18 Temmuz 1290’da Birinci Edvard döneminde çıkartılan “İngiltere’de bir tek Yahudi kalmayacak” fermanıyla ülkeyi Yahudilerden temizlemişler.
Ferman 1657 yılına kadar yürürlükte kalmış ve Oliver Cromwell döneminde yürürlükten kaldırılmış ama hep kontrol altında tutmuşlar.
Yine zararlı olmaya başlayınca 1917 yılında İngilizler Filistin’i işgal edince, hem bu Siyonistlerden kurtulmak hem de Müslümanları kontrol etmek için Siyonistlere, “Sizi sürüyorum” dememiş, “Size bir ülke veriyorum” demiş ve gemilerle taşımış.
1917’de ülkenin yüzde yüzü Filistinlilere ait iken 1948’de o güne kadar dünyanın her tarafında bulundukları ülkeleri sömürenlerin Filistin’e taşınmasıyla otuz yılda Siyonist teröristler, toprakların yüzde altmışını ele geçirirler.
Terörist Siyonistlere destek veren ülkeler, kendilerini temize çıkarmak, ülkelerindeki Yahudileri sürgünsüz olarak Filistin’e yerleştirmek için, Filistin’i kana bulayan Yahudi çeteleri, terörist ilan eder ama 1948’de devlet olarak aynı teröristler cumhurbaşkanı, başbakan, savunma bakanı… olarak Birleşmiş Milletler’de saygın hale gelirler.
Bir gün önce terörist olanlar, bir gün sonra devlet yöneticisi olarak kabul edilirler.
Bunu şunun için yazdım; İsrail’de 18 yaş ile kırk yaş arası herkes her an askerdir.
Gazze sınırına yerleştirilenlere gelince, 1948 yılından bugüne kadar işgalcilere katılmak için gelen Yahudilerin içinden Yahudi ırkından olanlar birinci sınıf kabul edilip en güvenli yerlere yerleştirilirken, Yahudi dininden olan ama ırkı başka olanları, Müslümanların topraklarını işgal ederek, evlerinden çıkararak, bağlarını, bahçelerini yeni yerleşimcilere vererek hem toprak kazanıyor hem de Yahudi ırkından olmayanları ölüm vadisinde tutuyor ve onlara “Müslümanlardan öldürebildiğiniz ve topraklarından alabildiğiniz kadarı sizindir” diyerek bugüne geldiler.
En son haritada Filistinlilere ait bir noktalık yer görünüyor ve orası da yıllardır abluka altında.
Yeni abluka altına alınmadı. Abluka altındakilerin topluca imhasına karar verildi.
Yurt dışından bir mikroplu gibi Filistin’e taşınan, Yahudi ırkından olmayan Yahudiler, sınıra yerleştirilirken, görevlerinin her gün yeni yer çalmak olduğunu biliyorlar.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kan_iftiras%C4%B1 adresine Yahudilerin çocuk kanı akıtma tarihlerini sorduğunuzda İngilizce onlarca kitap veya makale yazılmış.
Yalanlayanlar var, inananlar var.
Ben ise bugüne bakarım.
Çocuk, kadın, genç ihtiyar demeden, evleri talan edip canları öldürdükten sonra, evlerinin yerini, yeni Yahudi yerleşimcilerine yer açtığını duyuyor, haritada görüyor, çocuğuna gözyaşı döken annelerle ağlıyorum ben.
Nasıl Müslümansam, ağlamak ve dua etmekten başka bir şey yapamıyorum.
Yani bu yerleşimciler, Yahudi ırkından olanlar tarafından paralı asker gibi kullanılan ama ne kadar öldürür ve toprak alırsak kâr zanneden katiller sürüsüdürler ve sivil halk sayılmazlar.
Hazreti Ömer’in Kudüs’ü fethinden 1917’e yılına kadar huzur içinde Müslümanlarla beraber Filistin’de yaşayan Yahudilerin dışında kalan altı milyon insan, Filistin’e savaşmak için geldiler.
Yıllardır abluka ve giriş-çıkış yasağı devam ediyordu.
Geriye doğru Türk TV’lerinin haberlerini bir gözden geçirin.
Veya bir sene içinde öldürülen Filistinli Müslüman sayısını bir çıkarın ve 365’e bölün.
Her güne en az beş çocuk, kadın ve sıradan vatandaş düşer.
Bu da haber olabilen rakamlardır.