerin özüyle can-ı gönülden ilgilenmiyor bile.
Yarım yamalak aydınlar ve okutularak cehle asker edilmişler ise ilim ile bilim ile değil aidiyetleri ile konuşup yazıyorlar.
Bunu yaparken de, karşılarındakileri aidiyet içre davranmakla suçluyorlar. Hatta dün ak dediklerine bu gün kara diyorlar. Partileri içten yıkıyorlar, siyaseti sisler dağına çeviriyorlar.
Böylesi günlerde “En hakiki yol gösterici bilimdir” sözünün değeri daha iyi anlaşılıyor
İnsanları dünü görmez, tarihten ibret almaz hale getiriyorlar. Allah esirgesin toplumda derin ayrılıklar oluşturuyorlar.
Yapıp edip karşıyı suçlamak ise en iyi bildikleri tutum yani genel huyları.
Milletimize de aba altından sopa gösteriliyor.
"Terör azar ha!"
"Millet birbirine girer ha!"
"Ekonomi yıkılır ha!"
"Bankalar ümüğünüze çöker, borçlarınız katlanır ha!" diyerek de aleni tehdit ediyorlar.
Hayırdır. Bir bildiğiniz mi var?
Aziz milletimiz akıl ile bilim ile sağduyu ile konuşan ve yazanları dinlemiyor bile…
Zaten kuvvetler ayrılığı, özgür basın, özgür inanç ve düşünce, özgür örgütlenme konusunda sıkıntılar içindeki demokrasimizi iyileştirmek, modern uluslar düzeyine taşımak yerine, aksayan yönleri misal gösterilerek daha da otoriter bir modele yöneliyorlar.
Milli irade vurguları içi boş ve manipülatif bir söylemden ibaret.
Her vesile ile Milli iradeden dem vuranların, 07 Haziran seçimlerinin sonucunda o iradeye ne kadar inandıklarını da gördük.
Sürekli yanılarak, yanıltılarak ve yanıltarak ülkemizi bu hale getirenlere karşı daha büyük bir yanılgıya düşmemek için milletimizi uyaralım dedik.
Gerisi aziz milletimize ait…
Öyle görünüyor ki önümüzdeki referandum süreci SEÇSİS destekli ve devletin önemli organları ile halkımız arasında, asimetrik bir mücadele ile geçecek gibi.
Şimdiden rektörler, kaymakamlar sıraya girdiler bile…
Olsun be!
"Yörü bre Hızır Paşa!"