Öncelikle belirtmek isterim; bu yazı bugün okula başlayan çocuklarımız için yazılmıştır.
Annelerin, babaların ve büyüklerin okumasında sakınca yoktur.
Benim havalı kelimelerim var. Bayramlık kıyafetler gibi, sık kullanamadığım kelimeler. Öyle aklıma geldi diyerek kullanılmaz havalı kelimeler, ayıp olur.
Bugün okullar açıldı. Bana da havalı kelimelerimden birini kullanma fırsatı doğdu.
Bugünün havalı kelimesi, uçurtma.
Uçurtma ne güzel bir kelime. Hem de tam bu havalar için.
Uçurtma havalıdır, üstelik renklidir. Uçurtmayanınız olmuş mudur?
İlla büyük olması gerekmez. Yani çok havalı olmasın. En azından şeytan uçurtması yapmışsınızdır.
Bilmediğimiz her şey bize zor gelir. Bilene ise her şey kolay.
Önce bir şeytan uçurtma yapalım. Kağıdı katlayıp ip bağlanacak deliklerini minicik açalım.
Teraziye alıp dengeye getirdikten sonra ipi sıkı bağlayalım. Kuyruksuz uçurtma olmaz. Kağıttan kuyruk yapıp, onu da uçurtmanın üçgeninin son noktasına açacağımız delikten ustaca geçirelim.
Sağını solunu kontrol ettiğimiz uçurtmayı havalı havalı aşağı yukarı salladıktan sonra dışarıya çıkalım.
Sen bekleyeceksin, uçurtma havada süzülecek. Yok öyle şey! Ne kadar hızlı koşarsan uçurtman o kadar havada kalacak.
Ter dökmeden, emek vermeden ne sen havalanırsın ne de uçurtma.
Çocukluk zor iş, biliyorum. Ben de çocuktum. Uçurtmayı çocuklar uçurur. İpine sıkı yapışın, büyüklere elletmeyin.
Bugün biraz uçurtma bilgisi paylaşalım.
Biz uçurtma diyoruz, uçmak cennet demektir. Belki bir cennet oyuncağıdır, dünyaya kaçıp gelmiştir.
Dayak gibi değil. O, cehennemden gelmedir.
Başka ülkelerde, genellikle İngilizce’de söylendiği biçimde kite deniliyor.
Kite, güzel bir kuş olan çaylak demektir. Unutmayın, her uçan şey güzel değildir ama kuşların hepsi güzeldir.
Uçurtmanın çok çeşidi vardır. Eşkenar üçgen, altıgen, dörtgen gibi geometrik şekillerde veya kelebek, balık, kuş, yılan, ejderha, lamba şeklinde de yapılabilir.
Ben yılanlı, ejderhalı, kuşlu ve çok değişik yaratıklara benzeyen uçurtmaları ilk kez Singapur’da gördüm. Bir festival vardı. İzlerken çok zevk aldım.
Sakın unutmayın! Uçurtma sadece rüzgarda havalanır. Yönünü, rüzgar ve ip kimin elinde ise o belirler. Yani bu yönüyle insana benzer.
Uçurtmanın hızı, yüksekliği, havada çizeceği şekilleri, havalandırılması, indirilmesi ise uçuranın yeteneğine ve uçurtmanın şekline bağlıdır.
Her yetenek, uygun insanla, uygun eşyayla, uygun ortamla ve uygun havayla ortaya çıkar.
Çinliler çok şey bulmuşlar, uçurtmayı da 3 bin yıl önce onlar bulmuş.
Uzakdoğu ülkelerinde uçurtma hala bir eğlence aracı.
Ünlü gezgin Marco Polo Malaya adalarından bir uçurtma satın almış, nasıl becerdiyse onca yolu geçip, Hollanda’ya kadar götürmüş.
Gezginlere hepimiz çok şey borçluyuz. Ama iyi gezginlere. Başka ülkelere, onları soymak ve aldatmak için gidenlere gezgin demiyoruz. Sömürgeci veya yağmacı, çapulcu diyoruz.
