Organize suçlardan hapiste yatanlara konuşma yapmak için gittiğimde, beni karşılayan müdür muavinine, “O iki ünlü de salona getirilecek mi?” diye sorduğumda, “Hayır, o ikisiyle diğerlerini bir araya getirmiyoruz. İçlerinde öyle manyaklar var ki, onlara bir tokat veya jilet atmaya ve adını basında duyurmaya can atıyorlar” dedi.
Birkaç yıl önceydi, kadının biri kocasını öldürmüş, elleri kelepçeli olarak iki güvenlik görevlisinin arasında götürülürken karşısında kameraları görünce, “Çok şükür, televizyona da çıktık” demişti.
Hem Lut Gölü’nde hem de Everest tepesinde yaşayabilen, fare kulaklı, leylek ayaklı, sakallı kuş üzerine televizyonda tartışmaya hazır bekleyen, her konuda saçmalayan ekran manyağı aydınlarımız vardı.
Bugünlerde de kameradan korkma manyaklığı başladı.
Evde, işyerinde, sokakta, AVM’de, insanın bulunabileceği her yerde “Kamera var mı?” endişesi başladı.
Siyasilerimiz, toplantı yaptıkları otelde bütün kameraları kapattırıyorlar.
İzleniyoruz.
Herkes, her yerde, her saniye izleniyor.
Hatta aklınızdan geçen iyi veya kötü düşünceler de, sesli ve görüntülü olarak kayda geçiyor.
Öyle ise ne yapalım?
Rabbimizin razı olmadığı, halkın ayıpladığı, içinizi rahatsız ettiği için etrafınıza bakmaya başladığınız, duyulmasını istemediğiniz sözleri söylememeye ve o işleri yapmamaya dikkat edelim.
Nasıl?
Otuz kadar daire başkanına iki günde iki konuşma yaptığım en meşhur otelde, eşimle beraber iki gece de biz kaldık.
Yanımdaki eşim olduğu için hiçbir davranışımı kısıtlamadım.
Çeken çeksin, ayıp bir iş yapmadım.
Eşlerin yatakta iş yapması da İslam’a göre ibadet.
Asıl Rabbimizin, yazıcı meleklerinin/Kiramen Katibin’in kaydettiklerine dikkat edelim.
Meleklerin kaydettiği, parayla silinemez, defterine girilip yok edilemez. Karanlıkla aydınlıkta kaydedilenlerin görüntüsü aynı şekilde gayet net.
Kiramen Kâtibin melekleri: Ağızdan çıkan her sözü:
İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf süresi ayet 50/18)
Gönüllerinden geçirdikleri her sırrı, aralarında gizlice konuştuklarını:
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.” (Zuhruf süresi ayet 43/80)
Ve ne yaptıklarını:
“Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler.” (İnfitar süresi ayet 82/12),
“Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.” (Casiye süresi ayet 45/29)
Yazıcılar, meleklerdir. Meleklerin yazısı, kalemi ve sahifenin nasıl olduğunu bilmiyoruz.
Ancak incir çekirdeğinde kocaman ağacın dallarının, yapraklarının ve yemişlerinin bütün özelliklerinin yazıldığını gözlerimizle gördükten ve bilgisayar disketine bir kütüphaneyi sığdırdıktan sonra, inanmamak için basiretin körelmesi gerekir. Yazılan amellerimiz ahirette bize verilecek ve
“Oku kitabını. Bugün hesaba çekici olarak nefsin sana yeter.” (İsra süresi ayet 17/14)
İbni Abbas (ra)’ın haber verdiğine göre orada yediğimiz, içtiğimiz, gördüğümüz, gittiğimiz geldiğimiz her şey yazılı olacaktır. (Tefsiri ibni Kesir, Kaf, 50:118 ayetinin tefsiri).
Hatta Tavus (rhm)’ın haberine göre hastanın iniltisi bile yazılı olacaktır. Arabası olup da yolda giderken radarın takip ettiği aşırı süratten dolayı ileride ceza ödeyeceğini bilenlerin, azami sürat sınırını aşmadıkları, aştıkları takdirde ceza ödedikleri gibi, bu yazıcı melekler de helal çizgisinden haram çizgisine geçenlerin cezalarını ileride kıyamette verilmek üzere kaydederler.
Ancak yaptıklarına pişman olup istiğfar edenlerin afvedileceği ve Allah’tan ümidin kesilmeyeceği konusunda Rabbimiz bizi müjdeler:
“De ki: "Ey kendilerini israf eden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları afveder. Muhakkak O, bağışlayandır, merhamet edendir.” (Zümer süresi ayet 39/53)
Tevbede acele edelim.
Yorumlar
Kalan Karakter: