TESBİHİN TANELERİ
Mahmut TOPTAŞ
Hani Müslümanların şu andaki halini anlatırlarken “İmamesi kopmuş tespih taneleri gibiyiz” denirya işte o tesbihin tanelerinin her birinin öbüründen üstün tarafı yoktur. Üstünlük takvadadır o da ancak Rabbimiz tarafından bilinebilir.
Biri masanın altına yuvarlanmış, öbürü salonun orta yerinde duruyor, bir diğeri arandığı halde bulunamamış ama aynı dünya salonunda varlığını devam ettiriyor.
Bulunduğu yere bakarak onun hakkında karar vermeyelim. Bulunduğu yerde yaptığı bizim için önemlidir.
Doğrudan dini hizmet yapıyorum iddiasında olanlar, herkes kendi yaşıyla hesap yapsın, davaya hizmet için başladığı yıllarda tanıdığı kaç kişi var şimdi aynı hizada?
Ayrılanlara dikkat etsinler nerelere gitmiş ve ne yapmaktadırlar?
Bir yerlerde hayırlı bir hizmetin içinde ise ona karşı ağzımızı kapatalım. Konuşmama orucu tutalım.
Ben, 1960 tan bu tarafı az-çok bildiğimi zannederim.
Siyasette ve diyanette çok savrulmalar oldu.
Ayrılanlar hakkında aleyhte yazılar yazıldı ama bir çoğu kaybolan güvercinin, bir kaç güvercinle yuvaya döndüğü gibi döndüler.
Geçmişte güzel hizmetleri olan değerli insanlar hakkında yazılan ve çizilenlere bakarak hüsnü zannınızı bozmasınlar.
Çarşamba günkü yazımda ifade ettiğim gibi, Ashab-ı Kiramdan Mühacir ve Ensar hakkında Rabbimiz, Tevbe 100, Fetih 18 inci ayetleri indirerek onlardan razı olduğunu haber veresine rağmen daha sonra taraftarlık başlayınca ashap hakkında yalan yanlış yazılanlara bakarak bu gün bile ashaba söven insanlarımız var.
Bir tarafta “Ravilere güvenemeyiz” laf ebeliğiyle hadisleri devreden çıkaran bu insanlarımız kendi söylediklerinin bile farkında değiller.
Çünkü ashab-ı kiram hakkında söylenen o kötü haberleri uyduran ve nakledenlerin rivayet tuzağına düştüklerinin farkında değiller.
Sahte ravilerin sözüne inanarak Allah celle celalühün Fetih süresi ayet 29 da övdüğü ashab-ı kirama sövme cehaletinde bulunuyorlar.
Değişen bir şey yok, günümüzde o sevgili peygamberimizin ve arkadaşlarının yolundan yürüyerek Allah'ın rahmetine ve cennetine ulaşmak isteyen Müslümanlar, dünya genelinde bulundukları yerin şartlarına göre hareket ediyorlar.
Ben, bulunduğum şartların etkisi altındayım.
Benim doğru bulduğum metodum, başkasının metoduna göre yanlış görülebilir.
Doğru olan Allah'ın kitabı, Rasülünün sünneti ve o yolda yürüyen Müminlerdir.
Rabbimiz, bir çok yerde “Allah yolu” ndan bahsederken o yolda yürüyen Müminleri taltif için:
وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا)
“Kim, kendisine yol apaçık belli olduktan sonra Rasüle karşı gelir ve mü'¬minlerin yolundan baş-kasına giderse, biz onu yöneldiğine kavuşturu¬ruz ve cehen¬neme yasla¬rız. O ne kötü bir dönüş ye¬ridir.” buyurmuş. (Nisa süresi ayet 115)
Tesbih tanelerinin biri siyasetle, öbürü ticaretle, bir diğeri tespih çekmekle, bir başkası tetik çekmekle, bazıları bilimsellikle, bazıları filimsellikle, sanatsal faaliyetlerle, eğitimle..... 99 tane yol çizmişler.
Aslında bu doksan dokuz yolun tamamının toplamı Allah yolundan giden Müminlerin yoluna yaklaşır.
Hepsine ihtiyacımız var.
Herkes kendi bulunduğu yerde hizmet ederken diğerleri için duayı esirgemesin.
Aynı hapishaneden kaçmaya niyet eden mahkumların her biri elindeki toplu iğne ile biri tavanı delmeye, öbürü tabanı delmeye, diğer dördü de dört ayrı duvarı delmeye çalışırken kavga etmenin kendilerine zararı vardır.
Birinin toplu iğnesinin ucundan ışık görününce diğerleri onun yanında toplanacaklardır.
Onun için “Ben Müslümanım ve Müslüman olarak ölmek istiyorum” diyen ve bu yolda çalışan hiç bir insana karşı kötü bir davranış sergilemediğimiz gibi kötü söz bile söylememeye dikkat edeceğiz.