Darlanıyorum.
Zorlanıyorum.
Oturduğum yerde.
Barlanıyorum.
O yüzden bugün çok eskilere,
Altmışlara gitmek istiyorum.
Dün ciddî bir konu yazdık.(Ramazan)
Bugün biraz gezinti yapalım istiyorum.
Yukarıdaki başlık bir lakap.
Amca'nın adını inanın bilmiyorum.
Fakat "Hacı arab" tabirini duyan her Karamanlı illâ bir gülümser.
Karaman Kırmahallede ikamet edermiş.
Altmış üçlerde şoförmüş.
Aylıkçı veya geçici şoför.
Babam altmış üç yılında bir otobüs almıştı.
Yedi bin TL’ye.
Austin.
Afyon'dan.
Eski burunlu otobüslerden.
Karaman Mut yolunda çalışırdı.
Beş köyün yolcusunu taşırdı.
Medreslik son köy.
Heybe torba otobüsün üstünde gider.
Merdivenle çıkarsın, yerleştirir inersin.
Yeni nesil hayal bile edemez tabii bunu.
Hacı arab amca üç günlüğüne babama şoför durur.
Babacığımın şoförlüğü yok.
Hacı arab amca o zamanlar çok muzib biriymiş.
Bana kendisi anlattı.
Teeee eski garajda bir gün.
Öğleden sonra köye gidilecek.
O otobüsler kol demiri ile çalışırdı.
Vay be arkadaş.
Kol demiri de ne?
Gel de anlat.
Uzun sürer ama.
Eğri bir demir otobüsün ön karbüratör bölgesine sokulur,
kol gücü ile çevrilidir ve araba çalışırdı.
Hacı arab amca muzip dedik ya.
İçerden kontağı açmaz.
Babacığım uğraşır uğraşır çalışmaz.
Kol demirini çıkarır.
Var gücü ile karbüratör bölgesine indirir.
Karbüratör delinir.
Köy işi yatar.
O zamanlar karaman Konya arasına günde bir seferlik otobüs vardı.
Sabah yedi, akşam yedi.
2003. Almanya'dayım.
Hessen bölgesinde Haiger şehrinde.
Hacı arab amca yı bölgede bilmeyen yok.
İmamlar toplantısına gidiyorum.
Başka bir şehire.
Şoför arkadaş hocam gittiğimiz yerde hemşerin var dedi.
Kimmiş dedim.
Ne dese beğenirsiniz?
Yorumlar
Kalan Karakter: