Makama, rütbeye, paraya, zorbalığa, her hangi bir güce dayanmaksızın bir şehrin ve şehrin güzel insanlarının hafızasında iz bırakmak nasip işidir.
Nasip, hak edene, emek verene bahşedilir.
Ahmet Talat Duru, iz bırakanlar arasında yer alma şerefine ulaşan nasiplilerden oldu.
Yunus Emre’nin sözleriyle yad edilmek kaç insana nasip olur?
Yunus’ça Ezgiler Konseri, emek, ortak akıl, dayanışma, işbirliği ve hepsinin ötesinde bir vefanın ürünüdür.
Rahmetli Ahmet Talat Duru’yu tanımayan, adını bile duymamış olan sanatçıların da aralarında olduğu Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Korosunun değerli mensupları, önce Duru ailesinin Karaman için çok önemli insanlar olduğunu öğrendiler.
Dernek binamızdaki Duru Bulgur görsellerini gören, Duru Bulgur’u kaliteli bir marka olarak bilen sanatçılar, konser hazırlıklarının ilk haftasından itibaren rahmetli Ahmet Talat Duru’yu da tanımaya başladılar.
Dernek Başkanımız Veli Bey, koro arkadaşlarına Duru ailesini ve Ahmet Talat Duru’yu anlatmaktan yorulmadı.
Duru ailesini görmeden tanıyan sanatçılar, konser gününü heyecanla bekler oldu.
Disiplinli Şefimiz Hasan Eylen
Bir halk ozanı olan Aşık Hasan’ın oğlu Hasan Eylen, sanatçı kimliğinin yanında kibar, nezaketli ama çok disiplinli bir şeftir. Sayın Eylen, Karaman konseri için işi çok sıkı tuttu.
Ankara Radyosu için 1991 yılında açılan şeflik sınavını kazanan Hasan Eylen’in, “Ruhumun Gün Batımı, Hasretim Sana, Özlediğim Şarkısın, Hüzün, Yüreğimden Yüreğine, Bir Gurbet Öyküsü ve TRT Arşivlerinden” olmak üzere 7 müzik albümünden en az birini dinlemişsinizdir.
1986’dan bu yana TRT’de ses sanatçısı olarak görevini sürdüren Hasan Eylen’i Türk Sanat Müziği tutkunları şevkle dinler.
Koro bir bütün olarak, sevgili şefimiz Hasan Eylen’in titiz ve yönlendirici rehberliğinde konsere hazır hale geldi.
Nihayet, 17 Kasım 2018 Cumartesi günü, Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Kocatepe Mahallesi, Mithatpaşa Caddesi üzerindeki binasının önünden, saat 07.30’da iki otobüsle hareket edildi.
Çankaya ve Keçiören belediyelerinden temin edilen otobüste, şefimiz Hasan Eylen, sanatçılar ve konseri izlemek için Karaman’a gitmek isteyen hemşehrilerimiz vardı.
Rahat ve keyifli bir yolculuktan sonra Karaman’a ulaştık. Sanatçıların bir bölümü Karaman’ı ilk kez görecek olmanın heyecanı içindeydi.
Duru Bulgur’da İkram
İlk durağımız, Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyemiz, Başkentte Karaman dergimizin sponsoru, bursiyer öğrencilerimizin hamisi, Duru Bulgur’un Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru’nun davetlisi olarak geldiğimiz Duru Bulgur tesisleri oldu.
İhsan ve Emin Duru kardeşler, yüzlerinden eksik olmayan tebessümleriyle bizleri sıcak bir şekilde karşıladılar.
Karşılamada, rahmetli Ahmet Talat Duru’nun evlatları, İhsan ve Emin beylerin yeğenleri Ziya ve Rıza Duru da vardı. İki kardeşin mutlu ama telaşlı ve heyecanlı olduğunu gözledim.
Bizler için yemekhane ve yemekhane ekibi teyakkuz halindeydi.
Yaklaşık 80 kişiden oluşan grup olarak çorba, pilav, kavurma, salata ve tatlıdan oluşan yemeğimizi iştahla yiyip, çaylarımızı içtikten sonra yol yorgunluğunu attık.
Tesislerde, tarım müzesinin nüvesini oluşturacak çeşitte, günümüzde Karaman’da kullanımdan kalkmış, tarım alet ve makinaları, koro ekibinin dikkatini çekti.
Dikkat ve ilgi çeken mekan ve eşya olur da fotoğraf olmaz mı? Herkes fotoğraf çekti, selfie yaptı.
Hüseyin TEK’in Fotoğrafları
Benim için sürpriz, sevgili Emin Duru’nun yönetim odasına davetinde oldu.
Odanın duvarlarında çok eski yıllarda çekilmiş, Duru Bulgur’a ait nostaljik fotoğraflar vardı.
Fotoğraflar arasında ağabeyim rahmetli Hüseyin TEK’in 1980’li yıllarda çektiği iki kare vardı. Beyaz örtüler üzerindeki haşlanmış buğdayların kurutulmak üzere serilmiş görüntüsünden oluşan bu iki kare renkli fotoğraf beni maziye götürdü.
Fotoğraf tekniğinin bugünden çok farklı olduğu yıllarda, slayt olarak adlandırılan, renkli saydam filmlerle Hüseyin ağabeyimin çektiği fotoğrafların büyük bölümünü görmüştüm.
