Eski mücahitlerden gelen bir soru çokça tekrarlanıyor; “Ne yapalım?”
Mideni doyurmak için nasıl ekmek yerim, ciğerlerin için nasıl hava alırım diye bugüne kadar sordun mu?
“Ben nasıl doyayım, ben nasıl hava alayım?” dedin mi?
İmanımız da bizim için ekmek gibi demiyorum; iman bizim için hava gibi, olmazsa olmazımızdır.
Doğan çocuğun kulağına hemen iman esaslarını ezan ile fısıldadığımız gibi, ölmek üzere olanın kulağına da, Kelime-i Şehadetleri fısıldıyoruz ki, ilk nefesten son nefese kadar bir anlığına imansız kalmayalım.
Ekmek ve havayı, kimseye sormadan almaya devam ettiğimiz gibi, dinimin emir, yasak ve tavsiyelerini, hayatımızın olmazsa olmazı halinde hissedersek kimseye sormadan kendimize bir yol buluruz.
Rabbimiz buyurur:
“Uğrumuzda cihat edenlere elbette yollarımızı göstereceğiz. Muhakkak Allah, ihsan yapanlarla beraberdir.” (Ankebut Sûresi, ayet 29/69)
Yani, Mecnun’un Leyla arayışı gibi, susuzun su isteyişi gibi, Mevla arayışına giren her insana Allah celle celalüh, onun yollarını gösterir.
“Yolunu gösterir” diyerek tek yol gösterir dememiş, “yollarını” gösterir buyurmuş.
İslam tek yoldur ama bunun insanlara sunumu karşıdakinin yaşı, dini, dili, kültürü, akıl seviyesi oranında değişir.
Orta ve yükseköğretimde okuyanlar, dünyanın en imkânlı insanları sizsiniz.
Aynı yaşta yüzlerce öğrenci ile birliktesiniz.
İslam hakkında bilgisi olmayan Müslüman arkadaşlarınıza her gün bir bilgi sunsanız, 240 günde 240 bilgi öğrenmiş ve öğretmiş olursunuz.
Müslüman olmayan arkadaşlarınıza da İslam’ın iman esaslarını uygun bir dille sunmaya çalışınız.
Bir lise öğrencisi, sınıfında Müslüman olmayan bir öğrenciyle samimi arkadaşlık sonucunda, onun Müslüman olmasına sebep olur.
Yeni girdiği dinin, iman esaslarını ve ibadetlerini öğrenmeye başlar.
İbadetler arasında Cihad’ın da olduğunu öğrenince o yeni Müslüman olan, hemen hazırlanır ve o günlerde Rusya ile Afgan Müslümanları arasındaki savaşta Müslüman kardeşlerine yardıma gider.
Türkiye’de Müslüman bir kızla evlenir.
O delikanlının hayatının her anından haberdar olan bir arkadaşım bu hafta bana durumunu bildirdi.
Helal yoldan ekmeğini kazanmak için her gün çalışmak zorunda imiş.
Çocukları olmuş. Biri üniversiteyi bitirmiş, diğeri üniversiteye devam ediyormuş, biri de Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız olmuş.
Telefonla görüştüm, en kısa zamanda görüşmek için geleceğini söyledi.
Onu etkileyen öğrencinin yerinde olmayı, dünyanın en yüksek makamı sayılan yerde olmaya tercih ederim.
Allah’ın Rasülü buyurur:
Hazreti Ali, “Onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar onlarla savaşacağım” deyince Sevgili Peygamberimiz:
“Yavaş ol Ali, onların sahasına varıncaya kadar git. Sonra onları İslam’a davet et. Onlara yapmaları gerekeni haber ver. Allah’a yemin ederim ki, senin sebebinle Allah’ın bir kişiye hidayet vermesi, kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Cihad, bab 143, K. Fezailü Ashab bab 4, Müslim, Sahih, K. Fezalü’s-Sahabe bab 4)
O günlerde develer, altından değerli idi.
Bir ton altının olsa yenmeyen, yanında yatılmayan bu sarı maden evi işgal etmekten başka bir işe yaramazdı. Onunla satın alınacak bir şey de yoktu ama çok değerli olan kızıl develer insan taşır, yük taşır, eti yenir idi.
Kim, İslam’a uygun olarak bir çığır açar, insanlara İslami bir yol çizerse, çığır açandan sonra onunla amel edildiği sürece o çığır açana sevap vardır, o çığırdan gidenlerin sevabından da bir şey eksiltilmez.
Kim de İslam adına kötü bir çığır açarsa öldükten sonra da onunla amel edildiği sürece o çığırı açana da günah vardır. O kötü çığırdan gidenlerin de günahından bir şey eksiltilmez.” (Müslim, Sahih, K. İlm bab 6)
Rabbimiz de buyurur:
“Kim güzel bir şeye aracılık yaparsa, aracı olan için de bir hisse vardır. Kim de kötü bir şeye aracılık yaparsa, onun için de bir hisse vardır. Allah, her şeye kadir ve razik'dır.” (Nisa Sûresi, ayet 4/85)
Yeni Müslüman olan kardeşimizin on beş kadar Hıristiyan’ın da Müslüman olmasına sebep olmuş.
Şimdi, onun Müslüman olmasına sebep olan isimsiz kahramanımızın on altı insanın Müslüman olma sevabını aldığı gibi, onların yaptığı her türlü ibadetin sevabı kadar da sevap almaya devam ediyor.
Alın size sevap zinciri.