DEMOKRASİ KAZANDI
Mahmut TOPTAŞ
15 Temmuz akşamı saat 22.00 sularında darbe teşebbüsünde bulunan askerlerin TRT de yayınladıkları darbe bildirisinde:
“…Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli vatandaşları, sistematik bir şekilde sürdürülen Anayasa ve Kanun ihlalleri devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı açısından önemli, bir tehdit haline gelmiş Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere devletin tüm kurumları ideolojik saiklerle dizayn edilmeye başlanmış ve dolayısıyla görevlerini yapamaz hale getirilmiştir.
Gaflet, dalalet hatta hıyanet içerisinde olan Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilikleri tarafından temel hak ve hürriyetler zedelenmiş Kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır…..” diyorlar.
“Cuma akşamı sağcı Fox Nevs televizyonunda konuşan, Amerikan ordusunun eski istihbaratçılarından emekli Yarbay Peters: “Durum çok net. Bu darbe Türkiye’nin İslami bir diktatörlük olmaktan kurtulması için son şanstır. Sakın hata yapmayalım. Bu darbede rol alanlar iyi adamlar” diyordu Peters” (Tolga Tanış, Hürriyet 17.07.16 Pazar)
CHP başkanı Kılıçdaroğlu darbeyi telin konuşmasında:“…..Türkiye'nin, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu savunmanın herkesin ortak görevi olması gerektiğini" söyledi….”
MHP başkanı Bahçeli: “….."Dün gece demokrasiye pranga vurulmak, darbe indirilmek istenmiştir. Millet iradesi çok açık saldırı ve suikasta uğramıştır..”
HADEP adına konuşan İdris Baluken: “…darbe girişimi sonucu 161 kişinin yaşamını yitirmesinin, meclisin bombalanmasının "ülkedeki demokrasinin nasıl büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koyduğunu…." Anlatıyor.
Bir televizyondan, sabaha kadar demokrasi için Ezan okunması isteği devamlı tekrarlandı.
1983 yılında tanıştığım değerli bir öğretmen, sohbetlere katılır ama devlet İslami olmadığı için Cuma namazı kılmazdı.
Ben, gönlünde İslam olan hiçbir insanın yanlışına bakarak onunla alakamı kesmediğimden, gönlünde İslami gayret olmayan, hatta düşmanca davrananların da bir gün aslına döneceğine inandığımdan hiç biriyle insani ilişkilerimi İslami usullere göre kesmemeye dikkat ettiğimden onu da ihmal etmezdim.
Şehirlerimiz ayrıldı ama senede bir defa görme imkanımız da olur.
Duydum ki müdür muavini olmuş.
Bir gün görüştüğümüzde “Neler oluyor?” Dediğimde,
Cevap olarak bana: “Cumhuriyet Bayramında, bayram merasimini eksiksiz ve kusursuz başlayıp bitirdiğim için Tuğgeneral alnımdan öptü. Bilmem durumumu anlatabildim mi? Dedi.
“Demokrasi” denince insanların aklına ilk gelen şey, Siyasi yöneticilerin halkın seçimle gelmesidir.
Buna kimsenin itirazı olmaz.
İkinci ve asıl olan demokrasi ise, Meclisin duvarında yazılı olan “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözüdür.
Ama Anayasanın 90 ıncı maddesinde: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Deniyor.
Yani Milletin seçtiği Milletvekillerinin çıkardığı bir kanun onların yayınladıklarına aykırı olduğu görüldüğünde Milletlerarası andlaşma geçerli olduğunu kabul ettiğimize göre Millet iradesi ne oluyor?
“Demokrasi” kelimesine Türkçe bir karşılık bulmaya bile cesaret gösterememişiz.
“Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi” de “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi” ni temel alır.
Yani, Birleşmiş Milletlerde kimin borusunun öttüğünü bilmeyen yoktur.
“Dünyanın yönetimi beş tane parmağa feda edilemez” dendi meydanlarda.
“Evrensel Değerler Oylanmaz” sözü bize batıdan geldi ve ben destekliyorum ama “Evrensel Değeri” kim belirleyecek?
“Evrensel Değeri” ancak evreni yaratan belirler.” Diyoruz biz.
“Evrensel değerleri” Birleşmiş Milletlerin kelek keseni belirler imasında davranan sağcı ve solcularımızın bundan sonra söylediklerinin ne anlama geldiğine dikkat etmeleri gerekir.
Biz, hepimiz, Evreni Yaratan ve bizim kalbimizi, kalıbımızı, kanımızı, tenimizi, canımızı yaratanın, insanlığın iki dünyasının güzel olması için gönderdiği değerlerini inandığımız gibi öğrenmeye başlayalım.