Tarihi eserleri gezerken, ibret almamızı ister Rabbimiz.
Ülkemizde en eski eserler olarak milattan yedi bin yıl önce kurulduğu söylenen, Konya’nın Çumra ilçesindeki Çatalhöyük, Urfa Haliliye, Örencik köyündeki Göbeklitepe gibi tarihi eserlerden köyünüzde, şehrinizde gördüğünüz, ibadet yeri, medrese, çeşme, hamam… Gibi yerlere kadar hayırlı mekânları yapan hangi peygamberin ümmeti olursa olsun, o yeri yapan Müslümanların amel defteri kapanmamıştır.
Sevgili Peygamberimiz:
“İnsan, ölünce ameli/eylemi kesilir. Ancak üç kişinin ameli kesilmez:
(Cami, medrese, çeşme, yol, köprü…) gibi devam eden sadaka bırakanların,
Faydalı ilim bırakanların,
Kişiye dua edecek salih evlat yetiştirenlerin amel defteri kapanmaz” (Tirmizi, Sünen K. Ahkam bab 36 Vakf, Nesai, Sünen, K. Vesaya, bab 8, İbni Hıbban, Sahih, K. İlm.
Bu hadise uyan hayır kuruluşları ile bir milletin sosyal ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi o hayırlı işlerin devamı için faydalı ilim ve o faydalı ilmi gelecek nesillere taşıyacak salih evlat yetiştirmeye çalışmışlar ki, şu zamanda hayırlı yerlerde, hayırlı ilimler öğreten ve öğrenen evlat ve hocalar vardır.
Sevgili Peygamberimiz, bunların ücretlerini/sevaplarını açıklarken şöyle buyurdu:
“Allah’ın, kullarına hediye olarak sunduğu doğru yola davet edene sevap vardır; onunla amel edenin sevabından da hiç bir şey eksiltilmeden o ilk davet edene de sevap vardır.
Kim de sapıklığa davet ederse ona günah vardır ve onunla amel edenin günahından hiçbir şey eksiltilmeden o sapıklığa ilk davet edene de günah vardır.” (Müslim, Sahih, K. İlm, bab 6, Ebu Davud, Sünen, K. Sünnet, bab 7 Lüzümüsset
Mesela, Ramazan orucuna bu günü de sayarsak üç gün kaldı.
11 Mart 2024 Pazartesi gecesi sahura kalkıp oruç tutmaya başlayacağız inşallah.
Bu üç gün içinde, geçen sene oruç tutmayan bir Müslüman’ı oruç tutmaya ikna ederseniz, onun tuttuğu orucun sevabı hiç eksiltilmeden aynısından size de yazılacaktır.
Ne zamana kadar oruç tuttuğu senelerce size de yazılacak.
Onun için en fazla sevap peygamberlerindir.
Onların insanlığa yaptıkları tebliğ tutuldukça onlara da yazılmaktadır.
Bu sevap zincirine siz de katılınız.
Hakkın rızası için yapılan her ibadet, halkın çıkarınadır.
Pazarı Pazartesi’ye bağlayan gece, yatsı namazından sonra kılınan teravih namazında görün siz Müslümanları.
Sosyal araştırmacılar, bu otuz gecede ve gündüzde insanlarımıza dikkat ediniz.
Taksimde veya Kadıköy’de “üç bin insana sorduk sonuç bu çıktı” diyerek kendinizi de aldatma durumunda kaldığınızı, seçim önü rakamlar ile sonuçları sizi hep aldattı.
Kimse kimseyi aldatmıyor bu Ramazan ibadetlerinde.
11 Mart günü akşam namazına beş dakika kala, İstanbul’da 15 milyon insanın kulağı ezanda olacaktır.
Bu birleşmeyi, bu kaynaşmayı, bu dayanışmayı hiçbir parti, dernek, vakıf… sağlayamamıştır.
Hatta evinde tek başına iken, ikindi üzerine midesi zil çalarken, kendi elleriyle aldığı ve hazırladığı yiyecek ve içeceklere el uzatmayan kadın ve erkeklerimizi görün.
İftar vaktine yakın saatlerde belediyelerin kurduğu iftar çadırları, vakıfların iftar sofraları, dostların bir birlerine iftar yemeğine gitme ve gelme hazırlıkları…
Bütün bunlar, Batılı sosyologların hayal edemediği, olumlu sosyal olaylardır ama aslında İslam’ın bir tek emrinin uygulamasına dayalıdır.
Haydi, en azından bir kişi…