İBRAHİM’İN MİLLETİNDENİZ
Mahmut TOPTAŞ
Çocukluğumuzda “Hangi millettensin? Sorusuna “İbrahim’in milletindenim” cevabıyla ana kucağında, baba ocağında eğitim alırken Türk-Kürt kavgamız yoktu.
Rabbimiz, sevgili peygamberimize:
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ
“Onlara İbrahim'in haberini oku.” Buyuruyor. (Şuara süresi ayet 69, Meryem süresi ayet 41)
Ve İbrahim’in milletine uyun diyor:
قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
“De ki : De ki : "Allah doğru söyle¬miş¬tir. Bir Allah'a inanan İbrahim¬'in milletine uyun. O, Allah'a ortak ko¬şan¬lardan olmadı." (Al-i Imran süresi ayet 95)
Hazreti Adem’den Hazreti Muhammed alehimüsslama kadar bütün peygamberlerin dini Allah’ın bildirdiği dindir. Yani İslam dinidir.
Arapça da “Millet” kelimesi din anlamındadır.
Dünyada herkes tarafından kabul edilen ve sevilen peygamber İbrahim aleyhisselamdır.
Ateşe tapanlar bile “İbrahim’i yakmayan ateş” diye sever ve tapınırlarmış.
Mümtehıne süresinin 4 üncü ayetinde İbrahim aleyhisselam ve ona iman edenlerin bizim örneğimiz olduğunu haber verirken onların putlardan ve put insanlardan beri/uzak olduklarını söylediklerini bildirir.
İbrahim aleyhisselamı, diğer peygamberleri ve sevgili peygamberimizi örnek alanalrın birici ve en önemli görevleri Allah’tan başkasına kulluk yapmamalarıdır.
Firavun’laşmış, Nemrut’laşmış insanların kurallarını Allah’ın ayetlerinin önüne geçirenlerden uzak durmamız gerekir.
Tebliğine babasından başlar ve: “Bu putları ilah mı kabul ediyorsunuz, bab, şeytana kulluk yapma, Allah’ın azabı sana da dokunur, ben bu putlardan uzağım” diye yalvarıyordu (Enam süresi ayet 74, Meryem süresi ayet 43-45, Zuhruf süresi ayet 26)
İbrahim aleyhiiselam, bu yolda candan geçmeyi göze almış, Nemrut’ın alevleri göğe yükselen ateşini görünce yüreğine hiç bir korku gelmemiş ve bunu da yüzlerine söylemiştir::
وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُمْ بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالْأَمْنِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
“Siz, üzerinize, Allah'ın O’nun hakkında bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koşarken korkmuyor-sunuz da, ben sizin ortak koştukla-rınızdan nasıl korkayım? Eğer biliyorsanız, (söyleyin) bu iki grup-tan hangisi gü¬venmeye layıktır?
الَّذِينَ آَمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ
İman edip, imanlarına zulmü karıştırmayanlar var ya, işte güven, onlar içindir. Ve on¬lar, doğru yolu bulanlardır.” (Enam süresi ayet 81-82)
Dikkat ediniz, bu direnci gösterenlerin imanlarına zulüm elbisesi karıştırmayanlar olduğunu haber veriyor.
Canlı-cansız yaratılan hiç bir varlığa karşı haksız bir davranış içinde olmayacaklar.
Canlarını, mallarını, evlatlarını yaratana kulluk yolunda onun rızası için hepsinden geçmeyi öğretir bize hazreti İbrahim.
Dünyanın en suçlu insanlarından sayılan Lut kavmini helak etmek için gelen meleklerin görevini öğrenince Rabbine yalvaran, Halim, yanık yürekli, Rabbine yönelen peygamber.
Müsafire sofra açmanın sembolü peygamber.
Halil İbrahim sofrasını Paris’te seren Sivas’lı bir hanımefendinin, Yahudi kızının Müslümanlığına nasıl sebep olduğunu daha önce yazmıştım.
Ateşle imtihanı, çöle yurt tutma imtihanı, evladını kurban etme imtihanını kazanan peygamberdir bizim örneğimiz.
İki dünyanın güvenliği için önce ima, sonra üzerinde adaletin sağlanacağı vatan, sonra ekonomik duruma dikkatimizi çeker:
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَذَا بَلَدًا آَمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آَمَنَ مِنْهُمْ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآَخِرِ قَالَ وَمَنْ كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلًا ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ (126)
126- Hani İbrahim: "Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl ve hal-kından Allah'a ve ahiret gününe ina-nanları çeşitli ürünlerle rızıklandır" demişti. (Allah da) "Küfredeni dahi az bir za¬man fay¬dalandıracağım, sonra onu ate¬şin azabına uğra¬mak zorunda bı¬raka¬cağım. O ne kötü bir dönüştür” de¬mişti. (Bakara süresi ayet 126)
Rabbine dua ederken, ülkenin emniyetini ve neslinin putlardan uzak kalmasını ister:
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَذَا الْبَلَدَ آَمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَنْ نَعْبُدَ الْأَصْنَامَ (35)
35- Hani İbrahim şöyle demişti: "Rabbim, şu bel¬deyi (Mekke'yi) gü-venli kıl. Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut." (İbrahim süresi ayet 35)
Biz de çocuklarımızın kula kul olmamaları, yalnız yaratana kul olmaları için çalışırken Rabbimizden de yardımı için dua edeceğiz.
Siz, İbrahim aleyhisselamın bir duasını biliyorsunuz.
Namaznınzın son otuşunda selamdan önce okuduğunuz Rabbenağfirli ve li valideyye...Rabbimiz, beni, anne ve babamı ve bütün müminleri afvet” dediğiniz dua İbrahim aleyhisselamın duasıdır.
Onun bize vasıyyetiyle yazım sona erdiriyorum:
وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ (132)
132- İbrahim bunu oğulla¬rına vasi¬yet etti. Yakup da: "Oğullarım, şüphe¬siz Allah bu dini size seçti. O halde siz de Müslüman olarak can verin" (dedi). (Bakara süresi ayet 132)
Yani bu dünyada en evvel ve en son ve de en önemli isteğimiz, imanla bu dünyadan ahirete intikal etmek olmalıdır.