Rahmetli ağabeyim o yıllarda Anadolu Ajansı’nda foto muhabiri olarak çalışıyor, fotoğrafları yarışmalarda ve basın kuruluşlarının değerlendirmelerinde birinci seçiliyordu. Bir yılda 10’dan fazla ödül kazandığı dönemlerdi.
Ben ise Hürriyet Gazetesi’de Yurt Haberleri’nin sorumlu şefi olarak görev yapıyordum. Basının ve basın çalışanlarının altın yıllarıydı.
Mazi çoğu kez hüzündür. Duru Bulgur’da iki kare renkli fotoğraf beni siyah-beyaz yıllara savurdu.
Hüseyin TEK’in vefatının ardından o dönem için (2000) Türkiye’nin en yetkin fotoğrafçılarından 40’ı aşkın kişinin katıldığı bir foto safari düzenledik. Karaman merkez ve ilçelerle, önemli yerler karış karış fotoğraflandı.
Jüri, Ankara’da fotoğrafları değerlendirdi. Safariye katılan her sanatçı en az 50 kare fotoğrafını Valiliğe verilmek üzere teslim etti. İki bini aşkın çerçeveli slayt Valiliğe teslim edildi.
Dereceye giren fotoğraflar, sergilenmek üzere değişik boyutlarda bastırıldı, aynı kareler bir kitapta toplandı.
Kitap basımı ve sergi için Tanıtma Fonu’ndan Kılbasan Belediyesi’ne para aktarıldı.
Kılbasan Belediye Başkanı Ahmet Ertuğrul ‘un girişimiyle, Hüseyin Tek Parkı ve fotoğraf sergisi açılışını dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile Devlet Bakanı Fikret Ünlü birlikte yaptı.
Sayın Devlet Bahçeli, Karadağ’da zıpladığı sırada dört ayağı boşlukta çekilmiş, henüz 15-20 günlük bir kara oğlak fotoğrafını çok beğendi. Fotoğrafı uzun süre inceledi.
Başkan Ahmet Ertuğrul, bu fotoğrafı safariye katılan sanatçıların ve Kılbasan halkının hediyesi olarak Sayın Bahçeli’ye sundu.
Sayın Fikret Ünlü’ye hangi fotoğrafı hediye ettiğimizi hatırlamıyorum.
Bir sergi de Ankara Çayyolu’nda hemşehrimiz Dr. Ali Sezen’in sponsorluğunda, adını taşıyan parkta açtık. Katılım çok fazlaydı.
DSP Genel Başkanlığı yapan Zeki Sezer, Fikret Ünlü ve çok sayıda politikacı ve gazetecinin katıldığı bu açılışa, maalesef o dönemin Karamanlılar Derneği’nin yöneticileri katılmadı. Oysa derneğin ilk kurucular kurulunda yer almıştım. Karaman’ın Koyunu adlı derneğimizin dergisinin yazılarını ben düzeltmiştim. Derginin ve derneğin etkinliklerinin fotoğraflarını ise rahmetli Hüseyin Tek çekmişti.
O dönemin dernek başkanının başını çektiği bu olay derneğimiz için yıllarca kanayan yara oldu. O kötü dönem, derneğimiz dağılmadan bertaraf edildi.
Artık kaprislerden uzak bir ekip işbaşında. İnşaallah hep böyle olur.
Ankara’daki serginin davetiyesi için seçtiğim fotoğraf, Duru Bulgur’un yönetim odasında asılı fotoğraflarla aynı seridendi.
Dumanı tüten kaynamış bulgur, çuval taşıyan işçiler, o dönemin bulgur üretim yönteminin belgesiydi.
Davetiye basımı için verdiğim orijinal slayt, matbaada kayboldu denilerek, iade edilmedi. O bir kare fotoğrafa sahip çıkamamış olmaktan hala utanç duyarım.
Valiliğe teslim ettiğimiz iki bine yakın fotoğraf karesi ile ödül kazanan ve sergilenmeye değer bulunan karelerin akıbeti de meçhul. Valilikte bir kare bile fotoğraf olmadığını duymuş, çok üzülmüştüm.
Ah emeği bilmeyenler. Ah sanata, sanatçıya saygısı olmayanlar. Bilmem ki sizlere ne demeli...
Rahmetli Hüseyin TEK’in arşivinde Duru Bulgur’da çektiği fotoğraflardan seçilmiş güzel kareler mutlaka vardır.
Bulunabildiği takdirde, Hüseyin TEK’in çocuklarının bu fotoğrafları Duru Bulgur’a Tek ailesinin hediyesi olarak vereceklerine şüphem yok.
Duru ailesi konuklarını hediyesiz göndermedi. Herkes için poşetler hazırlanmış. Haşlanmış nohut, fasulye ve maştan oluşan 4’lü paketlerin bulunduğu poşetler, Ankara’ya götürülmek üzere otobüslerin bagajlarına istiflendi.
Duru Bulgur’dan hareket eden otobüsler, sanatçıların konaklayacağı Kent Otel’e hareket etti.
Koro ekibi, kısacık molanın ardından Karaman Mehmetbey Üniversitesi kampüsündeki salona saat 17.00 sıralarında geldi.
(Devam edecek)