Hatır saymak, hürmet etmek, saygı göstermek, saymak, gönül almak, deyimleri dilimizin çiçekleridir.
Ama kökleri gönlümüzdedir. Zaten gönülde ne varsa dilden o dökülür.
Cahiliye döneminin ibadet adına geliştirdiği şekilcilikten çıkıp Rabbin koyduğu kurallara uymamızı emreder Rabbimiz.
Rabbimizin ve Resulünün bildirmediği şekilde Rabbe ibadetin takva olmayacağını bildirir.
“Sana hilâlleri sorarlar. De ki: Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüsüdür. Evlere arkadan girmek bir (iyilik) değildir. İyi kişi sakınandır. Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Bakara süresi ayet 2/189)
Rabbimiz gökyüzüne yelkovan gibi ayı, akrep gibi güneşi takıvermiş.
Rasathanenin müdüründen dağdaki çobana kadar herkesin iş ve ibadet günlerini ve saatlerini kolaylıkla öğrenebileceği halde yaratmış.
Avuç büyüklüğündeki takvimi herkes para verip alamazken Rabbimiz dünyadan daha büyük güneşi üstümüze asıvermiş ve hiçbir şahsın tekeline de vermemiş.
Haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) harp etmeye kalkan insanlara karşı siz de harp ediniz. Yani “Biz, Cuma günü, bayram günü, haram aylarda harp etmeyiz” diye bir anlayışta olmayınız:
“Sizinle harp edenlerle, Allah yolunda siz de harp ediniz, aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez.
“(Harpte) Onları nerede bulursanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne (zorla İslam dininden döndürmeye çalışmak) öldürmeden beterdir. Onlar sizinle Mescid-i Haram yanında harp etmedikçe, siz de onlarla harp etmeyin. Eğer onlar harp ederse siz de onları katledin. İşte kâfirlerin cezası budur.” (Bakara süresi ayet 2/190-191)
Bu ayetin içindeki: “Onları nerede bulursanız öldürün” bölümü kesilip alınarak epeyce İslâm aleyhinde yayın yapan oldu ama tutmadı.
Çünkü Kur’an-ı Kerim dillerde ve gönüllerde.
O yazıyı okuyan biri hemen açıp bakıyor ve Kur’an’ın ifadesinin hayata daha uygun olduğunu anlıyor.
Maraş’ta Sütçü İmamların, Antep’te Şahin Beylerin, Libya’da Ömer Muhtarların, İzmir’de Demirci Efelerin yaptığı, işgal kuvvetlerini nerede bulursa öldürmek olmuştur.
Ama:
“Şayet harbe son verirlerse, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
Fitne (zorla İslâm dininden döndürmeye çalışmak, zulüm ve işkence) kalmayıncaya ve (yaşanan) din Allah'ın oluncaya kadar onlarla harp edin. Şayet harbe son verirlerse artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.” (Bakara süresi ayet 2/192-193)
Rahmet peygamberinin rahmet ümmeti, rahmet gibi dünyanın her tarafına yağar, bu yağışta bülbülle akrep arasında ayırım yapmaz.
Dikenle gül arasında da ayırım yapmaz.
O yağar ve yeşertir.
Görevi, zorbalığa, zulme, işkenceye son vermektir.
“Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler karşılıklıdır. Kim sizin üzerinize saldırırsa, onun size saldırdığı gibi siz de onlara saldırın. Allah'tan sakının ve bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir” (Bakara süresi ayet 2/194)
Unutmayın ki saygılar karşılıklıdır.
Saygı gösterin ki saygı göresiniz.