Arb.Ömer Karayumak*
Yayınlanma :
27.04.2019 11:11
Güncelleme
: 27.04.2019 11:11
Arb.Ömer Karayumak*
Bir
devlet düşünün ki, hem Türkiye gibi büyük bir devletin komşusu
olacak, hem de Türkiye’nin topraklarının bir kısmını “Ermeni
yurdu” olarak görüp, bunu anayasal hüküm haline getirip bütün dünyaya
deklere edecek. Devletler Hukukunu ve Milletlerarası Antlaşmaları hiçe
sayarak, Gümrü Antlaşması ile çizilmiş sınırları tanımayarak hala
Türkiye’nin topraklarında gözü olan bir devletin komşuluğuna ve
dostluğuna nasıl güvenilebilir?
Bu yüzdendir ki uyanık ve
dikkatli olmak zorundayız. Avrupa Birliği içerisinde yer almak için pek çok
sosyal kültürel fedakârlıklarda bulunan Türkiye, bulunduğu coğrafyanın ve
etrafındaki komşularının asıl amaçlarının neler olduğunu çok iyi analiz etmek
zorundadır. Avrupa tarihinin sömürgecilik üzerine kurulmuş olduğunu,
emperyalizmin ayak seslerinin her an kapısının önünde duyulabileceğini asla
hatırdan çıkarmamalıdır. 82 milyonluk genç ve dinamik nüfusu ile bölgesinde
etkin ve büyük bir devlet olan Türkiye, komşuları olan
devletlerin niyetlerini çok iyi tahlil etmeli, icabında tersten okumasını
da bilmelidir. Etrafındaki komşuları ile barış içinde yaşamayı amaç
edinirken aynı zamanda komşularının karanlık niyetlerini de asla gözden
ırak tutmamalıdır
Herkes çok iyi biliyor
ki, bütün bu sahte soykırım ve katliam iddiaları ve karar tasarılarının
temelinde yatan ana gaye; Ekonomik yönden kalkınmış, siyasi yönden istikrara
kavuşmuş, kültürel yönden çağdaşlaşmış, devlet-millet kaynaşmasını sağlamış ve
Avrupa da bende varım diyebilecek ekonomik ve askeri açıdan kuvvetli, yaşadığı
coğrafyada süper güç haline gelebilecek bir Türkiye’nin önüne olabildiğince
engeller çıkartmaktır. Hala karanlık haçlı zihniyetinin düşüncelerinden
arınamamış bulunan batılı devletlerin kabul edelim ya da etmeyelim hala Avrupa
da “Türk “ kelimesine tahammül
edemedikleri bir gerçektir.
Bu
yüzdendir ki Şark meselesini devamlı gündemde tutmaktadırlar.
Bu yüzdendir ki dün GİRİT’te oynadıkları oyunun aynısını bugün aynen
KIBRIS’ da oynamaktadırlar.
Bu yüzdendir ki, emperyalist devletlerin 1915 tarihinde Ermenileri nasıl
kışkırtıp, silahlandırıp Osmanlı Devleti’ni yıkmak için akla hayale gelmedik
kahpece oyunlar oynadılarsa bugün de PKK,DEAŞ,DHKPC gibi terör örgütleri
üzerinden aynı oyunları oynanmaktadırlar.
Yine
bu yüzdendir ki tarih boyunca savaş meydanlarında yenemedikleri bu milleti masa
başlarında mağlup etmek için bin bir çeşit Bizans oyunları ortaya
koymaktadırlar. Oyunlar aynı…Oynayanlar aynı…Oynatanlar aynı…Piyonlar
aynıdır…Sadece sahneye konulan oyunların isimleri değişik. Bazen Ermeni soykırımı,
bazen Kürt sorunu...Oysa onlarda biliyorlar ki Türkler’ siz bir Avrupa tarih
boyunca hiçbir zaman olmadı ve hiçbir zamanda olmayacaktır.
Peki, ne yapacağız?
Peki, bize oynanan bu oyunları
oturup izleyecek miyiz? Başka bir ifadeyle bu oyunlar nasıl bozulacak?
Bu oyunların bozulması için
gerek Üniversiteler, gerek Askeri ve Mülkî idareler, gerekse Bakanlıklar kısaca
Devlet tarafından yapılması gereken hizmetlerden ilk anda aklımıza gelenleri
şöylece sıralayabiliriz:
1-Her Şeyden önce Ermeni
soykırım iddialarının milli bir mesele olarak ele alınıp uzun vadeli ve
geleceğe yönelik stratejiler geliştirilerek köklü politikalar üretmek.
