AÇILIMCILARA NASİHAT
Mahmut TOPTAŞ
Açılım yapalım derken acıklı olaylara sebep olmayalım.
Aç adama “açılım” dan bahsetmeden önce açlığı giderilmeli.
Aç insanları doyururken aç ile aç gözlüyü ayırt etmeli.
Otuz yılda harcanan üç yüz milyar doların bir çoğu aç gözlülerin eline geçtiği söylenir.
“Açılım” alnı açık insanların yapacağı iştir.
Aç gözlülerle ağzı açıkları doyurmak mümkin değildir.
Açılım yaparken geçmişten söz edilmez.
“Açma kutuyu, söyletme kötüyü” demişler.
Açık sözlerle açılım yapılır.
“Beni yanlış anladınız” dedirtecek kapalı, kinayeli, mecazlı, istiareli kelimelerden kaçınılmalı.
Bu açılımın olursa olur olmazsa dönülür mantığı içinde “Fal açmak” olmadığı bilinmeli.
İşin “Gönül açma” işi olduğu, Ferhad’ın dağı delip su akıtmasından daha zor olduğu bilinmeli ve gönül dağlarına el ve dil balyozuyla vururken kuyumcudan daha hassas davranmalı.
Rabbimiz, katı yürekleri anlatırken onun taşlardan daha katı olduğunu anlatır:
“Sonra bunun (mu'cizenin) arka¬sından kalple¬riniz katılaştı. Onlar taş gibi hatta daha da katı. Çünkü nice taş¬lar var ki, içinden ırmaklar kaynar, ni¬celeri de var ki, çatlar da on¬dan su çıkar. Ve ni¬celeri de var ki, Allah kor-kusuyla yu¬karıdan aşa¬ğıya yu-varlanır. Allah yap¬tık¬ları¬nız¬dan ha¬bersiz de¬ğildir. (Bakara süresi ayet 74)
Gönül açmak oruç açmak gibi kolay değildir.
Gönlün açılması için gözlerin açılması gerekir.
Gözlerin ve gönüllerin açılması da irfanla olur.
Şair Hadi Abdüsselim zade, kime bir buğday danesi kadar irfan bağışladın. Sızlanma, şikayet etme, irfan verdiğin konusunda elinde delilin var mı? anlamında şöyle diyor:
“Kime bahşeyledin bir habbe irfan
Acıklanma elinde var mı bürhan”
“İrfan verdiğim konusunda elindeki Üniversite diploması delilimdir” demeyin.
Adamları delirten diplomadır o.
Gönlünü ve gözünü açanlar açılım yapabilirler.
Açılım yapanlar kendileri de açılırlar.
Derdini açanın ağzını kapatırsanız acıların selinde boğulursunuz.
Evlerde, meydanlarda, okullarda sözle, pankartla derdini anlatanları, hastanede acıdan feryat eden adam gibi görünüz ve doktor gibi kulak verip ciğerinden dinleyiniz.
Derdini açanların derdine derman olmak varken yarasına tuz-biber ekilmez, copla yaralar deşilmez.
Açılımı hep karşıdan bekleyenler bilsinler ki eğer kendileri de açılım yapmazlarsa yine kendileri zarar görürler.
“Aç gözünü açarlar gözünü” demişler.
Her şeyi karşıdan bekleyip el açmak yerine açıkgöz olmadan gözünü açmalı.
Açılımı kadınlarımızın başını açmakla başlatan zorbaların yerinde yeller esiyor. Kaybolmasınlar, daha sonra gelenlere örnek olsunlar diye daha hayatlarında iken tarih müzesine kaldırıldılar.
Ayrı bayrak açmakla açılım yapılmaz.
Kapıları hep açık bırakmak gerekir.
Açılımdan hiçbir zaman ümit kesmemeli.
Çiftçi güz ve kış mevsiminde gördüğü ağaçlarının kuruluğundan ümit kesmez ve baharın çiçek açtıran havalarını bekler.
Yenişehirli Avni bunu çok güzel dile getirmiş.
“Kişi elbet açılır kuru ağaç olsa bile
Bu havalarda bu mevsimde ne mümkin aram” (Aram: dinlenmek)
Kuru ağaçların bile açılımını beklediğimiz bu günlerde biz, çorak gönüllerimize Rahim olan Allah’ın rahmet ayetlerini, rahmet peygamberinin merhametini, rahmet ümmeti olarak Nisan yağmurları gibi yağdırıp Mayıs çiçekleri gibi açılalım.
Not:16/11/2009/Pazartes/tarihli Milligazete’deki makalemdir.