İZLENİYORUZ
Mahmut TOPTAŞ
Elimize, dilimize ve de belimize sahip olup, edepli bir insan olarak yaşamaya gayret gösterirsek, herkes bizi izlemekle, fişlemekle görevlendirilse bile bundan memnun olmalıyız.
Biz, kendimizden emin isek, fişleyene ve izleyene bile faydalı oluruz.
İzlemek için Müslümanların içine katılan, sonra Müslüman olan ve istihbarattan uzaklaştırılan nice insanların maceraları vardır.
İsviçre istihbaratından Claude Covassi’nin nasıl Müslüman oldu haberini gazetelerimiz haber yapmıştı ve ben de o günlerde bir makale yayınlamıştım.
Hakkımızda yanlış kanaatler taşıyarak gelen insanın yanıldığını, doğrunun ne olduğunu göstermiş oluruz.
Yolda giderken her hangi bir insanı elle, dille veya gözle taciz etmiyorsam, birinin cebine el uzatmıyorsam, hazineyi hortumlayıp çuvalı sırtımda taşırken görüntülenmiyorsam, kafirler adına ajanlık yapmıyorsam, gözlenmekten niçin endişe edeyim ki?
Biz, imanımızın gereği her gün, her saat, her salise de ve her an da gözetildiğimiz ve melekler tarafından kamerayla kayda geçirildiğimiz inancındayız.
Bizi doğru yolda tutan iki güç vardır:
1- Allah’tan korkmak (Bu korku, Allah’ın sevgisini yitirme korkusudur. Sevdiklerimizin gönlünü kırmamak için her hareketimize dikkat ettiğimiz gibi Rabbimizin rızasını yitirme korkusuyla ürpermektir bu korku.
Şairin “Seni sevmekten değil, kaybetmekten korkarım” dediği gibi değil, biraz daha ileri seviyedir.
2- Kuldan utanmak.
Biz, ikisinin de ensemizde olmasından rahatsız olmadığımız gibi, aksine bizim dürüst olmamıza yardım ettiğine inanırız.
Televizyon kanallarından biri, yetkililerden izin alarak devlet dairelerinden birine gizli kamera yerleştirse ve memurların vatandaşa muamelesini görüntülemek istese, müdür de memurlara el altından haberi ulaştırsa o gün memurların, vatandaşa güler yüz, tartlı dil, bal gibi sözle muamele ettiklerini görürüz.
Bu dünya dairesinde Rabbimizin gözetimi ve denetimi altında olduğumuzu, yaptığımız her hareketin, ağzımızdan çıkan her kelimenin kayda geçtiğini, gönlümüzden geçenlerin bilindiğini peygamberler aracılığıyla Rabbimiz bize bildiriyor ki meleklerin kamerasında görüntümüz güzel olsun.
Rabbimiz,
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ (10)
10- Şüphesiz sizin üzerinizde bekçiler vardır.
كِرَامًا كَاتِبِينَ (11)
11- Değerli yazıcı (melek)ler vardır.
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ (12)
12- Yaptıklarınızı bilirler.” (İnfitar süresi ayet 82/10-12)Buyurur.
Öncelikle Hakka karşı görevlerimiz, sonra halka karşı görevlerimiz, daha sonra can taşıyan varlıklara, daha sonra ağaçlara, otlara, denizlere, dağlara karşı güzel davranmalıyız.
Çünkü gökleri ve yeri yaratan Allah, gizlimizi de açığımızı da bilmektedir. İyi veya kötü, kazandığımız her şeyi bilmektedir. (En’am 3)
Asıl bizi yaratan, yaşatan ve yöneten Allah’ın gözetim ve denetiminde olduğumuzu bilerek yaşarken Devlet babanın denetlemesinden niye çekinelim?
Zaten nüfus cüzdanımız, fişlendiğimizin belgesi değil mi? Orada her şeyimiz, hatta dinimiz bile yazılı.
Aldığımız diplomalar, askerlik tezkereleri, fişlenme belgesi gibi bir şey. Bunlardan çekinmiyoruz.
Öyle ise hep Rabbimiz tarafından gözetlenen biz, insanların gözetlemesinden neden sakınalım?