Mimar Sinan Selimiye Camii’nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem oluşturarak çözmüştür. Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir dehanın ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlardır Mimar Sinan ise bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır. Almanların dehası ise, o kopya metale Selimiye'den daha fazla turist çekebilmelerindedir.
Selimiye Camisi’nin zemini gevşek topraktır bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı düşünülmüş uluslararası bir grup mühendis toplanıp Camiyi sağlama alma üzere incelemelerde bulunulmuş ve son olarak en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişlerdir. Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynıları ile karşılaşmışlardır. Mimar Sinan yüzyıllar önce aynı şeyi düşünmüş, yapmış bir şahsiyettir.
Ayrıca 1950lerde bir grup Japon mühendis Türkiye'de mevcut tarihi eserleri incelemek için izin alır sıra Selimiye’ye geldiğinde ondan sonraki tüm incelemeleri iptal ederler ve kalan tüm zamanı bu Camiye ayırırlar çünkü camii bambaşka, bilinmeyen sistemlere sahiptir. Uzun süre incelemelerin sonucunda caminin altında mevcut raylı sistemi keşfederler bu sistem sayesinde o zayıf toprakta yapı ayakta kalabiliyor ve herhangi bir sarsıntıda 5 derece dolaylarında esneyebiliyordu bu şekilde yapı en ufak zarar görmüyordu. Bu sistemi keşfeden Japonlar ülkelerine döndüklerinde aynı sistemi gökdelenlerde uygulamaya başlarlar ve gökdelenlerin güvenliği, sağlamlığı kat be kat arttırılmış olur. Sonuç olarak bugün tüm dünyada gökdelenlerde bu sistem uygulanmaktadır.
Türk mimari tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Mimar Sinan, Kayseri’nin Ağırnas Köyü’ndendir.
AKŞAM NEŞESİ
-Mezarlık girişinde, “ Biz de gezerdik siz gibi, / Siz de geleceksiniz biz gibi..” yazıyor. Adam ölmüş hâlâ laf sokuyor.
—Kebapçıya, “Abi Urfa ile Adana arasında ne fark var? “ diye sordum. “300 kilometre” dedi. Sustum, lahmacun söyledim, yiyorum.
—Ben sineği öldürmemek için camı açıyorum. O gidip arkadaşlarını getiriyor, şerefsiz.
—Mantara bile kültür veren Rabbim, sana vermediyse, vardır bi bildiği!
-Doğru insanı bulduğunuzda beni de çağırın ne olur. Neye benziyormuş şu, bir bakıyım. Meraktan çatlayacağım valla!
-“Erkeklerin hepsi odun” diyen kızlar, sabah o kadar makyajı ormana gitmek için mi yapıyorsunuz?
-Doktora gittim, “Ağrı nerde?” dedi. Doğu Anadolu Bölgesinde” dedim. Oksijen tüpüyle kovaladı beni. Salak mıdır nedir?
-Bir erkeğin en lezzetli yeri başının etidir. Milyonlarca kadın yanılıyor olamaz…
-Uzaydan astronot kâğıda şunu yazmış. “Burada Tanrı falan görmüyorum!” Aşağıdan efsane bir yorum gelmiş. “Oksijen tüpün bittiğinde göreceksin!
Alıntı
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı akşamlar diler, sevgi ve saygılar sunarım.
Yorumlar
Kalan Karakter: