İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Bayburt, Hakkâri, Muğla, Artvin, Edirne, Karaman’dan on lisedeki öğrencilere, “En sevdiğiniz on şairin adını yazınız” dense, bu on şehrin toplamından en çok ismi yazılanlardan yüz şair belirlense, o yüz şairin bana göre yüzde sekseni tayin nedeniyle çok gezen memur veya işçi çocuğudurlar.
Bu benim tespitimdir. Bu güne kadar duyduklarımın ve okuduklarımın sonucudur. Kimseyi bağlamaz.
“İlkokulu filan ilçede, ortayı filan ilde, liseyi filan ilçede okudum.”
“Köyümüzde okul yoktu, yatılıyı kazandım ve filan il veya ilçede ilk ve orta eğitimimi tamamladım.”
“Babamın sürgünleri nedeniyle çok il ve ilçe gördüm” diyenlerden çıkmış çoğunluğu.
Doğma büyüme şehirli olan ünlü şairlerimiz de var.
Onlar da o şehrin göbeğinde otursalar da sofraları, taşrada yaşayan fakirlerden farklı değiller.
Babadan zengin, şehrin seçkinlerinden olan şairlerimizin de ün salmış bazı şiirleri olsa da, kelimelerin şişmanından, süslüsünden, tantanalısından seçildiklerinden, şiirleri iç yağlanmasından erken ölmüşler.
Edebiyatçılarımızın çok azı “mazmun” meydana getirmiş.
Güzel sözler, toplumun fırtınalı günlerinde, deniz feneri gibi yolunu kaybedenlere ışık olmuşlar ve limanın yolunu göstermişler.
Onlar, ülkenin birçok yerinde görerek, gözle görüp gönülle süzerek, ülkenin durumunu damıtarak, hafızalarına kazımışlar ve sonunda bir çift sözle, ateş üstünde unutulan tava gibi yanan yüreklere, yayla havası estirirken, havalı burunlara bağ eğdirmişler, dingin ruhları coşturmuşlar, coşkunları taşkınlıktan korumuşlar.
Başkaldırılara slogan olmuşlar, şiirlerinden marşlar yapmışlar, meydanlardan yüreklere mesaj göndermişler.
Bütün bunları Hakk’ın huzurunda, halkla beraber olanlar başarmışlar.
Türkiye’nin en zengin yüz ailesinin içinden, gönle dokunan, dillerde tekrarlanan, halka mal olmuş bir tek sözü ben duymamışım.
Bunu da benim cahilliğime verin.
Aslında benim bu konuya girmemin sebebi, çok gezen vali, kaymakam, müdür, memur ve işçilerimizin, çocuk yapma konusunda ürettiği mazeretlerin yanlış olduğunu söylemek içindir.
“Şöyle bir ev kiralayalım, önümüzü görelim.”
“Daha çok genciz.”
“İleride rahata kavuşunca.”
Şimdi gönlünüz rahat değilse hiçbir zaman rahat olmayacağınızın garantisini siz söylüyorsunuz.
Çocuğunuzun istikbalini yüz yılla sınırlı tutmayınız.
Babanızın veya annenizin girdiği kabre, olacak çocuğunuz da girecek.
Onun kabrini de istikbalden sayıp nurlandırmak sizin elinizde.
Çocuk sayısı arttıkça sorununuz azalır.
22 yaşında iken birinci çocuğum doğduğundaki sorunlarımın birçoğu her doğan çocukla azalırken, 1983 yılında altıncı çocuğum olduğunda en rahat günlerimi yaşamaya başladım.
Şimdi, torunlarımın çocuklarında, cennet kokusunu alarak, kokuyu izleyerek, Rabbimizin lütfuyla cennete varmak istiyorum.
Rabbimiz:
“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz. Onları da sizi de biz rızklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük günahtır” buyurur. (İsra süresi ayet 17/31, En’am süresi ayet 6/151)
İstanbul Merkez Vaizi iken Sultan Ahmet’te bu ayetin açıklamasını yapmıştım.
Namazdan sonra yanıma yaklaşan biri, “Hocam, ben çalışarak rızkımı kazanıyorum. Yeni doğan çocuğa Allah rızkını nasıl verecek? Ben kazanıp getireceğim…” demişti de,
—Evli misin?
—Evliyim.
—Çocuğun oldu mu?
—Oldu.
—Çocuğun sütünü sen mi kazanıp getirdin? Bir gün önce hanımında süt yoktu. “Ailemin rızkını ben kazandım” diyorsun. Sen kimsin? Hiçbir hücreni sen yaratmadın” deyince anladı ve teşekkür ederek gitti.
“Ana sütünden başka örnek versen” diyebilirsiniz.
Rabbimizin yarattığı toprak anaya bakınız.
Aynı topraktan tatlı elma, ekşi limon, kırmızı domates, yeşil salatalık, beyaz gül, sarı safran, acı biber… (Bu konuyu daha iyi anlamak ve delillendirmek için Ra’d süresinin dördüncü ayetini “Şifa Tefsiri”nden bir okuyuverin.)
Daldaki elma yere düşerken, elmanın bütün dalları yerden göğe doğru ağıyor.
Yağmur, gökten yere yağarken, denizden, barajlardan ve göllerden sular, rüzgâr atına binerek buhar halinde göğe ağıyor.
Yabana hiç gitme. Aynanın karşısına git ve saçından tırnağına kadar iyice bir baktıktan sonra, gördüklerini gönül süzgecinden bir geçir.
O bakışla gönle damlayanların aktığı yere doğru ak.
Orada, Allah resulünün ve arkadaşlarının ayak izlerini göreceksin.
O izleri izle, mutlu olacaksın.