Av.Arb.Ömer
Karayumak
Yayınlanma :
23.04.2019 14:03
Güncelleme
: 23.04.2019 14:03
Av.Arb.Ömer
Karayumak
İngiltere bu nedenle vakit geçirmeden Ayastefanos andlaşmasının sadece Rusya ve
Osmanlı devleti arasında yapılan iki taraflı bir antlaşma olmaktan çıkıp,
Rusya, İngiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan gibi Avrupa’nın ileri gelen
diğer devletlerinin de katılacağı çok taraflı bir kongrede tartışılması için
yoğun bir faaliyete başladı. İngiltere Hariciye nazırı olan Lord Salısbury, Avrupa
devletlerindeki elçilerine birer genelge göndererek:
“Ayastefanos
antlaşmasının her bendinin 1856 senesinde imzalanan Paris muahedesi
hükümlerine aykırı olması dolayısıyla Avrupa devletlerince yeniden ele alınması
ve tetkik edilmesi gerekeceğini” belirtti. (1)
Bu çalışmalar semeresini
verdi ve Ayastefanos antlaşması,1878 yılında yapılan Berlin Kongresi’nde
yeniden ele alınıp İngiltere’nin istediği şekilde değiştirildi. Daha
öncede belirttiğimiz gibi ,Ermenilerle ilgili olarak Ayastefanos antlaşmasının
16. maddesi hiç değiştirilmeden Berlin kongresinin 61.maddesinde aynen yer
aldı.
Kongre
yapılması kararlaştırıldığında İngiltere, Osmanlı Devleti’ni köşeye
sıkıştırmaya, içine düşmüş olduğu acz ve çaresizliğinden istifade ederek,
kendilerine bir menfaat temin etmek amacıyla iki yüzlü politikalarına devam
etti. Berlin Kongre’sinde Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’ni savunabilmesi
için altından kalkılmaz şartlar ileri sürüyor, ”Anadolu’da bulunan Hıristiyan
ve diğer tebaanın idaresi bakımından gereken ıslahatı yapmak için Babıâli’nin
resmen teminat vermesini “ istiyordu. Dahası İngiltere’nin bu yardım
taahhüdünü yerine getirebilmesi için de “Kıbrıs adasının kendilerine
verilmesini” talep ediyordu. İngiltere Hariciye Nazırı Lord
Salisbury, İngiliz elçisi Layard’a göndermiş olduğu 13 haziran
1878 tarihli talimatta Osmanlı teklifine bir takım tekliflerin
götürülmesini ve kabul ettirilmesini istiyordu.
İngiliz elçisi Layard, bu taleplerinin yerine getirilmesi için İngiliz yanlısı
olarak bilinen Bahriye Nazırı Said Paşa’ya gelip, Lord
Salisbury’nin talimatını aktararak Osmanlı Devletini resmen tehdit ediyordu:
Berlin’de kongre yapılarak Ayastefanos barış sözleşmesi’nin devletlerarası
müzakereye konulmasını en çok isteyen İngilizlerdir. Bunun sebebi Doğudaki
İngiliz menfaatlerini Rusların baskısına feda etmemek maksadına dayanmakta idi.
Kıbrıs
adasının İngiltere’ye verilmesinin istenilmesinin nedeni ise; Mısır sahilleri
ve Süveyş kanalı vasıtasıyla Hindistan deniz yolunun temini ve Suriye sahiline
münasebetinden dolayı oralarda İngiliz nüfuzunun yerleşmesi için bundan daha
iyi bir mevki tasavvur edilememesinden ileri gelmekteydi.
Kıbrıs, Osmanlı devleti’nin Akdeniz’de varlığını devam ettirebilmesi için çok
önemli ve stratejik bir adaydı. Böyle bir adanın her ne şart altında
olursa olsun kendi isteği ile İngiltereye verilmesi ,Osmanlı Devleti’ni
paylaşmak için sırada bekleyen diğer devletlerin iştahını kabartacaktı. Bu
yüzden İngiliz elçisi Layard, konunun çok gizli kalmasını,diğer devletlere
sızdırılmamasını, yapılacak gizli sözleşmenin derhal imzalanmasını
istiyordu. Hazırlanan gizli antlaşma tutanağı ilk önceleri gizli tutulmuşsa
da padişahın meseleyi istişare etmek istemesi ve eski devlet
ricalinin fikrini almak istemesi üzerine açıkça tartışılmaya başlandı.
Eski sadrazamlardan Mehmet Rüştü paşa ile diğer devlet erkânından bazı
paşalar: ”Kıbrıs’ı İngilizlere bırakmak ve Anadolu Hıristiyanları
namına ıslahat yapılması için söz vermek çok zararlıdır. Memleketin
paylaşılmasına kendiliğimizden yol açmış oluruz.” dedilerse de,
Said Paşa gibi İngiliz taraftarı kişilerin telkiniyle İngiltere’nin
teklifini Padişaha kabul ettirdiler.(2)
İngiltere'nin Osmanlı
Devleti üzerinde bu kadar yoğun bir siyasi baskı kurması; Osmanlı devlet ricali
ile halk arasında çok büyük hoşnutsuzluklar yaratmaya başlamıştı. Devletin ve
halkın başına gelen bütün felaketlerin sebebinin İngilizlerin iki yüzlü,
hilekâr ve riyâkar politikalarından kaynaklandığı, İngilizlere asla
güvenilmemesi gerektiği, Anadolu’da Islahat ve Tanzimat yapılması hususunda
İngiltere’ye karşı taahhütte bulunulması halinde Osmanlı Devleti’nin
bağımsızlığının kalmayacağı, devletin İngilizlerin elinde oyuncak haline geleceği,
açıktan açığa konuşulmaya başlanmıştı. Ne var ki ,ne devlet ricalinin ne
de halkın bu sağduyulu ve ilerici görüşleri sonucu değiştirmeyecek ve Kıbrıs
adası İngilizlerin oyunu ile bazı şartlarla İngiltere’ye bırakılmış olacaktı.
Ne
yazık ki o buhranlı günlerin sıkıntısıyla Osmanlı devlet ricali arasında
üzerinde ciddi bir istişare bile yapılamadan Kıbrıs konusu bir oldu bittiye
getirildi. Karşılığında gözle görülür hiçbir şey de alınamadı. Ne
kaybedilen Osmanlı toprakları geri verildi, ne de Ermeniler hakkında yapılacak
ıslahat hareketlerinden vazgeçildi. İngilizler, hayali bir Rus tehlikesini
bahane ederek ,hayali bir yardım vaadiyle Berlin kongresinde Osmanlı
Devleti lehinde söyleyecekleri birkaç kelime karşılığında Kıbrıs’a sahip
oldular.Neticede 4 Haziran 1878 tarihinde Sadrazam Saffet Paşa ile
İngiliz elçisi arasında yapılan sadece iki maddelik bie antlaşma
ile Kıbrıs adası elden çıkmış oldu.
--------------------
(1):
Bkz. Mahmut Celaleddin Paşa,,Mir’at-ı hakikat, Haz. Doç.Dr.İsmet
Miroğlu,Berekât yay.1983 Sh.599
(2):Mahmut
Celaleddin Paşa, a.g.e.sh. 606
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: