Bugüne dek özlük dünyanı emanet ettiğin sendikalar, senin daha iyi yaşaman için belirgin bir fark oluşturamamış ise, adındaki caf cafların ne alamı var diyegeldik galiba inanmadın.
Sendika dediğin kurumun, rengi sarı olmayanlarının ne kadar değerli olduğunu,
Sendikaların, nerede ve nasıl konumlanacaklarının gerekçelerini doğal muhalif yapılarından aldıklarını,
Mesleki kariyerlerinde yükselmenin iktidarların şubeleri gibi çalışmaktan geçtiğini anlamanın sendikal ruha aykırı bir tutum olduğunu,
Grev ve Toplu Sözleşme hakkı olmayan bir sendikanın sendika bile olmadığını bir türlü anlayamadığını,
Grev ve toplu sözleşme hakkı olsa bile tek kişinin kurduğu bir hükümle hiçbir anayasal hakkını kullanamayacağını dolayısı ile de söz konusu hakların yok hükmünde olduğunu anladın mı memur kardeşim.
Basın ve Sendikalar doğaları gereği muhaliftirler.
Kimsenin elini öpmeye veya kimseye ellerini öptürmeye gereksinimleri yoktur. Güçlerini ve haklarını emeğin evrensel duruşundan alırlar.
Yandaş sendika olmaz. İlla olacaksa emeğin yandaşı olurlar.
Çünkü nihai anlamda verilecek mücadele hükümetlere karşı olacaktır. Grev de bu mücadelenin en üst tezahürüdür.
Peki iktidarla bu kadar iç içe girdiniz. Şubeleriniz personel müdürlüğü gibi çalıştı. Tayin, nakil, azil, yeni işe alma, mülakatlara dışarıdan müdahale etme gibi devletin kullanması gereken yetkileri sendikaların kullanmasına göz yumdunuz.
İyi oldu veya iyi oluyor diyebiliyor musunuz şimdi?
Bu durumda etkin bir mücadele vereceğinize inanıyor musunuz?
Sendikalarınız yüzde altı maaş artışı teklifine eninde sonunda evet diyecekler. Çünkü bu teklifi yapanlar ile o kadar kaynaşık haldeler ki kimin eli nerede belli değil.
Bir iki puanlık yemin bedeli artışı ile bu iş bitecek.
Sistem, her zaman olduğu gibi yaşadığı krizi emeğin payını kısarak atlatmaya çalışıyor.
Canım memur kardeşim. Zenginin refahı biraz da senin sayende artık dokunulmaz oldu. Dokunulacak olan senin refahındır.
Bağırmak yok.
Zamanı geçti.
El öpmek için eğilenlerin bir gün o eli ısırabileceklerini yıllarca söyledik ve yazdık. Ama liyakatsiz emeksiz dünya yıllarca size hoş geldi.
İşin kötüsü bu duruma çok alıştınız. Vaziyeti de hak olarak görmeye başladınız.
Başkanlık düzeyinde Karaman’ da yaşayan en eski kamu sendikacısı olarak bir ben kaldım. Bunları bir gazeteci sorumluluğunun ötesinde bir duruş ile söylüyorum.
Anla artık memur kardeşim.
Bir gün gelip hakkını isteyeceğin bir yapı ile bu kadar iç içe girme. Girmiş isen çık.
Memur kimliğin çok değerli. Onu koru.
Bil ki hükümet demek devlet demek değildir. Hükümet, millet ve devlet adına, milletin oy vererek memur ettiği ve sınırlı bir süre için devlet adına hüküm oluşturan yapıdır.
Kimse veya hiçbir kurum bir gün gelip hüküm kuramayacağını bilerek görev yapmalı.
Sendikalar demokrasinin beşinci gücünün en etkin yapılarıdır.
Bir kez daha hatırlatırım.
Kullandığın gücün ne kadar yaşamsal bir değer olduğunu anladın mı?
Yorumlar
Kalan Karakter: