İçimizden dışımıza esen rüzgârlar vardır.Dışımızdaki rüzgârlar vardır.
Meteoroloji, dışımızda esenlerle ilgilenir.
Saba rüzgârı, meltem, imbat rüzgârlarıyla bize müjdeler verirken kasırgalar, tayfunlarla bizi tedbir almaya sevk eder.
Ama asıl bize en fazla zarar veren rüzgârlar, içimizden esen rüzgârlardır.
Ona Kur’an- Kerim “Heva” adını vermiştir. Dışımızdan esene de “Riyh, çoğulu Riyah” demiştir ama Türkçeye “Hava” olarak geçmiştir.
Siyasinin, İslam’ın adalet terazisini bırakıp, halkın çoğunluğunun yanlışta birleşmesine meyletmesi de aynı hevaya kapılıp makama uçurulma tutkusundandır.
Hâkimin, makam, koltuk ve paraya meyletmesi, o iç hevanın esmeye başlamasındandır.
Kasırgaları yaratan Allah Celle Celalüh’tür meltem ve imbat rüzgarlarını yaratan da O’dur.
Yine Rabbimizin yarattığı hevamıza kapılıp cehennem uçurumlarına doğru havalanmak yerine, Rabbimizin indirdiği vahyine uyarak cennet havalarına girebiliriz.
Rabbimiz, dışımızda esen rüzgârları da haber veriyor:
“Esip savuranlara,
Yük taşıyanlara” (Zariyat Süresi, Ayet 51/1-2)
Zariyat: Tozu estirmek, tozu gökyüzünde savurmak manasına geliyor.
“Zürriyet” kelimesi de aynı kökten gelmektedir.
Hz. Adem’den (A.S.) bütün insanlığa savrulmuş̧ zürriyetten birisi de biziz.
Hz. Adem’in zürriyetinden yayılmışız.
Çiftçinin eliyle veya makinelerle toprağa tohum saçması gibi Allah (C.C.), Hz. Adem’den bütün insanlığı yeryüzüne saçıveriyor. Fakat hiç̧ birinin doğduğu, durduğu yer tesadüf değil.
Gökyüzünden kaç̧ tane yağmur tanesi yeryüzüne iner?
O Allah, bütün bunları bilir.
Denizlerden, göklerden, ırmaklardan, kaç̧ ton suyu yukarıya çektiğini de O bilir.
Biz bunları iki ayetten anlıyoruz.
Bu ayette, ağırlıkları taşıyana yemin ediyor Allah (C.C.). Ağırlıkları taşıyan kendisi olduğundan o kendisine yemin ediyor.
Tabiat kanunlarını yaratan Allah’tır.
“Kolayca akanlara,
İşi paylaştıranlara yemin olsun ki,
Va'd olunduğunuz (cennet ve cehennem) muhakkak doğrudur.
Ve ceza günü muhakkak olacaktır.” (Zariyat Süresi, Ayet 51/1-2)
Denizlerde akan gemileri kolaylıkla yürüten Allah’tır (C.C.). Gökyüzünde uçan uçakları da yürüten Allah’tır.
“Ama onu insan yaptı” diyenlere, insanı kim yarattı? Diye cevap veririz.
İnsanın aklını, elini, pazusunu yaratan kim?
Bu uçağın havada durma kanununu kim yarattı?
İnsanoğlu bunu yaratmadı.
“Onlar üzerlerinde kanat çırparak sıra sıra (uçan) kuşları görmediler mi? Onları ancak Rahmân tutar. O, her şeyi görür.” (Mülk Süresi, Ayet 51/19)
Yer çekim kanununu yaratan da, kuşları havada tutan da Allah Celle Celalüh’tür.
Bütün işlerin taksimini Allah’ın yaptığını, ruhların bedenlere taksimini yine Allah’ın yaptığını, rızkının taksimini de Allah’ın (C.C.) yaptığını; yani hangi ağaçta, hangi dalda kaç̧ tane çiçek olacak, kaç̧ tane meyve olacak onların da taksimini Allah yapar.
Bir zamanlar, Karl Marks kaynaklı komünist rüzgârlar, Rusya üzerinden bütün dünyaya Kızıl rüzgârlar estirirken, Batılı kapitalistler de bizi kandırmak için hevalarından estirdikleri o rüzgârın adına “Yeşil Kuşak” rüzgârları deyiverdiler.
Ama o ters yönde esen ve insanları hem bu dünyada hem ahirette cehennem ateşine sevk eden rüzgârların arasında Müslümanlar, Rabbin gönderdiği İslam ipine sarılarak imanlarını kurtarabildiler.
Tüm bunlara yemin ettikten sonra Rabbim diyor ki: “Sizin vaad olunduğunuz şey mutlaka gerçekleşecektir.”
Levakıh, aşı yapan rüzgârlar, (Hıcr Süresi, Ayet 15/22)
Mübeşşirat, rahmet yağacağını müjdeleyen rüzgârlar (Rum Süresi, Ayet 30/46)
Rüzgârlar, görevini yapıyorlar.
Allah’ın rahmeti olan Kur’an ve Rahmet peygamberinin müjdelerini duyuralım insanlara.
Rüzgârlar aşılarını yapıyorlar, doktorlar aşılarını yapıyorlar, Müslümanlar da günahlara karşı aşılarını yaptırsınlar ve yapsınlar.
İmanlarımızı tazeleyelim. Şirkin çağdaşçasını öğrenelim.
Amellerimizi Kur’an ve sünnete göre yapalım.
Güzeller güzeli İslam’ın rüzgârlara verdiği adlar da çok güzel.