Kimilerine göre "TOPRAK ANA" kimilerine göre "EN BÜYÜK ANA KUCAĞI" kimilerine göre dönüp, dolaşıp gideceğimiz en son "VATAN" yani T O P R A K :
Yüce Allah toprağa "HAY" sırrı ile tecelli edip ona "CAN" kattığından bu yana, dünyada ki en canlı varlık, en büyük laboratuvar ve en büyük fabrika olarak çalışarak, kendisine gelen, kendisine atılan, kendisine düşen hiçbir şeyi iyi ve kötü olduğuna bakmadan, onları reddetmeden ve hiç durmadan, kıyamete kadar yalnız "İNSANA HİZMET" görevini, biran aksatmadan yerine getirmek için çalışan toprak, kendisine emanet edilen bir tohumu bir "ANA" sevgi ve muhabbeti ile kucağına basıp, onu büyütmek ve insanın hizmetine sunmak için, onu itina ile korumakta, ona lazım olan her türlü minareli, vitamini, şekeri, suyu gerekli olan herşeyi, büyük bir titizlikle, matematik hesaplar yaparak, ölçülü ve ahenkli bir şekilde hazırlayarak, onun büyümesini, gelişmesini takip ederek onu insana hizmet edebilecek bir hale getirmeye, hiç usanmadan kıyamete kadar büyük bir "ZEVKLE VE İSTEYEREK" yerine getirmeye devam etmektedir.
Yüce ALLAH konuya dikkat çekmek için Kur'an da şöyle buyurmaktadır:
"ÜZERİNDEN GELİP GEÇERLER DE, ALTINDA YATAN HİKMETLERİ GÖRMEZ VE DÜŞÜNMEZLER"
Başka bir ayette: "HAYAT VERDİĞİMİZ TOPRAKTAN HABBELER ÇIKARDIK !!"
Yasın suresi 33. Ayette:
"ÖLÜ TOPRAĞI CANLANDIRMAMIZ ONLAR İÇİN BİR DELİLDİR. ONU DİRİLTTİK VE ONDAN TANELER ÇIKATTIKTA ONLARDAN YİYORLAR."
TOPRAK VE SU
Dünkü yazımda, yüce Allah’ın toprağa HAY sırrı ile tecelli ederek ona hayat vermesinden sonra, toprağın insanla birlikte tüm diğer canlılara vermiş olduğu hizmetleri anlatmıştım. Bugün toprağın yapısından bahsedip SU’daki sırlardan bahsedeceğim.
Toprağın bir santimetre küpünde yüz trilyon mikro organizma bulunmaktadır. Bu organizmaların yüce Allah tarafından verilmiş ayrı görevleri ve programları vardır.
Birinci gurupta bulunan mikro organizmaların görevi; Toprağa düşen, tohum ve çekirdekleri alıp onlara lazım olan vitaminleri ve minareleri hazırlayıp veren biyologların "SENTEZCİLER" adını verdikleri görevliler.
İkinci gurupta bulunan mikro organizmalar ise toprağa atılan tüm atıkları parçalayıp, ayrıştıran ‘ANALİZCİLER’dir. Toprak öyle çok sırlarla dolu bir âlem ki, henüz çözülememiş programları, öyle sırları vardır ki, bugünkü bilgilerimizle bunlara ulaşmamız mümkün olamamaktadır.
Bizler yani insanoğlu; o kadar nankörüz ki; kendisine doğumdan itibaren hizmet veren, ölümden sonrada bağrına basan o toprağa o kadar nankörce, o kadar haince davranıyoruz ki onun görevlerini yapmasına engel oluyor ve hatta ölümüne sebep oluyoruz. İşte örnekleri:
1960 lı yıllardan itibaren başlayan ve adına DDT adı verilen ilk zehirle ve daha sonra kimya sanayisinin gelişmesiyle üretilen diğer zehirlere ilaveten son yıllarda adına HORMON denilen bu zehirler, yalnız insanlara degil tüm canlılarla birlikte, toprakta bulunan sayısız mikro organizmalara nasıl zararlar verdiği ve hatta onları öldürüp yok ettiği, onların kurulu düzenlerini bozup, genetik şifrelerini değiştirdiğini, onların yüce Allah tarafından kendilerine verilen görevleri yerine getiremeyecek duruma düşürdüklerini göz göre göre, bile bile sırf para kazanmak uğruna toprağı zehirleyerek insanoğlunun kendi mezarını kazdığının farkında bile değiller.
Tıpkı güzel ülkemin, güzel şehri NEVŞEHİR de olduğu gibi. Bu güzel şehrimizin verimli topraklarında bilinçsizce kullanılan sentetik gübre ve hormonlar yüzünden, topraklar verim veremez hale geldiği için bu topraklara 20 yıl süreyle ekim yasağı getirilmiştir. Fakat bu işi yapanlara, yani toprağı zehirleyenlere devlet tarafından hiçbir ceza uygulanmadığı için, aynı kişiler bu sefer ülkemin başka şehirlerinde toprak kiralayarak zehirlemelerine devam etmektedirler. Devleti yönetenler ve bizlerde olup bitenleri sadece seyretmekteyiz.
Bugün anlatacaklarım bu kadar. Yarınki konumuz SU olacak.
Tüm dostlarıma hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günler diler, sevgi ve saygılarımı sunarım.