KİMSEYİ VE HİÇ BİR ŞEYİ AŞAĞILAMAYIN
Mahmut TOPTAŞ
Camiye domuz ölüsü atma işi genelde Hindistan’da gerçekleşirdi.
Kim teşvik ettiyse bu hastalık Avrupa’ya da sirayet etti.
Gazetelerde “Filan şehirde camiye domuz ölüsü atmışlar” diye haber geçmeye başladılar.
25 Kasım 2009-02 Aralık 2009 tarihleri arasında kaldığım Hindistan’da Yeni Delhi’de İslami bir gazete çıkaran değerli bir insana bu domuz işini sordum.
“Bu günlerde olmaz. Seçime daha epey zaman var. Seçime iki ay kala ortalık kızıştırılır. Ve o aman camilere domuz leşi bırakılır. Bu iş halkın işi değil, siyasilerin işidir” demişti.
Politikayla uğraşan Budistlerin de, Hıristiyanların da İslam dinini bilmemekten kaynaklanır bu yanlışlık.
Hiçbir Müslümanın, domuza karşı hiçbir düşmanlığı yoktur.
Rabbimiz, domuzun etini haram kıldığından biz, Müslümanlar, domuzun etinden, sütünden, derisinden….yararlanmayız o kadar.
Camiye veya evimize domuz ölüsü atılmakla köpek ölüsü atılması arasında fark yoktur. İkisi de necistir. Pislenen yeri temizlemenin dışında bize bir yük yükleyemezler.
Domuzu da, köpeği de, kediyi de güvercini de, bülbülü de yaratan Allah celle celalühtür.
O yarattığı için domuzu gördüğümüzde “Bunu da neden yarattın” diyecek durumda değiliz.
Hatta Al-i Imran süresinin 191 inci ayetini okurken “Rabbimiz, sen boş bir şey yaratmadın” deriz.
Başı boş, gayesiz, hikmetsiz hiçbir şey yaratmamıştır Rabbimiz.
Biz, camilerimize domuz ölüsü atanların bu gerçeği bilmediklerine ve cahilliklerine üzülürüz.
Ve onları bu şekilde yetiştiren ülkelerin eğitim eksikliğine üzülürüz.
Yüz yıl önce kızıl derili oldukları için 25 milyon insanı öldürüp topraklarına sahip olanların hala bu sene bile her gün bir eyalette polis kurşunuyla ölen zencileri öldüren ve sokak ortasına atıverenleri duyunca da üzülürüz biz.
Biz, Rabbimizin yarattığı hiçbir şeyi aşağılamayız.
Ebucehil, İslam’a düşmanlıkta zirve isimdir.
Biz onun şahsına, boyuna, endamına düşman değiliz.
Taşıdığı inkarcılığına, inkarcılığın ürettiği zulme karşıyız.
Onun gibi Mekke parlamentosunda bulunan ve sevgili peygamberimizi öldürmek için yürüyen Ömer’in de kafirliğini sevmezdik ama İman ediverince sevdiklerimiz arasına alıverdik.
Mekke kafirlerinin, “zenci köle” diye deve kadar değer vermedikleri Bilal’i Habeşi 1400 yıldır Müslümanların dilinde rahmetle anılmaya devam edildiği gibi milyonarca Müslümanın adı da Bilal’dir.
Biz, gülü severiz ama “Allah dikeni neden yarattı” demeyiz.
Biz, bülbülü severiz ama “Allah akrebi neden yarattı” demeyiz.
Onun da boşa yaratılmadığını biliriz ve ilim adamlarının araştırmasını isteriz.
Değerli ilim adamlarımızdan Demiri, Hicri 745-808 miladi 1349 – 1405 yıllarında yazdığı “Hayat’ül hayevan” isimli esrinden sonra bir çok ilim adamı da yazmış ve günümüzde her canlının şimdilik bilinen faydalarını yazmaya devam ediyorlar.
“Yılanı neden yarattın” demenin faydası yok, yılan zehrinden panzehir üretmeye bak.
Onun için yaratılan hiçbir insanı, hayvanı, bitkiyi, taşı, kuşu, denizi, yıldızı…. Aşağılamadan, Rabbin yarattığı olarak göreceğiz ve onların hepsini yaratılış gayesine göre değerlendirmeye dikkat edeceğiz.