YA İLAHİ KILMA BİZİ DALLİN
Mahmut TOPTAŞ
1960 yılından beri Türkler ve Araplar, Avrupa’ya çalışmak için gittiler.
Cezayirlilerin tarihi biraz daha eski.
Elli yıllık zaman içinde hiçbir işçimiz, işvereninin dinine girmedi ama bir çok batılı işveren, sanatçı, siyasetçi, işçi, büyükelçi Müslüman oldu.
Aşkı uğruna Hıristiyan olan olmadı ama Müslümanlarla evlenmek için Müslüman olanların sayısı yüz binlere ulaştı.
Benim köyümden iki yüzün üzerinde insanımız Hollanda’da işçi oldular. Aileleriyle beraber şimdi binin üzerinde nüfusa sahipler.
Burada iken Cuma namazı kılarlardı.
Şimdilerde beş vakit namazlarını kılıyorlar.
Dine dönüşü batılının kabalığı sağladı.
Bizim hiç beğenmediğimiz bir vatandaşımızın insani yönü, batının centilmen kabul edileninden daha nazik ve kibar olduğu yaşanarak görüldü.
Devletin imkanları olsa da batı hayranlarımızı otelde kalamayacak kadar parayla, Amerika’da, Avrupa’da, kiralık evlerde kalarak bir sene yaşama fırsatı verseler, dönüşünde hiç beğenmediği adamın ayaklarını öper.
Manasını bilmeden okuduğu Fatiha süresi aslında Afganistan’da Suriye’de, Irak’ta milyonlarca Müslüman öldüren Bush ve onlara oy verenlerin nasıl olduğunu haber veriyordu ve onlara Kur’an “Sapık” diyordu.
Fatiha süresinin son ayetlerinde “Dallin/Sapık Hristiyanların” yolundan gitmek istemiyoruz diyoruz.
Şu ayetlerde onların sapık olduğunu açıkça söylüyor buyurun:
مَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ كَانَا يَأْكُلَانِ الطَّعَامَ انْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآَيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
“Meryem oğlu Mesih, ancak peygamberdir. Ondan önce de pey¬gam-berler gelip geçmiştir. O’nun annesi (Allah'ın ayetlerini) tasdik eden bir ka-dındır. İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl da çevri¬liyorlar.
قُلْ أَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَاللَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
De ki: "Allah’tan başka size zarar ve fayda veremeyenlere mi kulluk yapı-yorsunuz? Her şeyi işiten ve her şeyi bilen o Allah’tır.
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعُوا أَهْوَاءَ قَوْمٍ قَدْ ضَلُّوا مِنْ قَبْلُ وَأَضَلُّوا كَثِيرًا وَضَلُّوا عَنْ سَوَاءِ السَّبِيلِ
De ki: "Ey ehli kitap, dini¬nizde haksız yere haddi aşma¬yın. Daha önce sapı¬tan birçoğunu sa¬pıttıran ve doğru yoldan sapan toplumun hevası (ka-nunları)na uymayın.” (Maide süresi ayet 75-77)
Bu milletin gönlünden ve dilinden Fatiha süresini almaya kimsenin gücü yetmez.
Doğumda, ölümde, düğünde, sünnet düğününde mübarek gecelerde, sevinçli veya hüzünlü olayların ardında okuduğumuz ve okuttuğumuz, Süleyman Çelebi’nin 1409 da yazdığı, “Vesiletü-n-necat” diye isimlendirdiği, halkın dilinde “Mevlid” diye bilinen kitabının “Dua” bölümünde :
“Yâ ilâhî kılma bizi dâllîn” diyerek sapıklardan olmamaya karar verdiğimizi ve Rabbimizin de bu konuda bize yardımcı olmasını istediğimizi cümle aleme ilan ediyoruz.
İngiliz’i, İtalya’nı, Fransız’ı, Yunanı hep birlikte vatanın bağrına hançer sapladığında, yıkılan, yakılan köy ve şehirleri gören, kılıçtan geçirilen çocukların feryadını dinleyen Mehmet Akif Ersoy merhum vatanın bağrına leş kargaları gibi abanan tek dişi kalmış canavarın sonunun geldiğini Millete açıklamak ve onlara Hakkın vaat ettiği günlerin yakın olduğunu anlatmak için İstiklâl Marşını yazmış ve:
“Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
“Medeniyyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?” diye feryat etmiş.
Şimdi, seksen milyona yakın insanımızın en azından elli milyonu bu mısraları bilir, yeni yetişen çocuklarımız da mutlaka ezberler.
Bu mısralar batılı dostlarımızın röntgenini kendilerine gösteriyor.
Bizden bazıları ise canavarın yanında yer almak için can atıyor.
Öyle ise batılılar, “İstiklâl Marşı da ezberletilmesin” diyecekler mi?
“Mevlit okutmayı da yasaklayın” diyecek mi?