ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ÇIKMAZ
Mahmut TOPTAŞ
Sömürgeci ülkeler, kendilerini değiştirmek yerine sömürdüklerini değiştirmeye çalıştılar.
Sömürerek semirmenin dışında bir yolu, atalarından görmedikleri için sülüklüğü bırakamadılar.
Sömürdükleri arasından az da olsa sülükleşenler oldu. Onları değiştirdiklerine de pişman oldular.
Kan emerken dudak dudağa geldiler.
İkinci dünya savaşında kendilerinin ifadesiyle beş milyon Yahudi, Hıristiyan teröristler tarafından yakılmış. Yüz binlerce Avrupalı Hıristiyan da öldürülmüş.
Onları tepelemek için gelen Amerikalı Hıristiyanlar da yüz binlerce Alman Hıristiyanı öldürmüş, beşyüz binin üzerinde Japonu atom bombasıyla öldürmüş.
Tabi öldürürken kendileri de öldürüldüler.
Bu riske girmek istemedikleri için sömürmek istedikleri ülkelerin vatandaşlarını önce Hümanizm, sonra ılımlı iğnelerle uyuşturmaya çalışıyorlar, iğnenin etki etmediği insanları da yine kendi vatandaşlarına yardım ederek engelleri yok etmeye çalışıyorlar.
Bu arada ezilen çoğunluk, bağrına saplanan kurşunun geldiği silahın dipçiğinin gölgesine doğru koşmaya başladılar.
Bu, sömürgecilerin hesabında yoktu.
Ama şimdi hesaba girdi. Önlemenin yollarını pansuman tedbirlerle engellemek istiyorlar, ama başaramazlar.
Sömürmeye devam ettikçe, sömürüyü engelleyecek insanları yok ettirme işlemi sürdükçe evinden, yurdundan, ailesinden ettiğiniz insanlar, evinizin karşısına çadırlar kurulmaya devam edecekler.
Ekmekle aç insan arasına girmeye çalışanlar tarih boyunca başarılı olamamışlar.
Din, İman ve ekmek sömürüsünü bizim evimizin içinde sürdürmek, kendi evlerinin saçaklarına sıçramaması için bir kaç yıl planlar yaptılar ama hesap edemedikleri yerden vuruldular.
Yedirme kültüründen gelmediklerinden hep yeme tarafında olduklarından ailesini öldürdükleri çocukların ekmeklerine ortak olacakları endişesine kapıldılar.
“İnsanlığın Kültür Tarihi” adı altında 10 ciltlik kitap yazan Ariel ile Wıll Durant'n, “Tarih Üzerine” isimli bir kitabı 1968 yılında yayınlanır 1985 lerde Hüseyin Zamantılı terceme etti ve Hülbe yayınları tarafından yayınlandı.
O kitapta nice saldırgan ülkelerin, saldırılanlar tarafından işgal edildiğini tarihten örnekleriyle verir.
Kuş, yuvasından ocutulmuşsa bir daha oraya yuva yapmazmış.
Bunu hesap edemediniz.
Sosyologlarınız, psikologlarınız, bilgilerini Hıristiyan ve sömürgen insan üzerine kurdular.
Osmanlı ülkesi olan Yanya'da 1832 yılında doğan, Rum asıllı Hıristiyan Sava Paşa, Osmanlı da Bakanlık, Valilik, Mütesarrıflık, Galatasaray Lisesi Müdürülüğü yaptıktan sonra emekli olur ve Paris'e yerleşir.
Fransızların Cezayirdeki Müslümanlara, hayvanların dahi yüzünü kızartacak cinayetlerini görünce onlara da yönelik bir kitap yazar ve 1892 yılında yayınlar.
Kitabın tercemesi önce Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında yayınlanır daha sonra Kitabevi yayınları arasında “İslam Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüd” adı altında yayınlanır.
Sava Paşa, Fransızlara, onların şahsında bütün İslam düşmanlarına:
a) Bir Müslüman ne kadar zayıf olursa olsun hiç bir zaman din değiştirmez
b) İslama uygun olmayan hiç bir şeyi yaşamında uygulasa bile kabul etmez.
c) En aşağılık işleri yapsa da dininden vazgeçmez.
d) İslami olmayan kanuna uyuyor gözükse de fırsatını bulduğunda uymaz.
e) İslama uymayan kanunlara itaaten uzaklaşmak Müslüman için farz olur” diyor.
Dediği gibi kitabın yayınlanmasından yetmiş yıl sonra işgal ettiği Cezayirden binlerce Fransızın cesedini Cezayirde bırakarak kaçmak zorunda kaldı.
Günümüzün şartları Müslümanların lehine işliyor.
Eskisi gibi değil. Her sömürgen ülkenin içinde dünyanın her tarafında bir Müslümanın ayağına diken batsa yüreğine batmış gibi hisseden milyonlarca Müslüman yaşamaktadır.
Onların elleri yalnız Dolar, Rubye, Yuan, Renminbi veya Euro toplamıyor.