Bir kaç gün devam edecek olan bu yazımın konusu, hızlı tren, liyakat, belirsizlik, sahipsizlik vb. olacak.
Konuyu ele alış nedenim, Ankara-Konya Yüksek Hızlı Treni’nin kazası.
Kazadan bir gün önce aynı treni kullandım. Oysa planım, kazanın olduğu gün Karaman’a gelmekti. Huyum, her şeyi öne almaktır. Gecikmeyi de sevmem, gecikeni de. Evliliğimi bile, geciken biri yerine başkasıyla yaptığımı söylersem, bu konudaki marazi ruh halimi anlarsınız.
Modern zamanların belirleyici özelliği, hız ve hazdır. Hız ve haz, zamanın ruhunu ele geçirdi. Hemen olmayan, ertelenen, hoşnutluk vermeyen ne varsa şikayeti beraberinde getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Mart 2009’da henüz Başbakan iken, Eskişehir’de yaptığı konuşmada, dünyadaki yüksek hız kulübüne üye olduğumuzu müjdeledi.
Gerçekten, yüksek hız kulübü var. Türkiye buraya üye olalı demek ki dokuz yıl olmuş.
Hızla tanışan yurdum insanının çoğunluğu hazdan uzak. Haz, hoşa giden bir şeyin uyandırdığı duygu, hoşlanma, hoşnut olma duygusu veya zevk demektir.
Hazcılık, hedonizmin Türkçesi. Hazcılık, hayatın anlamını haz olarak gören, haz veren her şeyin iyi ve bütün eylemlerin amacının haz olduğunu öne süren, sevincin kaynağını hazda bulan dünya görüşüdür.
Bedensel ve ruhsal hazlar, tüketim toplumunda doruğa ulaşmıştır. Kökeninde bencillik ve egoizm vardır.
Tüketim toplumunda bireyler, gerçek ihtiyaçlarını aşan her şeyi elde etmek için yarışır. Böyle olduğu içindir ki elde edilenin sevinci yaşanmazken, karşılanmayan beklentiler, hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluk yaratır.
Türkiye’de nüfusun büyük bölümü haz ilkesinden uzaktır. Öncelikle dini inanç, bu durumun önündeki settir. Gelirin düşük, buna bağlı olarak tüketim trendinin gelişmiş ülkelerin gerisinde kalması bir başka nedendir.
Hazza talepkar olmayan insanlar, işlerin doğru yapılmasını, hizmetlerin aksatılmadan verilmesinin beklentisindedirler. Hızla tanışan ülkenin bu talebi, liyakat ve işin ehline teslim edilmesini istemekle eş anlamlıdır.
İster devletten, ister yerel yönetimlerden, ister özel sektörden olsun, insanımız işlerin ve hizmetlerin adam gibi görülmesini bekler.
Önce İnanmak Gerek
Türkiye’nin ilk hızlı tren hattı olan Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Treni (YHT) 13 Mart 2009’da seferlere başladı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve çok sayıda bürokrat, ilk seferde yer aldı. Davetliler arasında ben de vardım.
Bir Cumaydı. Eski Ankara Garı’ndan yeni trenin yeni vagonlarına bindik. Trenin hareketinden önce Başbakan Erdoğan, yerlerimize oturmamızı, trenin hareket edeceğini belirterek, ilk anonsu yaptı.
Sayın Erdoğan, eşi Emine Hanımla kumanda bölümüne, makinistin bulunduğu yere geçti. Tren 200 km. hıza ulaştığında, bu kez “hayırlı olsun” anonsu yaptı. Başbakan daha sonra hız limiti artışlarını anonsla bizlere duyurdu.
YHT, en yüksek 258 km. hıza ulaştı ve 1 saat 20 dakika süren yolculuktan sonra Eskişehir’e geldik.
Yolculuğun başından itibaren davetlilerin büyük bölümü, 2004 Temmuz’unda meydana gelen Pamukova’daki hızlandırılmış tren kazasını hatırlatarak, korkularını dile getirdiler. Yolculuğun büyük bölümünde bu grubun, trenin devrilebileceği endişe ve şakaları eksik olmadı.
Ak Parti bürokratları veya Ak Parti’ye yakın kişilerin davet edildiklerini dikkate alarak, bu konuşmalardan son derece rahatsız oldum.
Rahatsızlığım, trenin devrilip devrilmememesi değil, ülkenin kaderinde söz sahibi olan, ülkenin gelişmesine katkı sunması beklenen zevatın, bu ülkenin ilk YHT’sine olan güvensizliğineydi. Hatta, bu kişilerin birlikte görev yaptığı mesai arkadaşlarına itimatlarının olmamasıydı beni rahatsız eden.
Bu tür insanların benzer yaklaşım ve üslubuna maalesef sıklıkla tanık olmuştum.
Liyakatin bir özelliği de, işinin uzmanı olmanın yanısıra, kusuru gidermenin yolunu ve yöntemini bulmak, eleştirmek yerine öneri getirmek veya gereğini yapmaktır.
Ankara-Eskişehir YHT’nin sefere başlaması nedeniyle Eskişehir’de düzenlenen törende, Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından aklımda kalan en önemli cümle şudur:
“Dünyadaki yüksek hız kulübüne üye olduk.”
Yüksek Hız Kulübünün, Dünya Demiryollarının örgütsel çatısını oluşturan Uluslararası Demiryolları Birliği (UIC) olduğunu öğrendim. Bu birlik, YHT’ye sahip ülkelerin oluşturduğu bir teşkilat ve başkan yardımcılığı görevini TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın yürütüyor.
Dünyayı Hızlı Tren Taşıyor
Son verilere göre, dünyada 41 bin km’lik yüksek hızlı demiryolu hattı işletiliyor ve bu hatlarda seyahat edenlerin sayısı 15 milyarı aştı. (Dünya nüfusunun iki katı)
Türkiye’de işletmeye alınan YHT hattı 1.213 km. 1.870 km. YHT ve 1.290 km. hızlı demiryolunun inşası devam ediyor.
Ankara-Konya YHT, Karaman’dan bağlantılı seferler, bakımsız otobüsler, kuralsız gar düzeni, CHP Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in TBMM Genel Kurulu’nda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde Karaman-Konya YHT ile ilgili yaptığı ve yanıtsız kalan konuşması yarına kaldı.
Yarın, “Kelebek Etkisi” olarak adlandırılan ve Timur’un asırlar önce söylediği “Bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir er, bir er bir cenk, bir cenk bir vatan kurtarır” özdeyişini hatırlatacağım.