Denizler, damla damla,
Karalar, tane tane,
Havalar, kabarcık kabarcık.
Vücudumuz, hücre hücre,
Gördüğümüz, tuttuğumuz, tattığımız her şey, en küçük parçacığına kadar iş başında.
En önemli işleri, birbirinden kopmamak.
Koparsa, kaparlar.
Güneş, 365 gün, doğmaya devam ediyor.
Güneş tutulmasında bile o tutulmaz, aynı hızla yoluna devam eder ve görevini yerine getirir.
Rabbimiz şöyle haber verir:
“Güneş de kendi mihverinde cereyan etmektedir. Bu her şeye gücü yeten, her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.” (Ya-Sin Sûresi, ayet 36/38)
Güneş hiç durmuyor, Allah’ın takdir ettiği yolda devam ediyor.
Göz, bakmaya doymuyor, mide, çalışmaya devam ediyor.
Rabbimiz, “Yürüyünüz” demiyor, “Koşunuz” diyor:
“Rabbinizin mağfiretine ve sakınanlar için hazırlanan, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.” (Al-i İmran Sûresi, ayet 3/133; Hadid Sûresi, ayet 57/21)
Annenin kaybettiği yavrusuna, yağmurun toprağa, bülbülün güle koşması gibi değil, daha hızlı Rabbin rahmetine ve cennetine doğru koşunuz.
Hiçbir zorluk Müslüman’ı yolundan alıkoyamaz.
Mahmut Bayram Hocaefendi merhum anlatmıştı:
“Hocamız Hüsrev Efendi’den okurken duyduk ki, kızı vefat etmiş.
O gün kitaplarımızı yanımıza almadan cenazeyi kaldırmak için gittik.
Hocamızın yanına varınca “Hani kitaplarınız” dedi.
Biz de cenaze nedeniyle getirmediğimizi anlattık.
O da bize kadınlar kızımın cenazesini yıkıyorlar.
Biz de boş durmayalım, benim kitaptan dersimizi devam ettirelim” dedi ve o gün dersimizi yaptırdı” demişti.
Ne Nemrut’un ateşi, İbrahim aleyhisselamı,
Ne Firavun’un zulmü, Musa aleyhisselamı,
Ne Mısır yöneticilerinin iftirası Yusuf aleyhisselamı, durdurabilmiştir.
Rabbimiz buyurur:
“Şüphesiz zorlukla beraber kolaylık vardır.
Elbette zorlukla beraber kolaylık vardır.”
Arapça dil bilgisine göre kolaylık kelimesi lamı tarifle getirilirken zorluk kelimesi nekre olarak getirildiğinden “Her zorluğun iki kolay tarafı vardır” anlamını çıkarmışlar.
Zorlukları gözümüzde büyütmeden, her zorluğun kolay taraflarını tarayarak yola devam edeceğiz.
“O halde bir işi bitirince hemen (başka işe) sarıl.
Ancak Rabbine rağbet et.” (İnşirah Sûresi, ayet 94/5-8)
İş değiştirmenin dinlenmeye sebep olacağına işaret eder.
Kamyonların olmadığı zamanlarda bizim köylüler, eşeklerin sırtında Karaman’a domates, üzüm, elma… taşırlarken sekiz saat dinlenmeden yürürlerdi.
Dinlenmek için biri diğerine oyun eder ve Karaman’a doğru koşar, sonra yürümeye başlar, böylece dinlenmiş olurlardı.
Koşmadan sonra yürümenin, yürümeden sonra koşmanın da insanı dinlendirdiğini onlar, yürüyerek öğrenmişler.
Bilemeyiz, belki de hocanın biri, bu ayetlere dayanarak onlara dinlenme yolunu da söyleyiverdi.
Bu dünyada bizden çıkan her söz ve hareket, ahiret içindir.
Ya cennetlik işler yapıyoruzdur veya cehennemlik işler yapıyoruzdur.
Niyetimiz halis, rehberimiz Kur’an, kılavuzumuz Allah’ın elçisi Muhammed aleyhisselam olursa her hareketimiz, nefes alıp verişlerimiz, mütevazı yürüyüşümüz, ziyaretlerimiz, helal rızık için çalışmamız, namazlarımız, oruçlarımız, sadakalarımız, gülümsememiz, oturmamız, kalkmamız, sabah namazına kalkma niyetiyle uyumamız… Her hareketimiz, ahirette karşılığını inşallah bulacaktır.
Zorlukları, kötülükleri, pislikleri sayıp dökmeyin insanların beynine.
Beyinlerimiz, kâfirlerin çöplüğü değil.
Kolaylıkları, iyilikleri, güzellikleri, temizlikleri saymayın, çünkü sayılamaz.
Bunlarla, ten ve canımızı, kalp ve kalıbımızı cennete layık hale getirmeye çalışalım.