Bugünden yarına yapılan, günü
kurtarmak için hazırlanan projelerin yerine, köklü, bilimsel, uluslar arası
arenada ses getirebilecek atak hamleler yapmak.
2-Bu tasarıların beş-on
devletle ülkeyle sınırlı kalmayacağını, gelecek günlerde Türkiye’ nin
başını ağrıtacak en önemli sorunlardan birisi haline geleceğini, canı
sıkılan Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyen her ülkenin temcit pilavı gibi bu
tasarıları tekrar tekrar önümüze koyacağını bilerek o devletlere karşı sosyal,
kültürel, siyasi ve ekonomik politikalarımızı tespit etmek ve anında
uygulamak..
3-Avrupa’nın her
vesileyle yok etmek istediği Osmanlı ve Türk mührü taşıyan tüm sanat eserlerine
nerede olursa olsun sahip çıkmak, Cami, Mescit, Medrese, Kütüphane, Türbe, Han,
Hamam, Köprü gibi tarihi eserleri mümkün olduğunca tamir, tadil ve restore
ederek Avrupa’daki Türk Kültürünün, Türk mührünün varlığını devam ettirmek.
TİKA ve benzeri kurumları, teknik donanım, bilimsel materyal, uzman personel
ve konusunda uzmanlaşmış yerli ve yabancı uzmanlar, en önemlisi de
finansal kaynaklarla zenginleştirip Asya, Avrupa, Afrika kıtalarında
bulunan devletlerle işbirliği içerisinde Türk-İslam Medeniyetinin gelişerek
devam etmesini sağlayacak çalışmalarda bulunmak.
4-Tarihiyle ve geçmişiyle
barışmış olarak Arşivlerine, eski eserlerine ve tarihi kaynaklarına sahip
çıkmak, onları eski kâğıt depoları olarak değil, ulusal bilincimizin vazgeçilmez
bir hazinesi olarak görüp korumak kollamak ve Uluslararası bilim dünyasının
istifadesine sunmak.
5-Uluslararası platformlarda
söz sahibi olabilecek tutarlı politikalar üretmek, Askeri ve ekonomik alanda
güçlü bilinen devletlerin şovanist, sömürgeci ve emperyalist siyasetlerine
karşı çıkmak, insan hakları ihlallerine, özellikle 3.dünya ülkelerine karşı
genositsel uygulamalara izin ve geçit vermemek için elinden gelen çabaları
harcamak. Gerekirse bu amaçla tarihi ve kültürel araştırmalar yapmak,. yaptırmak
ve bunları etkin bir siyaset haline getirmek.
6-Yurt dışında çalışan
işçilerimiz ile çok sıkı işbirliği ve iletişimini devam ettirmek, onların dini,
milli ve kültürel kimliklerinin kaybolmasına izin vermemek, onları bulundukları
devletlerde lobi faaliyetlerini yürütecek şekilde organize etmek. Aslı astarı
olmayan ve insanımızı bölüp parçalamaktan ve birbirine düşman etmekten başka
hiçbir işe yaramayacak içi boş “ırkçı-kafatasçı” “şeriatcı-kökten
dinci” “gerici-irticacı” “Kürt-Türk- rını bütün halinde kucaklayan,
kollayan bir devlet politikası uygulamak. Çerkez-Laz-Boşnak” gibi
bölücü sınıflandırmalardan vaz geçip, kendi halkını ve vatandaşlarını bütünüyle
kucaklayan, kolayan, koruyan bir devlet politikası uygulamak.
7-Alman, İngiliz, ve
Fransız stratejik araştırma vakıfları tarafından finanse edilerek yazdırılan
Ermenilerle ilgili sayıları binleri bulan ısmarlama eserlere karşı yoğun bir
bilimsel basın yayın ve dokümantasyon faaliyetine geçmek, gerek akademisyenler,
gerekse yerel araştırmacılar tarafından bu konuda yazılan kitapların Kültür
Bakanlığı ,kütüphaneler,vakıflar ve diğer resmi kurumlar tarafından satın
alınarak okullarda ve devlet kütüphanelerinde okuyucunun istifadesine
sunulmasını sağlamak. Bu tür çalışmalara öncülük yapmak ve kolaylıklar
sağlamak.
8-Arşivlerimizde halen el
değmeden tasnif edilmesini bekleyen belgelerin, İlyazıcı, Mühimme,
Şikâyet, Sadaret, ve Evkaf defterlerinin, Meclis-i Vükelâ
Mazbatalarının ve bunlara benzer pek çok kalemde kataloglanan tarih
araştırmalarında birinci el kaynak olan Arşiv belgelerinin biran evvel
tasniflerinin tamamlanmasını sağlamak, tasnif ve Katalogları yapılmış bulunan
belgelerin Türkçe tercüme ve transkripsiyon çalışmalarını hemen
başlatmak, kitap halinde yayınlayıp yerli ve yabancı okuyucuların
hizmetine sunmak için çalışmalarda bulunmak.
