Dünkü yazımızda,
Emperyalist devletlerin talimatıyla hareket eden Ermeni diasporasının her yıl
temcit pilavı gibi tekrar tekrar gündeme getirdikleri 24 Nisan yalanının ne
Sözde Ermeni halkını korumak
amacıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde azınlıklar ve Ermeni halkının
haklarını korumak iddiasıyla ıslahat hareketleri adı altında
açıktan açığa isyan hareketlerini desteklemeye ve Ermeni terör
örgütlerini silahlandırmaya hız verdiler.
İş çığırından çıkmaya
başlamıştı. O sırada Başkumandan
Vekili olan Enver Paşa başka çare kalmadığından, 17 Cemaziyelahir 1333 (2 Mayıs 1915) tarihinde Dâhiliye Nâzırı Talât
Paşa'ya şu yazıyı gönderdi.
"Van Gölü etrafında ve Van Valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. Toplu halde bulunan Ermeniler'in buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeyim. III. Ordu Komutanlığı'nın verdiği bilgiye göre Ruslar 5 L. 1333 (20 Nisan 1915) tarihinde kendi sınırlan içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan
içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık
olmak ve hem yukarıda bahsettiğim
hedefe ulaşmak için ya bu
Ermenileri ailelileriyle birlikte
Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermenileri ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanın seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahzuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan
bölgesi halkını sınırlarımız dışına
göndermeyi ve onların yerine dışardan
gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini
tercih ederim.”( 1)
Bu yazı ile Enver Paşa,
Ermeniler ‘in isyan çıkaramayacak şekilde
dağıtılmalarını istiyordu. Talebin, yalnızca isyan
ve karışıklıkçıkarılan bölgelerdeki
Ermenilerle sınırlı olması gerektiğini belirtiyordu.
Durum gerçekten kritik bir hal
almıştı. Bir taraftan savaşın tam ortasında düşmanla mücadele eden
ordunun arkadan kuşatılmasını önlemek için tedbirler alınmasını isteyen
Başkomutanlığın son derece haklı talepleri, diğer taraftan ise; Ermenilerin
bunca isyan ve katliamlarını görmezden geldikleri gibi onları daha da
kışkırtan emperyalist Batılı devletlerin sert notaları ve baskıları
karşısında bunalan Dahiliye Nazırı Talat Paşa, geçici tedbirlerle bu işin
olamayacağını anlamıştı. Sorumluluğu daha fazla taşıyamayacağı kesindi. Talat
Paşa “Hatıralar”ında bu çaresizliğini uzun uzun anlatır.(2)
Bunun üzerine Harbiye Nazırı
Talat Paşa, en son çare olarak Sadarete vermiş olduğu tezkere üzerine , “ 27
Mayıs 1915 tarihinde “Vakt-ı seherde icraat-ı hükümete karşı
gelenler için ciheti askeriyece ittihaz olunacak
kanunu muvakkat” adını taşıyan sevk ve iskan kanunu
çıkartılıp yürürlüğe kondu.
I Haziran 1915
tarihinde “Takvim-i Vakayi “ gazetesinde yayınlanan kanun metninde
görüldüğü gibi “tehcir” kelimesinden bahsedilmediği, Ermenilerin adı
bile geçmemektedir. Kanun ise kalıcı değil, MUVAKKAT bir kanundur. Dört
madde halinde düzenlenen muvakkat Kanun’un tam metni şöyledir:
" 1) Vakt-i seferde ordu,
kolordu ve fırka kumandanları ve bunların
vekilleri ve müstakil mevki kumandaları ahali
tarafından herhangi bir suretle vâmir-i hükümete ve
mü'dafaa-i memlekete ve muhafaza-i asayişe
müteallik icraat ve tertibata karşı muhalefet ve silâhla tecavüz ve mukavemet görürlerse, derakap kuvay-ı askeriye ile en şiddetli suretle tedibat yapmaya ve tecavüz ve mukavemeti esnasından imha etmeye mezun
ve mecburdurlar.
2) Ordu, kolordu ve fırka
kumandanları icabat-ı askeriyeye mebni
veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri kura ve kasabat ahalisini münferiden veya müctemian diğer
mahallere sevk ve iskân
ettirebilirler.
3) İş bu kanun tarih-i neşrinde
muteberdir.
4)Bu kanunun meriyeti
ahkâmına Başkumandanlık vekili ve Harbiye Nazırı
me’murdur “(3)
Kanunun uygulanması amacıyla
çıkartılan 10 haziran1915 tarihli talimatname gereğince de:
1-Savaş bölgelerinde bulunan
Ermenilerden birkısmının düşman saflarına katılmaları, Osmanlı
askerini arkadan vurmaları ve düşman adına casuslukta
bulunmaları nedeniyle kanuna ve talimatlara uygun olarak cephe
gerilerine sevk edilmeleri,
2-Sevk edilen Ermenilerin
mallarının koruma altına alınması, bu amaçla emval-i metruke
komisyonlarının kurulması
3-Kurulan bu komisyonların
ayrıntılı bir şekilde defterlerinin tutulması (defterlerin üç nüsha
olması)
4-Sevk ve nakil esnasında
yapılacak bütün masrafların muhacirin teşkilatından karşılanması
“ isteniyordu.
Batılı devletler
tarafından “ Tehcir “ diye adlandırılan ve 104 yıldır
“soykırım” diye lanse edilmeye çalışılan bu asılsız iddia, bizim “
sevk ve iskan kanunu” diye tanımladığımız olay bu dört maddelik
muvakkat kanundan başka bir şey değildir.
Devam
edeceğiz
----------------------------
(1):LevonPanos
Dabağyan, Sultan Abdulhamid Han ve Ermeni meselesi, İst.2001
(2) Talât Paşa’nın
hatıraları,Der. Enver Bolayır,1946 Sh.64, Tal^t Paşa, Tevfik Çandar, Kültür
Bak.yay. 1995,Sh.343
(3):K.Gürün,Ermeni Meselesi
Sh.214;Binark,a.g.e. Sh.65;Arşiv belgeleriyle Ermeni faaliyetleri, GKB. Yay.C.1,Sh.131,Belgeler
için bkz.428-429;Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Aralık 1982 Belge 1831; Arşiv
belgeleriyle Ermeni faaliyetleri, Sh.139-142, Belge için Bkz. (Kol. BDH,
Kl.361, ED .1030 YD.1445 Fh.1-4)
-----------------
*Tarihçi-Yazar, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri E. Şube Müdürü
Yorumlar
Kalan Karakter: