“ Kayıp insanlar” deyince aklımıza evinden, okulundan veya işyerinden çıktıktan sonra, bir daha ailesine dönmeyen çocuk veya yaşlı insanlarımız akla gelir.
Bu kaybolmuş insanları bulmak için, dernekler kurulur ve Hazreti Yakup aleyhisselamın Yusuf’unu arar gibi araştırmaya başlarlar.
Bu tür kayıplarda da örneğimiz bir Yusuf aleyhisselam olduğu gibi, kayıp arama konusunda da yine örneğimiz bir peygamber olan Yakub aleyhisselamdır.
Kaybı olan aileleri ziyaret ediniz,
İyimser düşünceleri geliştirmesini,
Hep karamsar hayallerle kendilerini harap etmemelerini,
Kaybolan Yusuf aleyhisselamın, Mısır’a sultan olduğunu,
Onların çocuklarının da iyi bir durumda olduğu halde temas kurma yolunu bilemeyeceğini söyleyerek teselli ediniz.
Ama Kur’an-ı Kerim’de asıl aranması, bulunması gereken kaybolmuş insanlardan bahseder Rabbimiz.
Her gün namazda okuduğumuz Fatiha Sûresi’nin sonunda “ve le’d-dallin” diye okuduğumuz ve manasını “yoldan sapan sapkınlar” anlamındaki “yoldan sapan insanlardan yapma bizi” diye dua ettiğimiz kaybolmuş insanlar vardır ki, Kur’an’da yüzlerce defa bahsi geçmektedir.
İnsanlık tarihinde ilk kaybolan, Şeytan/İblistir.
Kendisini yaratan Rabbine karşı kibirlenip kendi mantığına uyup Rabbine karşı gelerek dallin/kaybolanlardan olmuştur.
Müslümanlar, bu türden kaybolan insanları bulup yaratanın gösterdiği yola koymak için, çocuğu kaybolan anne ve babalardan daha fazla ağlamalı ve daha fazla aramaya devam etmeli.
Kaybolmuş hazineler üzerine filmler çekilir de, hazineyi toplayan, gizleyen toplayıp gizlerken kendini kaybeden insanları bulma çalışması yalnız Müslümanlarda çok zayıf olarak vardır.
Kaybolmuş hazineleri bulma konusunda devletin memurları, devletin izin verdiği kurum veya şahıslar, devletten izinsiz kaçak arama yapanlar var Rabbin rızasına ve cennetine giden yolu kaybeden insanları arama ve bulma derneği, vakfı, cemiyeti veya cemaati mutlaka kurulmalı.
Altın, elmas, gümüş, yakut, inci, mercan gibi değerli madenler, insan içindir.
İnsan ise Allah’a kulluk içindir.
İnsan için olanı ararken, insanlar kayboluyor.
Kaybolmuş bir insanı bulmak için dünyadaki bütün değerli madenleri, liraları, dolarları, Euroları… harcasak boşa gitmiş olmaz.
Bu kaybolan insanları bulma cemiyetimiz çalışmıyor.
Kendi diktiği benlik putunun gölgesine hapsolmuş, kendi akıl, fikir, gurur, haset, servet, şöhret, şehvet liflerinden ördüğü hapishanesinde kendini yaratana karşı isyan bayrağı açmış ve o isyan bayrağıyla yine Allah’ın yarattığı cehenneme doğru yol alan bu kaybolmuş insanlar, ailesinden kaybolmuş insanlardan daha zor durumdadırlar.
Çocuğunu kaybeden ailelerle kaybolanlar, kendilerinin kaybolduğunu bilirler.
Bu sapıklar, cehennem yolunda giderken kendilerini kaybolmuş kabul etmiyorlar.
Kendi ördüğü ağının içinde kaybolmanın sevincini yaşayan deliler gibiler.
İzinli veya izinsiz antika eser arayıcıları, canları pahasına hazine avcılığı yaparken, kendileri av olup o yolda ölüyorlar.
Dünyanın üzerindeki insanlar hariç, geri kalanlarının tamamı altından top olsa,
Onu tartacak büyüklükte bir kantar olsa,
Kantarın bir kefesine altından dünya koyulsa,
Öbür kefesine haksız yere akıtılan bir damla kan konsa,
Bir adamla kan ağır gelir.
Rabbimiz, haksız yere bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir buyurur:
“…: "Kim, adam öldürmeyen, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir adamı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de bir canı kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibidir” buyurur. (Maide Sûresi, ayet 5/32)
Sevgili Peygamberimiz de,
“Müslüman bir insanın öldürülmesinden, (insansız bir dünyanın yok olması Allah katında daha ehvendir” buyurmuş. (Tirmizi, Diyat 5, İbni Mace, Diyat, 1)
Bu imanla büyüyen İmamı Gazali’nin hocası, İmam-ül Harameyn-el Cüveyni (H. 419-478)
“Dünya malının tamamı, bir damla kanla tartılsa, dünya malı, kana denk olmaz” der. (el-Ğıyasi s. 256)
Aynı ma’nayı İmam Gazali de el-Müstasfa 1/314’de tekrarlamış.
Aynı kültürden sulanan Mehmet Akif merhum da:
“Bütün dünya için bir damla kan çoktur” diyorlar, sen,
Şu ma’sum ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden” deyivermiş.
Sevgili Peygamberimiz, İslam kültürünün evrenselleşmesi, “Allah üçtür” diyerek yoldan çıkan, “Allah hiçtir” diyerek kaybolan insanları bulmak ve doğru yolu göstermek için gayret göstermiş, doğuyu ve batıyı birleştirmiş, İstanbul’u ve Roma’yı işaretlemiş.
Biz, kimiz?