HAYALET MAHALLE
Mahmut TOPTAŞ
Bazı yerleşim merkezleri zaman içinde terk edildiklerinde kalan binalar, hayalet köy veya şehir olarak isimlendirilmişler.
Harpler, işgaller sebebiyle Suriye’de olduğu gibi bazı yerleşim merkezleri terk edilmiştir.
Tarihte bazı şehirler de işgal, deprem, aşırı kıtlık, tabii afetlerle terk edilmişler ve kalıntıları hayalet haline dönüşmüş.
Avusturalya’ya konferans için gittiğimde Melbourn’a yüz kilometre uzaklıktaki terk edilmiş eski altın madeni işleme köyünü de gezdirmişlerdi.
İşçi evleri, bürolar, altın işleme fabrikası, nakliye vasıtaları…yla kocaman bir mahalle gibi görünüyor ve çok turist çekiyormuş.
Hayalet köyün kenarından çıkan başparmak kalınlığındaki suyun aktığı dere kenarına turistler dizilip dikkatle akan suya bakarak çok küçük altın parçaları da buluyorlar.
Beş dakikalık seyretme esnasında birkaç kişinin sevinme çığlıklarını duyduk ve bulduklarını da gördük.
Konum hayalet şehirler değil.
Birkaç yıldır bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar “Karşı mahalle” veya “Bizim mahalle” gibi laflarla birbirimize düşürmeye çalışıyorlardı.
Irmak kenarına gelen adam, ırmağın karşı tarafında bulunan adama sormuş: “Karşıya nasıl geçerim” demiş.
Adam cevap vermiş: “Karşıdasın ya”
Aynı köy veya mahallede doğup büyüyenlerin aynı hava, aynı güneş, aynı öğretmenler, aynı haberler, aynı Ezan, aynı manzaralar, aynı hikayeler, şarkılar, türkülerle büyüdüklerinden kültür kaplarının yüzde doksanının aynı olduğunu, lise veya yüksek okulda arkadaş çevresiyle yüzde onluk ayrı sloganlar edindiklerini ama yüzde doksanı bu sloganların bastırdığını birkaç makalemde tekrarlamıştım.
Kendimizden haberimiz olmazsa aynaya baktığımızda kendimizi bile karşıda görebiliriz.
Son olaylar, yani komünizmin yıkılması ve kapitalizmin vahşetine hiçbir terör örgütünün ulaşamaması görülünce, bizi biz yapan değerlere sarılmamızı sağladı ve karşıdakini kendimiz gibi görmeye itti.
“Karşı mahalle” bitti.
“Bu mahalle” de gitti.
“Beyaz Türkler, kara Türkler” yok oldu.
Kur’an, Vatan, bayrak ve Ezan etrafında tek köy değil, tek mahalle değil, tek vücut oluverdik.
İllaki ayrı durma kültürünün etkisinde kalanlar da İslami gayret ve hassasiyeti yüksek gurupların arasında kaynaşmayı tercih ettiler.
Atasözü haline gelen “Her şeyde hayır vardır” Kelam-ı Kibarımız, aslında bir hadisi şerifin güzel bir tercemesidir.
Hadis……. وَفِى كُلٍّ خَيْرٌ/Ve fi küllin hayrun…..”
(Müslim, Sahih, K. Kader, bab 7, İbni Mace, Sünen, K. Ebvabüssene, babün fil kader, Ahmet, Müsned, Ebu Hüreyre hadisi…)
Yarın, kendini duayen gazeteci kabul edenlerin de duayen kabul ettiği bir gazeteciyle aramızda geçen bir sohbetten bazı bölümleri aktaracağım.