Ramazan ayındayız malûm.
İnsanımız mâli ibadetini çoğunlukla bu aya bırakır.
Bazen nakit, bazen emtia şeklinde yapılıyor.
Alışveriş çeki diye birşey de artık gündemde.
Bu çeklerden ehline ulaştırılmak üzere yardımcı olmamız istendi.
Bizzat sahibinin yapması uygundur vesaire dediksede olmadı.
Arkadaşımızın vakti olmadığı söylendi.
Nihayet alışveriş çeki dağıtımı yapıyoruz hatunla.
Elde 1500 TL'lik bir çek kaldı.
Bir bayana hatun telefon etti.
Eşinden ayrı, kirada oturan iki yetişkin çocuğu olan bir hanım.
Çocuklardan biri okuyor.
Telefonda gelen cevap:
Ben asgari ücretli bir işte çalışıyorum.
Şimdilik idare ediyoruz.
Daha ihtiyaçlı birilerine verin.
Şöyle olduğunuz yere yığılıp kalıyorsunuz.
Ne yapacağınızı bilemez hâle geliyorsunuz.
Henüz tükenmemiş diyorsunuz.
Şu arasıra yağan yağmur,
aceba bunlar hürmetinemi yağar diye düşünüyorsunuz.
Üçlü rakamlarla maaş alıp, ortalığı VELVELEYE verenleri akınıza getiriyorsunuz.
Yahu bu ne yaman tezattır demekten, kendinizi alamıyorsunuz.
Karaman gibi bir yerde;
Ferd başına 450 TL'ye iftar yapıldığı yazılıyor.
İnsan olarak yaşamak zorlaştı galiba kıymetli dostlar.
Düşünen insanın beynini zorlayan bu günlere nasıl geldik bilmiyorum.
Çeklerden bir kaçını verdiğimiz ailenin aracı yok biliyorum.
O zaman alışverişi yapıp götürmek gerekti.
Vardığımızda üç yaşındaki minik oğlan küçük paketlerden birini taşırken şunu söyledi.
Dede seni biz seviyoruz.
Kenara çekilip hüngür hüngür ağlamak zamanı ama.
Ona hem vakit yok, hem mecal yok.
Hz Ömer ve koca karı kıssasını Akif'in safahatından okuyunuz.
Şunu anlatmak için bu son kısmı yazdım.
Tamamen harbi ve hasbi kişilerden oluşan bir ekip bu işleri organize etmelidir.
Nakdi olanın, vakti olmayabiliyor.
Bu muhtaç aile çocuklarının zihninde olumlu imaj oluşmalı.
Tek şart şu olmalı:
Eşe dosta dağıtmak değil.
Hakiki ihtiyaçlı, ihtiyacını gayriye açamayan aileleri bulmak hedef olmalı.
Bu çok ama çok önemli.
Asgari ücretli işim var başkasına veriniz.
Evet bunlarda var.
Kalın sağlıcakla.