Mel Gibson’un Yönettiği, Hazreti İsa aleyhisselamın son 12 saatini anlatan, 2004 çekimi “Tutku” filmi, sinemalarda oynamaya başlayınca filmdeki sahnelerden yüzü kızarmayan Siyonistler, filmin gösterimini engelleyemediklerini görünce, televizyon ekranlarından, “Bizi böyle görmeniz doğru değil, biz böyle olayları yapmadık” demeye gelen açıklamalar yapmışlardı.
Tekerlekli sandalyedeki bir piri fani olan Şeyh Ahmet Yasin’i Amerika’nın verdiği silahlarla öldürmenin ardından,
Her gün birkaç çocuk ve kadın öldürmeye devam etmeleri,
Kan koklamadan uyuyamayan bir millet haline gelmeleri,
Şeyh Ahmet Yasin’in yerine seçilen Abdülaziz Rantisi’yi öldürmeleriyle ecdatlarının katillik geleneğini devam ettirdiklerini cümle âleme duyurmak için 1948 den bu güne kadar her gün kan almaya, toprak çalmaya devam ettiler.
7 Ekim 2923 den bu güne kadar 15 binin üzerinde Müslümanın “kanına ekmek doğrama”ya devam ediyorlar.
Garip karşılamayın bu atasözümüzü.
Amerika, hükümet olarak İşgalci İsrail’e dört milyar dolar vereceğini vadetti ve İsrail, bu güne kadar aldıklarından daha fazla silah aldı
İki bin yıl önce tahrif edilemeye başlanan ve şu anda dünyanın her tarafında okunan Matta İncil’inin 23/33-36 bölümünde Yahudilere şöyle sesleniyor Hıristiyanlar:
“Siz ey yılanlar, siz ey engerek nesli! Cehennem hükmünden nasıl kaçacaksınız? Bunun için işte, size peygamberler, hikmetli adamlar ve yazıcılar gönderiyorum; siz onlardan bazılarını öldürecek ve haça gereceksiniz; ve bazılarını havralarda dövecek ve şehirden şehire kovacaksınız ki, salih olan Habilin kanından, ma’betle mezbah/ kesimhane arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu Zekariyya nın kanına kadar, yeryüzünde dökülen her salih kan üzerinize gelsin. Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler bu neslin üzerine gelecektir.”
Kur’an’ın ifadesiyle kendilerine gönderilen peygamberleri bile öldüren bu insanlardan merhamet beklemek, tuz gölünde sümbül yetiştirmek gibi bir şey.
Rabbimiz haber veriyor:
وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآَيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيِّينَ بِغَيْرِ الْحَقِّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ
“….Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere Nebileri öldürmeleri nedeniyledir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.” (Bakara süresi ayet 2/61)
Hiçbir kimsenin “Ateşe niçin yakıyorsun, zehire niçin öldürüyorsun, akrebe niçin sokuyorsun” diye kızmaya hakkı yoktur.
O Yahudiler ki kendilerini esaretten kurtaran Musa (A.S)a hainlik yapıp altından buzağı yapıp tapındılar.(A’raf 147) Kendilerine gönderilen peygamberleri öldürdüler.(Bakara 61) Ama hep peygamberlerin talimatı ve ona inanan müminler galip gelmişlerdir.
Yahudiler dünyanın en eski milletlerinden olmalarına rağmen dünyada en az nüfusa sahip insanlardır.
Mağlubiyet zillet ve korku içinde yaşamışlardır yaşamaya da devam edecekler.
Bu gün Amerika, geliştirdiği teknolojinin getirdiği her türlü konfora sahip.
Ama Amerika’nın karakolu işgalci İsrail’de yediden yetmişe kadın-erkek herkes alarm halinde.
Zulmettiği insanların ahları, gündüz hayallerinde gece düşlerinde aleve dönüşüyor ve devlet başkanından erine kadar eli tetikte bekliyorlar.
İki bin yıldır, korkuyu, yılan derisiyle, akrep iğnesiyle dikilmiş bir yorgan gibi üstüne çeken Yahudiler, Londra, New York, Paris, İstanbul gibi şehirlerdeki Yahudilerle bile kavga etmeye başladılar.
“Bu ağlama duvarının önünde bizim anamız ağladığı gibi rahimlerdeki çocuklara da korku sirayet etti. Gelin birazda sizin çocuklarınız ağlasın” diyorlar.
Her geçen gün dünyadaki nüfusları ve nüfuzları azalmakta.
Kadınları doğum yapmıyorlar. “Bir çocuk yeterlidir” diyerek doğum yapanların da çoğunluğu, kız doğuruyormuş.
Filistin’de her kadının en az beş çocuğu oluyor, çoğunluğu erkek oluyor.
Her gün Filistinli öldürerek yatağa girseler, otuz yıl sonra İsrail devletini ayakta tutacak adam kalmayacakmış.
Kim bilir beklide birkaç kişi kaldığında ve bir taşın arkasına gizlendiğinde taşın dile gelip “Benim arkamda bir Yahudi var” diye haber vereceğini bildiren hadisi şerifin mucizesini göreceğimiz ve dünyanın baş ağrısının dineceği günler pek yakındır.
Ama biz, Ebabil’e, dile gelecek taş ve ağaçlara, cihadı havale edersek, bu dünyada da, ahirette de hesabımız zor olur.