9-Yerli ve yabancı Arşivistler,
Tarihçiler, Uzmanlar ve Bilim adamları tarafından oluşturulacak ulusal
bir “Ermeni Araştırmaları Bilim Kurulu” nun teknik donanım ve
yeterli bir bütçe ile derhal araştırma ve incelemelerde bulunmalarını
sağlayacak kaynaklar yaratmak, gerektiğinde İngiliz, Fransız, Rus, arşiv ve
kütüphanelerinde uzun vadeli çalışmalarda bulunmaları için konusunda
uzmanlaşmış, paleografya uzmanı arşivistleri ve araştırmacıları
devlet desteği sağlamak suretiyle yurt dışına göndererek uzun süreli
araştırmalar yaptırtmak.
10- Ermeni Arşivlerinin tüm
dünya bilim adamlarının hizmetine açılması için siyasi ve kültürel
çalışmalar yapmak, her platformda bu talepleri dile getirerek, Ermenice bilen
uzman araştırmacılar kanalıyla Hınçak ve Taşnak arşivlerini gün yüzüne
çıkartılmasına çalışmak.
11- Ermeniler, Ermeni
mezalimi ve katliamları, Ermeni isyanları gibi konularla ilgili olarak gerek
akademisyenler, gerekse konusunda uzman yerel tarihçiler ve araştırmacılar
tarafından bulundukları bölgenin tüm ilk, orta ve yüksek öğretim kurumları ile,
Askeri kurum ve kışlalarda, konferanslar, seminerler, verdirilmesi, paneller
yaptırılması, sergiler açtırılması için ilgili yerel kurum ve kuruluşlara
talimatlar göndermek. **
Gönül ister ki,
Türkiye’nin başını uzun yıllar ağrıtacak olan bu ulusal meselede daha detaylı
bilgiler ve belgeler genç nesillere aktarılsın. Yarının Türkiye’sini
omuzlarında taşıyacak olan insanlar doğru bilgilerle bilgilendirilsin. Çünkü
benim milletim, benim insanım bu iğrenç iftiraları asla ve asla hak etmiyor.
Bunlar bizim ilk anda
aklımıza geliveren maddelerdir. Bu konuda gerek Devlet olarak, gerek
Üniversiteler olarak, gerek Mülki, Askeri ve İdari kurum ve kuruluşlar ve
gerekse halk olarak herkesin yapabileceği pek çok şey vardır. Yeter ki
inanarak, isteyerek planlı ve koordineli bir şekilde çalışılsın.
Tarihimizin hiç bir döneminde
bizim çekineceğimiz, korkacağımız, utanacağımız, yüzümüzü kızartacak en ufak
bir leke yoktur. Özellikle Genosit gibi soykırım gibi uygulamalar ne dinimizde,
ne milliyetimizde ne kültürümüzde, ne örf ve adetlerimizde ne sanat ve
edebiyatımızda asla yeri olmayan davranışlardır. Artık kendimize gelelim ve
çamur at izi kalsın diye bizi işlemediğimiz suçlardan dolayı yargılamaya kalkan
kendini bilmezlere karşı yıllardır sürdürdüğümüz savunma miskinliğinden
kurtulup, Avrupa’nın ikiyüzlü, riyakâr, sahtekâr, sömürgeci ve emperyalist
zihniyetine karşı “ilk hedefimiz Avrupa’dır” diyerek kültürel bir saldırıya geçebilelim.
İşte o zaman, gerçekler bütün
çıplaklığıyla ortaya çıkacak, Batılı devletlerin emperyalist ve sömürgeci
yüzü ortaya çıkacak, Türk milletine atmak istedikleri bu kirli çamurun
kendi çirkin yüzlerine sıvanmış olduğunu göreceklerdir. Ve işte o zaman, Osmanlı
Devleti’nin “tebaa-ı sadıka” sı olan bugünkü T.C. vatandaşı olan Ermeniler de bir
asırdan beridir sömürgeci devletler tarafından tutuşturulan ateşlerde bir
maşa gibi kullanılıp, ateş söndükten sonra bir kenara fırlatılıp atılmış
olduklarını anlamış olacaklardır.
----------------------------
* Tarihçi-yazar.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri E. Şube müdürü ve paleografya uzmanı
** 1982
yılında başbakanlığa vermiş olduğumuz resmi rapor
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: