Yüzünü, ışığa doğru çevir ki, yürürken önün aydınlık olsun.
Işığa sırtını çevirirsen, gölgen senden öne geçer.
Camilerimizin birçoğunun mihrabının üstünde Kur’an’dan şu ayet yazılıdır:
“Her nereden çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Şüphesiz bu Rabbinden bir gerçektir. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara süresi ayet 144, 150)
Gönlümüzü imanla süsleyen Rabbimizin emrine uyarak bütün Müslümanlar olarak onun emrettiği yere döneriz.
Işığa dönenin gölgesi arkasında kaldığı gibi, Rabbimizin emrine dönen ve “O ne derse doğrudur” diyenin önüne çekilen engeller, kendi içinde çıkış yolunu da saklar.
Hapishaneden geçerek Mısır’a sultan ve Allah elçisi olan Yusuf aleyhisselam gibi.
Nemrut’un ateş çemberinin içindeki, İbrahim aleyhisselamın nurlu yolu gibi.
Kâfirleri ve kurdukları tuzakları konuşmakla ömür geçirenler,
O tuzakları kuranların isim listesini günlük zikirleri gibi tekrarlayanlar,
Dikkat ediniz, Sevgili Peygamberimizin hayatında bunlar yok.
Kâfirlerin kendisine söyledikleri kötü sözleri veya işleri hiçbir zaman söylememiş.
O, kendisine indirilen ayetleri tebliğ ederek, açıklayarak, örnek olarak yoluna devam etmiş.
Kâfirlerin kurdukları değil, elli yıl sonra karacakları tuzakları, yine onların dosyalarından nakleden kardeşlerimiz dikkat etsinler, o dosyaya ulaşmayı sana kolaylaştıran, aslında seni kullanıyor demektir.
Mekke’de Sevgili Peygamberimize ve ashabına/arkadaşlarına hakaret ve işkence eden kâfirlerin yaptıkları ve onların düşük hayatlarını öne çıkararak onlara karşılık vermemişler.
Ashabın fiziki olarak en küçüğü ama faziletleriyle büyükler arasında olan Abdullah bin Mesud, onların yaptıklarına karşılık Kâbe’nin kenarında, kâfirlerin Daru’n-Nedve/parlamentosunun önünde Rahman süresini okumuş.
Biz Müslümanlar olarak şu anda kâfirlerin bize kurduğu tuzakların rengi, çeşidi üzerinde duruyoruz.
Bir de kendi mezhep, meşrep, vakıf ve dernekten olmayanların kusurlarını teşhirle meşgul oluyoruz.
Kusur bulamazsak uydurulmuş olanları, “Yakıştıramadım ama o, şunları yapıyormuş veya söylüyormuş, muş, muş” diyoruz.
Hadisleri okurken göreceksiniz ki bir hata yapan ashaptan biri Sevgili Peygamberimize gelip hatasını söyleyip çıkış yolunu öğrendiğinde o olayı, orada olup dinleyen bir sahabe, o olayı anlatırken, “Bir adam geldi…” diyerek anlatıyor ve onun adını vermiyor.
Ben de o ashab-ı kirama uyarak yazımın baş tarafında, “Kâfirleri ve kurdukları tuzakları konuşmakla ömür geçirenler” dedim ama adlarını bildiğim halde vermedim.
Belediye işçisi, yolda gördüğü pisliği, makineyle temizliyorsa, pisliğin üzerine hortumun başlığını koyup hortumdan kimseye göstermeden çöp kutusuna dolduruyor.
O pisliği, süpürgeyle temizliyorsa, dağıtmadan, kokusunu yaymadan alıp kutuya koyuyor.
Müslüman temizdir, temizleyicidir.
Biz, ayıplarımızı, günahlarımızı örten, kapatan, afveden Settar, Ğaffar ve afvedici Rabbimizin kulu ve kendisi temiz, okuduğu temiz, yediği, içtiği helal ve temiz Muhammed aleyhisselamın ümmetiyiz.
Ona göre davranalım ve bugün namaz sürelerinden birinin manasını bir tefsirden okuyalım ve akşama kadar en az üç ayrı yerde dostlarımıza, arkadaşlarımıza, ailemize anlatalım ve gereğini yapalım.