Öyle içten söylüyordu ki.
Öyle samimî yalvarıyordu ki.
Çünkü kalenderdi.
Çünkü aklı fikri, arı duru pınar suyu gibiydi.
Çünkü köylüydü.
Çünkü dağ başında ki, alıç ağacı kadar temizdi kalbi.
Ağlamamak için uğraş verdim.
Başım döndü bir ara.
Çünkü çok hasret kaldık bu içtenliğe.
Hani dokuz ceviz kırarsın da çürük çıkar.
Onuncusu dopdolu çıkınca oh be dersin ya aynen öyle işte.
Nerelerde kaldın eyyyy Anadolu insanı..
Nerelerdesiniz melekler kadar günahsız masum yürekliler.
Çok mu uzaklardasınız nasırlı ellerin sahibi lastik ayakkabılılar.
Pek çoğunuz toprak altındasınız biliyorum.
Fakat hiç mi ırkına çeken olmadı içinizden.
Vardır vardır. Olmasa kıyamet çoktan kopardı şimdiye kadar.
Üç gün önce çarşıda bankamatikteyim.
Hemen solumda üç kişi onlarda meşguller.
İki ihtiyar bir genç.
Genç önce makbuzu uzattı.
- Şu makbuzunuz. Şu da paranız.
-200-400-600 vee üç bin küsur.
Köylü amcaya teslim etti parasını ve bir şey diyecektiki:
Teyzenin yukarıdaki yalvarması başladı.
ON'UNU SEN AL YAVRIIIM...
ON'UNU SEN AL YAVRIIIM...
Halal olsun çocuğum. ON'UNU SEN AL.
- Yok teyze ne yaptım ki diyecek oldu genç adam.
Teyze hiç duymuyor devam ediyor.
Olsun yavrım al sen al.
Allah'ım rüyamı bu nedir.
Genç adam bisikletine binip uzaklaşırken,
İhtiyar amca önde, teyze iki metre gerisinde gidiyorlar.
Ben'de peşlerindeyim.
İhtiyar amca kasketli 60 yaşlarında.
Teyze Anadolu örtülü, şalvarlı.
İkisi tartıya çıksa 100 kg.anca çekerler.
Mutlaka tanıdıkları bir bakkal vardır.
Oraya gidiyordurlar.
Geçen ayın hesabını kapatacaklar.
Yeni aksavata yapacaklar ve tekrar yazdıracaklar.
Ve köyün dolmuşu ile ver elini dağ köyü.
Belki de gitmeden bir etli Ekmekçi ziyareti.
Fakat bu şartlarda zor görünüyor.
Çünkü bir buçuk 35 TL. olmuş.
Her neyse.
Eskiden kervansaray da tahin karması yenirdi keçeci amcadan.
Onlar arka arkaya uzaklaşırken:
Koyunlu parka girip doyuncaya kadar ağlayım dedim.
Ben böyle durumlarda on on dökerim.
Fakat sırası değil.
Şimdi bir tanıdık gelir para çarptırdı da ondan ağlar sanır.
Parkta da Allah aşkından ağlanmaz ya.
Zaten köylü temiz yürekliler gözden kayboldu.
İşte kısa pantolonlu şişman Avrupa'lı gençler akın akın geliyorlar.
Ben en iyisi en yakın otobüs durağına gideyim.
Ücretsiz diyen kartımla hâne-i saâdetime doğru uzayım.
Bitirirken babam rahmetli aklıma geldi.
Bağkur emeklisiydi kendisi.
Bir işitme cihazı aldık son zamanlarında.
Galiba 600 TL idi.
Bana sordu parasını.
Ben de bağkur ödedi dedim.
Ertesi günü eski bağkur binasına gitmiş.
Orada çalışan bir akraba var bizim.
Onu bulmuş, sol avucunda sıkı sıkıya tuttuğu 300 TL. yi masasına koymuş ve:
Şunu bâri alın diye ısrar etmiş.
Memur akraba zor ikna etmiş böyle olmaz diye.
Yönetimine girdiği kamu kurumundan huzur hakkı bekleyen aç gözlülere duyuyorum.
Dünya böyle dostlar.
ON'UNU SEN AL YAVRIIIM.
ON'UNU SEN AL YAVRIIIM.
ON'UNU SEN AL
ON'UNU SEN
ON'UNU...............!!!
Sağlıcakla kalın.