HALKIN SESİ HAKKIN SESİ Mİ?
Mahmut TOPTAŞ
“Halkın Sesi Hakkın Sesidir” denir.
Halk, cenabı Hakkın yarattıklarının hepsine “Halk” denebilir ama Türkçede yalnız bu yaratıklar arasından en değerli olan insanlara halk denir.
Hakkın yarattıklarının en değerlisi, en güzelidir insan.
Halkın yaptıkları ise yaratılanları örnek alarak meydana getirdikleridir.
Aslına ne kadar yaklaşabilirse en iyisi olur.
Maddi şeylerde böyle olduğu gibi kanun ve kurallarda da öyledir.
Cenabı Hakkın kelamına uygun söylenen söz değerini doğruluğundan alır.
Uygun olamayan söz ise zaman içinde tarihin çöplüğünde yerini alır.
Eğer halk, kendini yaratanı unutur, kendini Hakkın yerine kor ve cenabı Hakkın belirlediği hakları rafa kaldırıp Firavun gibi kendisi hak belirlemeye kalkarsa çok iyi niyetlerle de olsa halka zulmeder.
Mısır’da bir avuç Kıpti, bütün bir halkı köle olarak kullanmışlar.
Eski Yunan’da Atina şehrinde kölelerin sayısı yöneticilerin sayısından fazla olduğu halde hakkı belirleyenler, çoğunluğa hak adına haksızlık yaparak zulmetmişler.
Günümüzde de dünyanın yüz zengininin, serveti yedi milyara denk geldiği uzmanlar tarafından söylenir.
Bütün bu haksızlıklar halktan yetki alarak yapılan haksızlıklardır.
Halkı, halktan seçilmişler yönetmeye başladıkları bu çağda aynı halkın seçtikleri parlamentoda çıkardıkları kanunlarla zenginlerin daha zengin, işçilerin daha fakir olmasına sebep oluyorlar.
Daha fazla zengin olmak için ülkeleri harbe tutuşturuyorlar, Hakkın yarattığı halkı halka kırdırıyorlar.
Bu halkın sesi, Hakkın sesi olamaz.
Aynı halkın seçtikleri yirmi yıl önce kadının kadınla, erkeğin erkekle evlenmesi kanununu parlamentodan geçiremiyor, dört yıl sonra tekrar aynı parlamentodan geçirebiliyor.
Şimdi hangi oylamadaki ses Hakkın sesi sayılacak?
Halkın oylarıyla seçilenler, hakları ve sorumlulukları belirlerken birinci derecede cenabı Hakkın belirlediklerini esas alırlarsa, sonra onun elçisinin sünnetine uyarlarsa, daha sonra bu iki ana esas dışına çıkılmadan geçmiş müçtehitlerden de yararlanarak çağın getirdiği sorunlara çare bulurlarsa işte o Hak yolunda yürüyen halkın sesi hakkın kelamına uygun sayılır.
Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurur:
وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا
“Kim, kendisine yol apaçık belli olduktan sonra Rasüle karşı gelir ve mü'¬minlerin yolundan baş¬kasına giderse, biz onu yöneldiğine kavuşturu¬ruz ve cehen¬neme yasla¬rız. O ne kötü bir dönüş ye¬ridir.” (Nisa süresi ayet 115)
ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللَّهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآَيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ الْأَنْبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ
“Onlar (Yahudiler) her nerede olursa olsun, onlara zillet damgası vu¬rulmuş¬tur. Ancak Allah'ın ipine (Kur'an'a) ve insanların ipi (gü¬veni) ne sarılanlar müstesna. Onlar Allah’tan bir gazaba uğra¬dılar da üzerle¬rine aşağılık dam¬gası vuruldu. Bu, onların Allah'ın ayetlerini inkâr ve nebileri haksız yere öl¬dürmeleri sebebiyledir. Ve yine bu, isyan et¬meleri ve aşırı gitmeleri sebebiyledir.” Al-i Imran süresi ayet 112)
İslam yolunda yürüyen Müslümanlar, görünmeyen, kitapta yazılı yolun nasıl olacağı Müslümanlar tarafından gösterildiğinden, Müslümanların yoluna uyulmasından haber veriyor Rabbimiz.
Kurtuluşumuz için Allah celle celalühün uzattığı Kur’an ipine sarılan Müslümanların hayatları da insanlığa yol gösterir.
Halk, Haksız yaşayamaz.
Galip Dede:
“Muhtaç ona cümle halkı alem
Onunla bulur hayatı adem” demiş.
Tenimiz ve kanımızın her saniye ona muhtaç yaşadığını ölenlerden biliriz.
Aslında canımızın onun kelamına ihtiyacı tenimizden daha fazladır.
Buna rağmen, o can ve teni yaratan Allah celle celalüh, yaratanını tanıyan, gönderdiği elçisine iman den ve o elçiyi örnek ve önder kabul eden Müslümanların yolunu, bütün insanlığa örnek olarak gösteriyor.
Müminlerin yolu da Peygamberin gösterdiği yoldur.
Senedinin sahihliğinde şüphe olmayan ama Mevkuf hadis mi Merfu hadis mi olduğunda ihtilaf olan bir hadisi şerifte sevgili peygamberimiz şöyle buyurmuş:
فَمَا رَأَى الْمُسْلِمُونَ حَسَنًا فَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ حَسَنٌ وَمَا رَأَوْا سَيِّئًا فَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ سَيِّئٌ
“Müslümanların güzel gördüğü Allah katında da güzeldir, onların kötü gördüğü Allah katında da kötüdür” (Ahmet, Müsned, Taberani Mu’cemi evsad ve kebir, Hakim, Müstedrek, hadis no 4465)
Burada kastedilen Müslüman, nüfus cüzdanında “Müslüman” yazılı olduğu halde İslam düşmanlığı yapanlar, İslam’ı sevdiği halde yaşamayanlar, her türlü dalavereyi çevirenler, kötü örnek olanlar kastedilmiyor.
Müslümanların sesi de soluğu da, yediği de içtiği de, giydiği de yatışı da kalkışı da, dünyaya bakışı da İslam’a göre olmalıdır.
Karar verin, bu günden itibaren böyle olmaya başlayıverin.