Sayıları, Türkiye’de beş bini geçmeyen bir gurubun etkisi altında eziliyor insanlarımız.
Adını herkesin bildiği bir spor otoritesine televizyonda program yöneticisi soruyor, “İbneliğe karşı mısınız” sorunun aslı bu değil. Soru, İngilizce dört kelimenin kısaltılmışı idi.
Sporcu, “Herkes özgürdür dilediğini yapabilir.”
Yönetici, “Oğlunuz, kendisi gibi bir oğlanla eve gelse ve onunla beraber olduğunu söylese kabul eder misiniz?”
Cevap, “Hayır.”
Türkiye’de o beş bini geçmeyenlerin dışında kalan 85 milyon Müslüman, komünist, ateist, deist, Hıristiyan, Yahudi kim varsa bu ahlaksız ilişkiye karşı olduğu halde o beş bin insan hepimizin ağzını kapayabilecek güçtedir.
Dediğim beş binin içinde o ahlaksızlığı yapanlar dâhil değildir.
Onlara İslami bir hayat sunmuş olsaydık, onlar da Hakkın tarafında olacaklardı.
O İngilizce kelimelerin kullanıcılarının ahlâk anlayışını Türkiye’ye ithal eden beş bin baskın insanın ahlâk anlayışına mahkûmuz.
Günaha, “Günah” diyemez hale getirildik.
Programı yapan kadın bile, bu ahlâksızlığa karşı olduğunu, sporcuya oğlu üzerinden soru sormasıyla, ortaya koymuş oldu.
Bütün partilerde iyi insanlar çoğunlukta olduğu halde, evin dışında ve sosyal hayatın her tarafında beş bini geçmeyecek kadar az olanların ayıplamasından korkmaktalar.
Midesine helal lokma girse kusan, yakasına şeref madalyası taksan, kuyruğuna teneke takılan it gibi kaçan,
Temiz ahlâklı bir insan görse, gül gören sinek gibi uzaklaşan,
200 devlet, işgalcilerin her tarafını kınasa, kuyruğunu kaldırıp etrafa hava atanlara, lügat kitabındaki bütün kötü kelimeleri söylesen bundan keyif alan bu insanlara ne söylesen faydasız.
Dindarlığı dillere destan Amerikan Cumhurbaşkanı Donald Trump’ın inandığı ve kiliselerinde okunan muharref İncil’in Matta 23/33-36 bölümünde Yahudiler için bakın ne diyor:
“Siz ey yılanlar, siz ey engerek nesli! Cehennem hükmünden nasıl kaçacaksınız? Bunun için işte, size peygamberler, hikmetli adamlar ve yazıcılar gönderiyorum; siz onlardan bazılarını öldürecek ve Haç’a gereceksiniz ve bazılarını havralarda dövecek ve şehirden şehre kovacaksınız ki, salih olan Habil’in kanından, mabetle mezbah/kesimhane arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu Zekariyya’nın kanına kadar, yeryüzünde dökülen her salih kan üzerinize gelsin. Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler bu neslin üzerine gelecektir.”
Engereğe bütün dünya arkasından “Engereeeeek” diye bağırsa o, zehrini kusmaya devam eder.
Az konuşanlar, az yazanlar, kimsiniz, nerelerdesiniz bilmiyorum ama ümidimiz sizde.
Sizi, 1948’den beri bekliyoruz.
Yoksanız, “Yokuz” deyin de başımızın çaresine bakalım.
Mezhepleri ve hadisleri kabul etmeyen, İngilizcesi iyi olduğu söylenen, lise mezunu biriyle, 1985 yılında bir gece sabaha kadar tartışanlar, onun çizik plak gibi aynı şeyleri söylemesinden bıkanlar konuşmayı bırakıvermişler ama o gece hiç konuşmayan ve cesur cahilin sol tarafında oturan, ağzını açmış ve “Bakınız ben onu nasıl sustururum” demiş elinin tersiyle bir yumruk vurmuş, ağzını ve düşen iki dişini toplayarak çıkmış evden.
Bir salondasınız ve o salondaki konuşmayı sabote etmek isteyen biri salonun şalterini kapatmış.
Salondakiler, başlamışlar, “Yuuuuuh” demeye.
İçlerinden biri, şalterin yanına kadar gider ve o şalteri kapatanın bileğini kırdıktan sonra açar elektriği.
Allah’tan başka kimseden korkmayan,
İbrahim aleyhisselam gibi atom bombalarının arasından geçerek cennete kavuşmayı isteyen,
Firavun’un sarayında bir eli yağda bir eli balda olan hayatı terk edip, çölde İslam’ı yaşamaya çalışan Musa aleyhisselam gibi,
Calut karşısında Talut gibi, azlığına ve arkasına bakmadan zalimleri dize getiren,
Tek başına olduğuna bakmadan Sırat-ı Müstekıym üzere yol alan Muhammed Mustafa’nın ümmetine layık yiğitler,
Kim olduğunu bilmediğimiz bir adam, Amerika’ya giriyor, oturum alıyor, uçak sürme eğitimi alıyor ve Amerika’nın uçağıyla dünya ekonomisini sömüren ikiz kuleleri ve Pentagon’u vuruyor.
Demek ki, derenin taşıyla derenin kuşu vurulurmuş.
Rabbimiz buyurur:
“Uğrumuzda cihat edenlere elbette yollarımızı göstereceğiz. Muhakkak Allah, ihsan yapanlarla beraberdir.” (Ankebut süresi ayet 29/69)
Mektep ve medreselerimizde bu konudan bahseden ayetler okutulur, ezberletilir ama manası üzerinde durulmaz, imtihanda sorulmaz, namaz tatbikatı gibi tatbikat yapılmaz.
Yiğitler, ağzınızı açmadan, yüreğinizdeki imana dayanarak, derenin taşıyla, derenin kuşunu vurmayı başaracak yiğitler!!!!!! Neredesiniiiiiz??????
Yorumlar
Kalan Karakter: