Belki düşüncem yanlıştır.
İnsanın hayatta her şeyi tastamam olmamalı bence.
Çok varlıklı olmak zor olsa gerek diye düşünüyorum meselâ.
Neresi zor olacak be hocam. ?
Diyenleriniz oldu belki.
Düşünsenize..
Otuz çift ayakkabınız var.
Kırk gömleğiniz,
Yirmi takım elbiseniz,
Dört arabanız,
Sekiz daireniz,
Beş adet para kasanız,
Ve üç muhasebeciniz var.
Bunlardan birinin bir yenisini aldığınızda niye sevinesiniz ki.
Hâlbuki bir insan yeni bir şey aldığında sevinebilmeli.
Heyecan duyabilmeli.
Doksan beşler de çocukların hepsi okullu.
İbrahim Hakkı Konyalı mahallesindeki toprak damlı evimizdeyiz.
Pazar günü ikindiden sonra boya vakti.
Ertesi gün okul var.
Kendimizin ki dâhil sekiz çift ayakkabı.
Bahçedeki erik ağacının altında beni bekler.
BOYANACAKLAR...
İyi parlamalılar.
Boya cila ayrıydı o zamanlar.
Sarı kapaklı cila kutusu gözümün önünde hâlâ gezinir.
Cila çok önemli.
Şehadet parmağınla orta parmağa bez dolayarak yapılır cila.
Boya bitince seslenirim.
Alabilirsiniz…
Boyalı ayakkabıları görünce...
Gülen yüzleri şimdi bile gözümün önüne geliyor ve burnumun direği sızlıyor.
Yeni bir şey yok aslında.
Yalnızca boyanmışlar.
Kızlar:
Babanız göz boyamayı bilmez ancak ayakkabıyı güzel boyar.
Dediğimde, ona ayrıca gülerlerdi.
Boyanmış ayakkabıya sevinenlerin yenisi alındığında ki sevincini keşke anlatabilsem.
Yarı şaka, yarı ciddi bazen derimki;
Fakirin malı canından kıymetli olur.
İyi bakmalı.
Hor kullanmamalı.
VAKTİYLE eski garaj meydanında bir genç durdurdu ben'i.
-Hocam bir şey sorayım.
- Buyur sor.
Altında orta halli pırıl pırıl bir motor.
Güp güp güp çalışıyor.
Hocam ben fabrikada çalışıyorum.
Yalnızca maaşım var.
Borcum yok.
Evliyim, ufak bir kızım, hanım ve ben.
Ben kurban kesmem gerekir mi?
Gerekir dedim.
Tekrar saydı yukarıdaki listeyi.
Birde bu motor dedim.
Evet, birde bu motor dedi oda.
Birde gençliğin var dedim tekrar.
Hocam çok sağol.
Kesmem gerekir dedi ve bir gaz verdi ki motoruna sormayın.
Arkasından hey gidi gençlik hey dediğimi hatırlıyorum.
Sevinç, sevinmek, sevinebilmek bu işte.
Boyacı demişken,
Ramazan dan bir gün önce bir TLF.
On beş yıl önce ev boyattığım bir arkadaşım.
Hocam bir şey soracağım.
Sor Bünyamin.
Ben biradere böbreğimin birini verdim.
Dr. Bol su içmen gerek dedi.
Oruç tutman riskli olur dedi.
Geçen yıl tutmadım ama içim rahat etmedi.
Bu sene tutmak istiyorum.
Ne yapayım.?
Allah'ım ne kulların var şu arz üzerinde.
İnanca bakar mısınız?
Ağlamak için,
Şükretmek için,
Secdelerde kalmak,
Secdelerde ölmek için,
O kadar çok ibretlik hâdise var ki etrafımızda.
Bünyamin Dr. Öyle demişse, tutmayabilirsin.
Hocam havalar serin.
Günler kısa.
Bir denesem iyi olmaz mı?
Sen bilirsin. Ben yirmi yıldır şekerliyim tutuyorum dedim.
Vedalaştık.
Rabbim bize de boyacı Bünyamin ihlâsı lütfeyle.
İhlas sütteki kaymaktır.
Yağdır.
Sağlıcakla kalın.