Sevgili peygamberimizin amcası, Şehidlerin Şahı, Hazreti Hamza, (Allah ondan razı olsun) Uhud’ da şehit olur.
Bu yürek yakan acılı olay üzerine çok mersiyeler yazıldı, ama kimse “Yazık oldu, Keşke Uhud’a gitmeseydi” demedi.
Çünkü Müslümanlar, ecelin değişmeyeceğine, bir salise öne veya sona alınamayacağına iman etmektedirler.
Halid bin Velid (Allah ondan razı olsun) Mekke’nin fethinden bir sene önce Müslüman olur ve ondan sonra on yıl yaşamış, her harbe katılmış, vücudunda kılıç yarası olmayan bir karışlık yer kalmamasına rağmen Humus ’da 639 da yatağında vefat edeceğine üzüldüğünden, “Beni ayağa kaldırın, kılıcımı elime verin” demiş ve eli kılıcında iken ayakta vefat etmiştir.
Ashab-i Kiram vefat etmiş, şehit olmuş, peygamberler, Veliler, Sıddıklar vefat etmişlerdir.
Ama umut ölmemiştir.
14 asırdır Müslümanları başarılı kılan, Allah’tan ümitlerini kesmemeleridir.
14 asrın bin üç yüz senesinde dünyanın üç kıtasında İslam adaleti içinde insanlığa önderlik etmişlerdir.
Bu yolda öldürülenlere üzülmeyin, zaten o saat ve saniyede ölecekti ama Allah celle ceallüh ona şehitlik makamını lütfetti.
Şehit mum gibidir, kendini yakana da ışık verir.
Şehit, öd ağacı gibidir, yakana güzel kokular verir.
Rabbim bana altı tane çocuk lütfetti.
On iki tane torun ve torun kuzusu lütfetti.
Rabbime hamdolsun, hepsinin yolu İslam yoludur, Allah onları korusun.
O altı çocuktan biri, üç aylıkken vefat etti.
Hala en çok da onu severim, kabrini ziyaret ederim, çünkü cennetlik olma konusunda onunki garanti.
Allahlımızım afvı, keremi ve lütfu ile Cennette onlarla olmak için İslam yolunda omuz omuza ümitle yürümeye çalışıyoruz.
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آَبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلَائِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍ
“Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden, çocuklarından salih olanlar da oraya girecekler. Her kapıdan onların üzerine melekler girerler.
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِ
Sabrınız sebebiyle size selâm olsun. (Dünya) yurdunun sonucu ne güzel” (derler). (Ra’d süresi ayet 13/23-24)
إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
“Şüphesiz o günde Cennet ehli zevk içinde (dünyadaki iyilik ve kötülükleri hatırlamayacak kadar) meşguldürler.
هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ
“Onlar ve eşleri gölgelerdedirler. Koltuklar üzerine yaslanmışlardır.
لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَ
Onlar için orada meyveler ve istedikleri her şey vardır.” (Ya-Sin süresi ayet 36/55-57)
Şu anda Mekke’de, İstanbul’da, Paris’te, Tel Aviv’de, Berlin’de, Waşington’da, Moskova’da, Londra’da, Pekin’de, Tokyo’da ve bütün dünyada evlerinde, işyerlerinde, hastahanelerde, trafikte….günde doksan yedi bin insan ölüyormuş.
Yılda sekiz milyarın içinden, elli milyon küsur insan ölüyormuş.
Bunların içinde krallar, kraliçeler, tıbbın zirvesinde olanlar, dünya zenginleri, elini soğuk sudan sıcak suya değmeyenler, alnı terlemeyenler, hiçbir isteğine “Hayır” sözü duymayanlar da var.
Hepimiz öleceğiz.
Yalnız en fazla dikkat etmemiz gereken, “Kimin yolunda öleceğimiz” dir.
Batıl yoldan dünya saltanatını kazananlar, çocuklarını da acımadan cehenneme çıkan bu batıl yola koymak için en çok sevgiği para putunu da harcayarak kendi elleriyle kendi ailesini yakma hazırlığını, medeniyyet diye bize yutturmaya çalışıyorlar.
Elimizde olmadan ölünce kimin huzuruna gidiyorsak, O’nun yolundan gitmeye çalışalım.
مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُؤْمِنٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِى الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ فِى الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَاللَّهُ فِى عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِى عَوْنِ أَخِيهِ وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ وَمَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فِى بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللَّهِ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ بَيْنَهُمْ إِلاَّ نَزَلَتْ عَلَيْهِمُ السَّكِينَةُ وَغَشِيَتْهُمُ الرَّحْمَةُ وَحَفَّتْهُمُ الْمَلاَئِكَةُ وَذَكَرَهُمُ اللَّهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ وَمَنْ بَطَّأَ بِهِ عَمَلُهُ لَمْ يُسْرِعْ بِهِ نَسَبُهُ
Bir kimse, Mü’minin bir dünyalık bir sıkıntısını giderirse, Allah ondan ahirette ki sıkıntılarını giderir.
Zorda kalan bir Mü’minin işini kolaylaştırırsa Allah da onun dünya ve ahiret işlerini kolaylaştırır.
Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da onun ayıplarını dünyada ve ahirette örter.
Bir Allah kulu, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da ona yardım eder. Kim ilim için yola düşerse, Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.
Bir kavm, Allah’ın evlerinden bir evde, Allah’ın kitabını okumak ve ondan ders yapmak için toplanırlarsa, Allah onların üzerine sekinet/huzur ve güven duygusu indirir ve Allah’ın rahmeti onları örter ve Melekler onları kuşatır. Allah, onları kendi yanındaki (Meleklere) ilan eder.
Bir kişi amelini yavaşlatırsa, nesebi onu hızlandıramaz.” Buyurur.
(Müslim Sahih, K. Zikir, dua ve tevbe, bab 11)
Kendinize yardım etmek mi istiyorsunuz, siz dünyanın her yerinde bulunan kardeşlerinize gücünüz oranında yardım edin ki Allah da size iki dünyada yardım etsin.
Umudunuzu öldürmeyiniz.
Umut ölürse, karamsarlık, bedbinlik, korkaklık, çaresizlik, keder, stres… hastalıkları her tarafımızı sarar.
Gönül dünyanızda hep:
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“De ki: "Ey kendilerini israf eden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları afveder. Muhakkak O bağışlayandır, merhamet edendir.” Essin . (Zümer süresi ayet 39/53)