CUMHURBAŞKANINI HALK MI SEÇİYOR? Osman Nuri KOÇAK Kendimizi paraladık. Cumhurbaşkanımızı Meclis mi seçsin (atasın)? Halk mı seçsin (atasın) diye? “Vay sen halk düşmanı bir diktatörsün. O nedenle halkın seçmesini istemiyorsun” “Vay senin gizli ajandan var, bu vesileyle diktatörlüğü getirmek istiyorsun” Neler demedik neler. Toplum neredeyse ikiye yarıldı bu yüzden. Referandum bile yaptık. Ne oldu? Şimdi onca patırtıdan sonra Cumhurbaşkanımızı halk mı seçmiş olacak yani? Yirmi milletvekilini bulan üç parti üç aday gösterecek ve biz de malum gün tıpış tıpış sandığa gidip Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Öyle değil mi? Kimi seçeceğiz? Dört tane liderin istediği üç kişiden birisini… Sahi burada halkın bu işe katılımı ne? Noterlikten de kötü bir görev. Hiç olmazsa noter beyanların doğruluğunu resmi belgeler ile destekler. Halk ne yapacak? Soru bile soramadan sandıkta milli iradeyi gerçekleştirecek. Yani aslında bu bir seçim değil de farklı bir atama yolu… Parlamento marifetiyle seçmiş olsak nasıl olacaktı? Dört parti üç aday gösterecekti. Sözde bir seçim pandomiması ile gene bu üçten birisi seçilecek değil miydi? Yani gene bir atama şekli. Her iki durumda da bir elin parmaklarını geçmeyen kişilerce yapılan yaygaranın sonucunda, dışına maske giydirilmiş teatral bir atama gerçekleşmektedir. Halkın kararlara katılamadığı gülünç vaziyette bir demokrasi anlayışımız var. Halk örgütlenemez. Örgütlense de işlevsiz örgütler kurabilir. Sendikalar iğdiştir, sarıdır ve aslında sendika bile değildirler. Dernekler gıklarını çıkaramazlar. Odalar halk örgütü değillerdir. Üniversiteler, bilim ve akademi çevreleri, aydınlar, yazarlar, çizerler, gazeteciler, toplumun kanaat önderleri hepsi ama hepsi ya iğdiş edilmiş ya yandaş yapılmış ya da “it ürür kervan yürür” muamelesine maruz kalmışlardır. Böyle bir ülkede halk hangi kanaatini ve tercihini seçim sandığına yansıtabilir de boşu boşuna bir birimizi yiyoruz ki? Ey Cumhur! Önce sen bu sorunları çöz. Sonra Cumhurbaşkanımı ben seçtim diyebil. Sesin ve tercihin sandığa yansıyor mu zannediyorsun? Algı oluşturma ve onu yönetmede profesyonelleşmiş çevrelerin illüzyonu ile Cumhurbaşkanını ve hatta milletvekillerini, belediye başkanlarını seçtiğini mi zannediyorsun. Öyle falan değil. Birileri sana “şunu seç” diyor ve sen de güya seçiyorsun. O kadar. Sivil, özgür ve demokrat örgütlerin, özgür basın organlarının, aydınların ve bilim çevrelerinin, önceden konulan sokak sandıkları vasıtasıyla doğrudan milletin kanaat ve talepleriyle oluşturulmuş tercihleri istemelisin. Bu uğurda mücadele etmelisin. Ancak o zaman Cumhurbaşkanının belirlenmesinde halk katılımı ve demokrasiden söz edebiliriz. Bugünkü ise sadece bir tiyatro. Bu tiyatroda sana düşen rol avuçlarını ve gırtlağını patlatmak. Otur oturduğun yerde, Mübarek Ramazanını idrak et ve kavga etme. İnsanları “Ekmel’ miydi, Tayyip’ miydi diye kırma bari.