Çöplük evler haberi duyarız basın-yayın organlarından. Belediye görevlileri bir evde yalnız kalan birinin, evdeki süprüntüleri dışarı atmadığı gibi bazı dışardan getirdiklerini de evde tutarak evini çöplük yaptığını, komşuların kokuya dayanamaz hale gelince şikayet ettiğini, bunun üzerine görevlilerin gelip temizlik yaptıktan sonra evden ayrıldıklarını duyarız.
Biri çıkıp da, “Adam memnun, sağlıklı da, özgürlüğüne müdahale ediliyor, yapılmaması gerekir” diyebilir.
Veya bulaşıcı hastalık taşıdığı bilinen birini hemen hastaheneye alıp karantinada tutularak tedavi altına alındığı haber olur.
Yurt dışından giriş yaparken hasta olduğu zannedilen kişinin muayenesi sonunda AİDS mikrobu taşıdığı tespit edilince karantinaya alındığı haberlerini duymuştuk.
Bulaşıcı mikrobun önü alınamazsa hastanın ölümüne ve yayılmasına sebep olur ve iş biter gider.
Çöp evde, o adam yaşayabilmiş, hayatından da memnun, en kötüsü zehirli havayla hastalanması veya mikroplarla hastalanması muhtemel olduğundan müdahale ediliyor.
Çöplüklerden atık toplayarak emekli olan insanlarımız da vardır. Mikroplara, kirlere, pisliklere karşı dikkatli olmamızı ister dinimiz. Dinimizin ilk emri “Oku”dan sonra gelen emirlerden biri de:
“Elbiseni temizle. Pislikten uzaklaş.” (Müddessir Suresi ayet 74/4-5) elbisenin temizliğidir. İçimiz imanla temizlenirken dışımız da su ile temizlenecek.
Ama asıl temizlik içimizin temizliğidir.
Ve bu dünyada inkar pisliğinden daha zararlı bir mikrop yoktur ve olmayacaktır da.
En tehlikeli mikrop, tenimizde ateşimizi kırkın üstüne yükseltir. Ecel gelmişse ölümümüze sebep olur ve biter ama inkar mikrobu, evimizden daha değerli olan beynimiz, aklımız, gönlümüz, kalbimizde Allah’a baş kaldıranların pislik fikirlerinin çöplüğü haline getiriverir.
Bir insan, yeryüzündeki altın, pırlanta, yakut, petrol, deniz ürünleri, orman ürünleri… özetle dünyanın tamamından ve gökyüzündeki yıldızların tamamından daha değerlidir.
Nereden biliyoruz? Yaratan, yeryüzünde olanların tamamını insan için yarattığını söylüyor:
“O Allah ki, yeryüzünde olanların tamamını si¬zin için yara¬tandır…” (Bakara Suresi ayet 2/29)
Gündüzümüzü aydınlatan, renk veren, bizi ısıtan, meyveleri olgunlaştıran… güneşi, mehtabı, ayı, geceyi-gündüzü ve sayamayacağımız kadar nimeti lütfeden Rabbimiz:
“(Görevlerini) Sürekli olarak yerine getiren Güneş’i ve Ay’ı em¬rinizeve¬ren, geceyle gündüzü em¬rinize amade kılandır (Allah).
O’ndan istediğiniz her şeyin bir kısmını size verdi. Eğer Al¬lah’ınni¬metini saymak isteseniz sa¬yamazsınız. İnsan çok zulme¬den, çok inkâr edendir.” (İbrahim Suresi ayet 14/33-34)
Buyurarak insanın değerini bize bildirir.
Sevgili Peygamberimiz de:
Hayber’in fethi esansında Hazreti Ali’yi çağırıp bayrağı ona verdiğinde, “Ya Resulallah, onlar da bizim gibi oluncaya kadar onlarla savaşacağım” dediğinde Sevgili Peygamberimiz, “Onları önce İslam’a davet et, yapmaları gerekeni onlara haber ver. Allah’a yemin olsun ki, senin sebebinle bir tek adamın Müslüman olması, senin için kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır” buyurmuş. (Buhar, Sahih, K. Fezail’üs-Sahabe, bab 9, K. Cihadbab 100, Müslim, Sahih, K. Fazil’üs-Sahabe, bab 4)
Abdullah bin Mübarek rivayetinde:
Sevgili Peygamberimiz, Muaz bin Cebel’i Yemen’e elçi olarak gönderdiğinde, “Senin sebebinle bir adamın hidayete ermesi dünya ve dünyadakilerden daha hayırlıdır” buyurmuş. (Abdullah bin mübarek K. Zühd hadis no 1375)
Yani, bir insanın hidayete ermesi için dünya devletlerinin merkez bankalarının sahip olduğu bütün paraları harcasak, hidayetine sebep olma sevabına kavuşamayız.
Ayetlere bir de Rabbimizin, yarattığı insana verdiği değere dikkat ederek bakınız.
Bir tek Putin’in, Trump’ın, Xİ Jinping’in, onların halkından veya dünyada yaşayan herhangi bir insanın, beynindeki inkar çöpünün temizlenmesi, Müslüman olması için dünyanın tamamı altından top olsa ve cehennemde yanmaması için o insansız dünya topunu vermek gerekse, Müslüman onu o yolda harcamalıdır.