GÜZEL HABERLER VERELİM
Mahmut TOPTAŞ
Gönlünüzü karartmamak için, sıkışan kalbinizi gevşetmek için, bunalan ruhunuzun dumanını dağıtmak için en sevdiğinizi iyimser insanları ziyaret ediniz.
“Allah var keder yok” sözünü iliklerine kadar emen, imanın emniyetini kanına, canına gıda yapan insanlarla beraber olmaya dikkat ediniz.
Eski dostlarımı ziyaret ederken bazı olumsuz düşünen dostlarım, “Hocam o koca İstanbul’da nasıl yaşarsınız? Her akşam televizyonlarda hırsızları, yankesicileri, kapkaççıları veriyorlar. Sokaklar tekin değil” diyorlar.
Ben de onlara “İstanbul’un nüfusunun on beş milyonu aştığını, Avrupa’daki bir çok devletten büyük olduğunu, on beş milyonluk bir nüfus içinden on tane kapkaç olayının basında verilmesiyle sanki şehrin her tarafı ve herkes tehlike saçıyormuş havası verildiğini,
Halbuki on beş milyon insan arasından on binlerce insanımız o gün ve her gün yüz binlerce insanımızın yardımına koştuğunu, derdine deva olduğunu,
On tane kapkaççı çalıp kaçarken on binlerce insanımız da kendi kesesinden çıkarıp ihtiyaç sahibine para verdiğini,
Basın mensuplarının on kapkaççıyı ekrana getirdiğini ama on binlerce hayır severi ekrana getirmediğini söyleyerek cevap vermeye çalışıyorum.
Size sorsam ve desem ki, “Allah’ın bize verdiği nimetlerden en önemli üç nimet sayın desem neleri söylerdiniz?”
Ben, Üniversite öğrencilerine sorduğum bu soruya cevap olarak çoğunlukla Ekmek, su ve akıl cevabını aldım.
Havayı söyleyen çok az öğrenci oldu. Halbuki hava, her zaman her an ihtiyacımız olan şeydir.
Aklı olmayan delilerimiz yaşayıp gidiyor. Açlığa ve susuzluğa bir müddet dayanırız. Ama havasızlığa dayanamayız.
Hava en çok ihtiyacımız olan ve her an yararlandığımız olduğu halde en az hatırladığımızdır.
Bir yerden geçerken çok kötü bir koku hissetsek hemen burnumuzu kapatırız ve daha sonra o kötü kokuyu birilerine de anlatırız.
Ama iyi ve güzel hava üzerine sohbet yapma alışkanlığımız çok az.
Tarih sohbetleri yaparken ilim adamlarından, sanatçılardan, kahramanlardan çokça bahsedilirse dinleyenler de onlara özenir.
Yok onlardan değil de oğlunu beşikte iken boğan krallardan, babasının kellesini koparan oğullardan, kardeşinin kafasına demir maske geçirip ömür boyu ölüme terk eden kardeşlerden anlatılacak olursa o sohbetlerle büyüyenler için o kötülükleri yapmak kolaylaşır.
Rabbimiz, Kur’an-ı Keriminde sevgili peygamberimizden bahsederken zamirlerle beraber binden fazla bahseder. Ama onun düşmanlarından yalnız Ebu Leheb’in adı Kur’an’da bir defa geçer.
Tv programlarında ayrılan ailelerin acıklı hayatları gözler önüne serileceğine mutlu aileler serilse.
Niçin ve nasıl mutlu olduklarını anlatsalar. En küçük hareket veya en küçük hediyelerle de mutlu olunduğunu gösterseler daha faydalı olur.
Binlerce aile mutlu yaşar, kimse onları gündeme getirmez. Çünkü olması gereken o derler.
İçki sofrasında arkadaşının başını kesen sarhoş, haber olur ama arkadaşı için bir çok tehlikeyi göze alan binlerce isimsiz kahraman hiç gündeme gelmez.
Ben, her şehir veya köyde Hakka ve halka yönelik güzel hizmetler eden insanların yaptıklarını gittiğim her yerde anlattığım gibi bu köşe yazılarımla da duyurmaya çalışıyorum.
Herkesin yapabileceği güzel örnekleri duyan ve okuyan bir çok insanımızın aynısını yaptığını görmek veya duymak beni çok mutlu ediyor.
Allah, bizim gül gibi yüzümüzü herkesin görebileceği yerde yaratırken yediklerimizin posasını karnımızda görünmeyecek ve kokusu da kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde yaratmış.
Gülü billur vazoya koyup herkese teşhir ettiğimiz gibi, pisliği poşete koyup gizlediğimiz ve mikrobunun yayılmasını önlediğimiz gibi, kötü örnek olacak haberleri ilgili birimler bilsin, gerekeni yapsın ama iyi ve güzel olanları yayalım, kötü ve haram olanları gizleyelim, yayılmasını engelleyelim.