Avrupa ve Amerika ülkelerine uçurtma Hollanda’dan dağılmış.
Wright kardeşler, ilk uçağı tasarlarken uçurtmadan esinlenmişler.
Dikkatli gözlediğimiz her şey bize bir şeyler öğretir.
Bir de uyarım olacak:
Uçurtma yol kenarlarında, sokak aralarında, balkonda, elektrik ve telefon tellerinin bulunduğu yerlerde uçurulmaz.
Uçurtmayı yağmurlu ve fırtınalı havalarda da uçurmayın. Islak ip elektrik geçirir, Allah korusun, yıldırım çarpar.
Okul bahçeleriniz geniş olsa, bir de uçurtma dersiniz olsa okulunuzu daha çok seversiniz.
Biz sizler için bunu yapamadık. İnşaAllah sizler büyüyüp, çocuklarınıza uçurtmalı okullar hediye edersiniz.
Bir önerim olacak:
Uçurtma Avcısı adlı bir kitap var. Yazarı Halit Hüseyni. Çok güzel, çok duygusal bir roman. Size güzel duygular verecektir. Vatan sevgisini, fedakarlığı, kötülüğü, iyi insan olmayı, kötülerin ailenizi yok edeceğini anlatır.
Bugün sizin de bir havalı kelimeniz oldu. Gözünüz yukarıda olsun, kitaplarınızı, kaleminizi sıkı tutun. Havalı hayallerinizden vazgeçmeyin.
Uçurtmanın keyfi arkadaşlarla çıkar. Arkadaşlarınıza sahip çıkın. Uçurtma gibi havalı ve renkli yaşamınız olsun.
Ben çocukken çıtalı uçurtmalarımızı mezarlığın yakınlarında uçururduk. Oralar boştu, kırdı.
Şeytan uçurtmayla Seki Hamamı’nın önünde koştururduk.
En güzel, en büyük uçurtmayı sınıf arkadaşım, mahalle arkadaşım Ahmet Atıl yapardı. El becerisi süperdi. Çok sabırlıydı. En yükseğe çıkan uçurtma da Ahmet’in uçurtması olurdu.
Kıskanmazdım, imrenerek bakardım. İpin sarılı olduğu makarayı kendisi tutar, sımsıkı kavrar, gergin ipi tutmama izin verirdi.
Uçurtma onundu ama eğlence hepimizindi.
Dünyada sakin şehir seçilen yerleşim yerleri var, duymuşsunuzdur. Seferihisar, Göynük, Vize, Perşembe, Yalvaç, Taraklı,,Akyaka gibi.
İnsanların da hızlısı, sakini olur. Arkadaşım Ahmet sakin bir insandı. Her şeyi özenle, titizlikle yapar ve bunu sakin sakin yapardı. Hiç pes acele etmezdi, pes de etmezdi.
Sakin mizacı sayesinde yaptığı her şey güzel olurdu.
Şimdi Akdeniz kıyılarda yine sakin bir ömür sürüyor, teknesiyle açıldığı denizde, keyifle, dünyanın en sakin işlerinden biri olan olta ile balık avlıyor.
Sabır güzelliktir.
Bu yazıyı beğendiyseniz, sonra size başka havalı kelimeleri de anlatırım.
Sulu kelimeleri, sıcak kelimeleri ve güldüren kelimeleri de anlatırım.
Her kelime insan gibidir, birbirinden farklıdır. Kelimeleri tanırsak, onlarla yakınlık kurarsak, bize dünyayı gezdirirler.
Bugün uçurtma günü olsa, çok havalı olmaz mı?
Size, öğretmenlerinize, anne ve babalarınıza iyi bir eğitim yılı dilerim.
aslında havalı kelime denince aklıma saçma sapan frangliz kelimeler fa*** olur diye düşünmüştüm ama bu da güzel bir yaklaşım olmuş doğrusu :D