Karaman’da su sorunu, sorun olmaktan çıktı, krize dönüşüyor.
Ama sorunu çözebilme kudretine sahip olanlar ortalık yerde geziniyorlar.
158 köyümüzün hemen hemen tamamında küçük büyük su sorunu var. Bugüne dek içme suyundan para almayan veya az miktarda para alan köylerde müthiş bir fiyat patlaması yaşanıyor.
Sulama sularında ise tam bir perişanlık var.
Bir yayla köyünde mütevazı bir evim ve önünde az miktarda arazim var.
Meyve ağaçlarına şu ana dek su veremedim.
Avar için ayırdığım alanlara su bulamama endişesi ile kök ekmedim.
Karaman etrafındaki binlerce köylü bu durumda.
Küçük alanları ekerek yazlık ve kışlık ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü buralardan elde edenler, üretmeyen, pazara bağımlı insanlar sınıfına katılıyorlar artık.
Onlar için köy sadece bir ikametgâh.
Bu küçük üretimlerin yok olması ise pazarın ateşini nasıl yükseltiyor görüyoruz. Kış önü bu durumun daha da yakıcı bir şekilde toplumu olumsuz olarak etkileyeceğini söylemek için falcı olmaya gerek yok.
Devletimiz bu soruna planlı ve köklü bir çözüm önerisi getiremiyor gibi.
Çünkü Canhasan örneğinde görüldüğü gibi hiçbir alanda bir B planımız yok veya biz bilmiyoruz.
Canhasan’ da açılmaya başlayan yeni kuyu ise kuru kaçak gerekçesiyle kesintiye uğradı.
Koca ovada sorunu gidermek için su verecek bir kuyu bulunamadığı için kuyu açma şirketinin işi bırakıp gittiğini duyduk.
Neyse ki, bir hayırsever kuyu sahibi su sözü verince birkaç gün içinde çalışmanın yeniden başlayacağını da duyduk.
Bu kısır döngü nereye kadar çözüm olur ki?
Su sorunu çeken tüm alanlarda sudan yararlanacak kişilerden ciddi oranda parasal katkı vermeleri de istenmekte.
Âlâ…
Var el titremez.
Verelim de ya paramız yoksa susuz mu kalacağız?
Devlet her bireyi için yeteri kadar su üreterek ona ulaştırmakla yükümlüdür. Bu para işi eziyete dönüşmemelidir.
Valiliğimiz önderliğinde lokal bir havza su politikası oluşturulmalıdır. Bu politika yukarılara taşınmalı ve mutlaka uygulama yetkisi alınmalıdır.
Suyunuzun girdisi çoğalmadığına hatta mevsimlerin durumu gereği azaldığına göre tasarruf tüketimde yapılmalıdır.
Yeraltı sularımıza karşı vahşi ve saldırgan tavrımızı düzeltmeliyiz.
Mısır, pancar ekimi özendirilmemelidir.
Zayıf, çok su isteyen tohumlar yerine, kuraklığa dayalı, az su isteyen eski hububat tohumlarımıza yeniden yaşam alanı açılmalıdır.
Hemen itirazları duyar gibi oluyorum.
“Efendim dekara 1200 kg ürün veren tohum dururken, 500 kg ürün veren tohumu neden ekelim?” diyorlar.
Suyumuz tamamen bittiği zaman hangisinin pahalı olduğunu görürüz.
Devlet üreticimize destek olarak, güçlü sübvansiyonları devreye sokmalıdır. Bunlar taban fiyatın iki üç katına kadar çıkan destekler olmalıdır.
İç Anadolu bir hububat özel bölgesi haline getirilmelidir.
Her yıl su tüketiminden yüzde ellinin üzerinde tasarruf etmeliyiz ki, önümüzdeki yirmi yıl içinde doğa göreceli olarak kendisine gelebilsin.
Geçenlerde yazmıştım.
Kokarca yakınlarda. Çünkü kokusu arşı aldı.
Elinize aldığınızda inanacaksanız o vakit çok geç vakittir.
Bu bir seferberliktir.
Bu bir beka sorunudur.
Sözüm duyan kulaklara…
Yorumlar
Kalan Karakter: