Av.Arb.Ömer Karayumak
Tarihsel sürece baktığımız
Osmanlı devletinin zayıflamaya
başlayıp, hemen her konuda Avrupa, Amerika, Rusya gibi devletlerin
kışkırtmaları, müdahaleleri ve Osmanlı devletini alenen parçalama, yıkma ve yok
etme çabaları baş gösterince Türk-Ermeni münasebetlerinde de bir bozulma
dönemi başlamıştır.
Osmanlı- Rus harbinden önce bir ermeni meselesi yoktur.
Bu
mesele 1839 Tanzimat Fermanı ile yeşermiş, 1856 tarihli Islahat Fermanı
ile filizlenmiştir. Ancak asıl meyvesini daha sonra baş gösteren 1877-78
Osmanlı-Rus savaşından sonra vermiştir. Bu savaş sonucunda Osmanlı
Devletinin yenilmesi ve Rus ordularının bazı Türk Şehirlerini işgal ettikten
sonra Yeşilköy’e kadar dayanmaları ve sonrasında yapılan Ayastefanos
antlaşması ve Berlin kongrelerinde alınan kararlarla Ermenileri kendi
emellerine alet ederek Bab-ı ali’ye karşı kışkırtmasıyla Türk-Ermeni ilişkileri
temelinden sarsılmıştır.
Sözde Osmanlı
topraklarında yaşayan Hıristiyan azınlıkların haklarını korumak bahanesiyle
başta Rusya, İngiltere, Fransa, Amerika gibi devletlerin daha
sonraları da Berlin Kongresi’nde fiilen yer almış bulunan Almanya,
Avusturya gibi devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak,”hasta
adam”ı Avrupa’dan ve Balkanlardan sürüp çıkartmak amacıyla İmparatorluk
içerisindeki Hıristiyan azınlıkları veya diğer Müslüman tebaayı mütemadiyen
kışkırttıkları, onları bağımsızlık vaatleriyle kandırıp asırlardır içinde
yaşadıkları devletlerine karşı isyanlara sürükledikleri bilinen bir gerçektir.
Ne yazık ki, Hıristiyanlık taassubunu bir türlü yenemeyen batılı devletlerin
19.yüzyıldaki son kurbanı Ermeniler olmuştur.
Emperyalist duygularını tatmin
etmek, Osmanlı Devleti karşısında asırlardır süregelen tarihsel ezikliklerinin intikamını alabilmek amacıyla Ermenileri kışkırtıp,
silahlandırıp, teşkilatlandırıp, devletin en ücra köşelerine kadar isyanlar
çıkarttıran batılı devletlerin başında Rusya gelmektedir. O’nu, İngiltere,
Fransa ve ABD takip etmiştir.
A- ERMENİ MESELESİ’NİN ORTAYA ÇIKMASINDA RUSYA’NIN
ROLÜ:
Akdeniz’e
hakim olmak, sıcak sulara inmek, Balkanlar ve boğazları ele geçirmek Rusya’nın
tarih boyunca hiç değişmeyen bir politikası olmuştur. Bu arzusunu gerçekleştirebilmek
için de Osmanlı’nın Balkanlardan, Kafkasya’dan ve Orta doğu’dan atılması ve
Anadolu topraklarının parçalanması için her yola başvurmuştur.
Zaman zaman tek başına, zaman zaman Avrupa devletleri ile birlikte hareket
ederek her fırsatta Osmanlı devleti ne karşı düşmanca davranışlardan geri
durmamıştır. Tarihi emellerini gerçekleştirmek, jeopolitik çıkar ve
beklentilerine kavuşmak, ekonomik yönden zenginleşebilmek için bazen savaş ilan
ederek, bazen iç karışıklıklar ve isyanlar çıkartarak, en çok da Osmanlı
tebaası olan azınlıkları kışkırtıp, onları bağımsızlık vaatleriyle kandırarak
isyan çıkarttırmak suretiyle azınlıkların özellikle Slav-Ortodoks
azınlığın hamisi rolünü oynamış, kendi emel ve çıkarları için onları maşa olarak
kullanmaktan çekinmemiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rus orduları Doğu Anadolu’da bazı
bölgeleri işgal edince, buralardaki Ermenilerle temasa geçti. Rus Ordusunda pek
çok Ermeni asker ve subay bulunuyordu. Hatta Rus kuvvetlerinin büyük bir kısmına
komuta eden General Loris Melikof da Ermeniydi.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Rus’lar Ermenileri
adeta bir maşa gibi kullanmaya başlamışlardır. Denilebilir ki; Ermeni olayları
ve bu olayların sonucunda çıkan Ermeni isyanları tamamen Rus’ların Ermenilere
Doğu Anadolu vilayetlerin de bağımsız bir Ermenistan Devleti kurulacağı
vaadinde bulunarak, onları kışkırtmaları ve isyana teşvik etmeleri sonucunda
çıkmıştır. Osmanlı arşiv belgelerin de Ermeni-Rus iş birliğini kanıtlayabilecek
yüzlerce belge mevcuttur.Yine İngiliz ve Fransız arşivlerinde de bu konu da çok
miktar da belge vardır.
Osmanlı
Devleti içinde bulunan hemen tüm azınlıkları ayaklandırmak için akla hayale
gelmedik oyunlar oynamışlardır. Bazen Kürtleri ve Çerkezleri Ermeniler aleyhine,
bazen Ermenileri Kürtler ve Çerkezler aleyhine, bazen de her iki toplumu birden
Müslümanlar aleyhine kışkırtarak ayaklandırmışlar ve isyanlar
çıkarttırmışlardır.
Görülüyor ki;
Ermeniler Rusların satranç tahtasında bir piyon olarak bulunmaktadır. Ermeniler
bağımsızlık hülyalarıyla Ruslardan yardım ve medet umarken, Ruslar Osmanlı
devletini parçalamak ve yıkmak amacıyla Ermenileri silahlandırmışlar ve cephe
gerisinde Osmanlı askerini arkadan vurdurmak için kullanmışlardır. Bu da
gösteriyor ki Rusların Ermenilere yardım etmesi, Ermenileri korumak ve onlara
bağımsızlık kazandırmak amacıyla değil, sadece Rus ilerlemesine engel olacak
Osmanlı ordusunun arkadan vurulması ve aynı zamanda Ermeni çetelerin yapacağı
eylemler ve çıkaracakları isyanlarla Türk ordusunun dağılmasını sağlamaya
matuftu.
Ruslar
Osmanlı Devletinin üzerindeki emellerinin gerçekleşemeyeceğini anlayınca
Ermeni-
lerle olan ilişkilerini
kesmişlerdir. Hiçbir ulus ve devlet Ermenilerin istek ve bekleyişlerini
Sovyetler kadar planlı, bilinçli ve programlı bir şekilde kendi çıkarları için
kullanmamış, sömürmemiştir. Tarih ve açık gerçeklerin somut örnekleriyle
doludur. Lozan’dan sonra günümüze kadar geçen devre içerisinde de bu model hiç
değişmeden devam etmektedir
Yorumlar
Kalan Karakter: