Mehmet ARMUTLU
Recep ARMUTLU
Hüseyin ARMUTLU
Karamanlı olup yaşı da müsait olan herkes yukarıdaki üç ismi bilir.
Benim bu üç kişi ile ilgili anılarım var.
Anlatayım istiyorum.
Mehmet Armutlu ( merhum).
Malûm Doktordu.
Pek kibar, tatlı dilli, bir insandı.
87 de hacca gidiyoruz.
Karayolu ile.
Ben'de din görevlisiyim.
Aynı kafiledeyiz.
Dr. Bey genelde konuşurken, "şekerim" dermiş muhatabına.
Altı otobüs bir kafile.
Kaybolmayalım diye sıra ile gidiliyor genelde.
Dr. Bey bir ara görevli arkadaşa:
"Şekerim biz şu önde giden otobüsün römorku muyuz" demiş.
Görevli arkadaşımız hayır biz ayrı bir aracız der.
Tamam, anladım der Dr. Bey.
Anlatıldığında pek gülmüştük.
Hacılara çok faydalı olmuştu Dr. bey.
Duyardık;
Muayenehaneden akşam giderken:
Görevli Mehmet abiye,
Yanından iki ekmek parası ver Mehmet dermiş diye.
Allah rahmet eylesin.
Mekânı cennet olsun.
İnanıyorum çok dua edeni vardır ardından.
Hüseyin Armutlu bey mobilyacı malûm.
Kanepe vs. yapardı.
94'de yine hac yolundayız otobüsle.
Kerbelada ziyaret mekânları var.
Onlardan birindeyiz.
İki rekât namaz kılıp çıkacağız.
Orada yerli halk cenazeleri buraların içinde dolaştırıp götürüyorlar.
Yine öyle bir durum var.
Bizde beş on adım cenazeye omuz vermek adettendir ya.
Dışardayız.
Birde baktım ki, Hüseyin ARMUTLU amca, cenazeyle beraber gidiyor.
On metre daha gitse ara ki bulasın.
Koştum.
Kulakları az duyardı.
Omuzundan tutunca döndü.
-Ne var?
Diye soruyor.
Götürmeyecek miyiz diyor.
Rabbim bir insan bu kadar mı iyi niyetli, insancıl olur.
Buradan tanışırdık kendisiyle.
Her durduğumuz yerde hemen gelir, bir defter kalem bura neresi yaz der. Dönüşte anlatacak.
Pek temiz iş yapar diye biliyorum ben.
Sağ galiba.(Bu yazıyı yazdığımda sağmış. Daha sonra vefat haberini almıştım. Allah’ım taksiratını affeylesin mekânı cennet olsun inşallah)
Recep ARMUTLU.
Hüseyin abinin oğlu.
Cuma bir gün.
Recep camimize geldi.
Mihrap da konuşuyorum.
Cemaat haliyle kalabalık.
En arkadan Recep bağırıyor.
"Cemaat ileri yanaşın".
Öndeki cemaatten bağıranın Recep olduğunu bilmeyen var.
Cemaatten biri sanıyorlar.
Recep yine bağırdı:
Cemaat ileri yanaşın diyorum.
Hoca moca dinlemem çarparım.
Hemen önümde Türkmen bayram amca var.
Yanaşıyiriz yeğen ağa yanaşiyiriz.
Recep'e seslendim.
Recep de sustu artık.
Demirciler camiindeyim.
İkindi kılacağız.
Restorasyondan önceki hâli caminin.
Arkadaki bölünmüş yerdeyim.
Recep ARMUTLU İmam'ın arkasında.
Müezzin efendi ikameti bitirmeye yakın.
Recep yüksek sesle:
"ALLAH'U EKBER" demez mi?
Cemaat niyetle meşgul.
İmam efendi tekbir aldı sandılar.
Yarıya yakını tekbir aldı.
Rauf hoca arkada olanları görmüyor.
Arkadan bir tekbir de Rauf hoca aldı.
Kalan kısmımızda ona uyduk.
Rauf hocayla devam ettik.
Selam la birlikte müezzin devrede.
Cemaat zaten çarşı olunca hemen çıktı.
RABBİM sen durumu biliyorsun.
Recebi ile Şaban'ı ile senin kulunuz.
Kabul buyur.
Böyle iki İmamlı bir ikindi bir daha bilmem ki...
Nerede nasıl?
Sağlıcakla kalın.