Arkadaşım, din kardeşim, bana göre, Kudüs’ü en iyi bilendir.
Kudüs’ün caddelerini, boylarını, enlerini, sokaklarını, o cadde, sokak ve çıkmaz sokaklarda yaşayan Müslümanların ev numaralarından, aile sayılarına kadar bilecek durumdadır.
İsrail devleti, 1900 yılından beri öldürme, işkence etme, yıldırma, hapsetme, baskı uygulama, sıkıntı verme, taciz etme, evlerine tamir yasağı uygulama, elektrik ve su kesintileri yapma, devlet dairelerinde aşağılama, “Bu gün git, yarın gel” deme gibi şeytanın dahi aklına gelemeyen yolları denedikten sonra onlara teklifi, “Evlerinizi sizin istediğiniz fiyata satın alacağız.
Sizin istediğiniz devlette, size vatandaşlık hakkı garanti edeceğiz” gibi yağlı ballı teklifler getirmelerine rağmen kabul etmemişler.
11 Mart 2024 Ramazan Bayramı'nın birinci günü HAMAS Emiri, İsmail Heniyye üç oğlu ve dört torunu şehit edildiği haberini Katar’da duyduğunda Heniyye, “Oğullarımın kanı, Gazze’deki şehit halkımızın kanından daha kıymetli değildir. Çocuklarım Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu uğruna canlarını feda etti” demişti.
Yüksek dolarlarla vatanını satmadıklarından, ABD, AB ve İngiltere gibi ülkelerde vatandaşlık hakkına, Allah için Kudüs Muhafızı olmayı ve Allah yolunda ölmeyi tercih ettiklerinden Heniyye’ye şehitlik rütbesi 31 Temmuz 2024 günü Tahran’da nasip oldu inşallah.
Heniyye’nin oğlu Abdüsselam Heniyye, babasının şehitlik haberini alınca ilk söylediği söz: “Babamın kanı Gazze’deki çocukların kanından daha değerli değildir.” Eh, babasının oğlu...
Sevgili Peygamberimizin, Pers imparatoruna elçi olarak gönderdiği Abdullah bin Huzafet’üs-Sehmi’yi, Hazreti Ömer, Şam taraflarında 80 kişilik seriyyenin komutanı olarak görevlendirir.
Rumlar, onları esir alırlar ve Heraklius'a haber verirler.
Bizans İmparatoru Heraklius, onları görmek ister.
Görüşürler ve onları Hıristiyan olmakla veya ölmek arasında tercihe zorlar.
Onlar, ölmeyi tercih ederler.
Kral, işkenceci başına emir verir ve işkenceye tabi tutulurlar.
Yine vazgeçmediklerini görünce, “Aç bırakın yanlarına domuz eti ve şarap koyun.”
Açlığa dayanırlar ama domuz etini yemezler ve şarabı içmezler.
Sebebini sorduklarında, “Size, bizim Hıristiyan olacağımızın umudunu bile vermek istemeyiz” demişler.
"Öyle ise onları canların çektiği güzel şeylerle ikna edin” der.
Güzel kızlarla şenlikler düzenlerler ama dönüp bakmazlar.
Bunun üzerine büyük kazanların içine zeytinyağı doldururlar ve kaynatırlar.
O seksen kişiden birini yağın içine atarlar bir anda can verir ve yalnız kemikler görünür.
Korkması gereken o yiğitler sıraya girer gibiler.
Heraklius, Abdullah’ı çağırır ve "Hıristiyan ol, hepinizi serbest bırakayım, yoksa hepiniz öleceksiniz” dediğinde, ağlamaya başlar.
Neden ağladığı sorulduğunda, "Kazana atılınca birden can vereceğim. Saçımın sayısınca canımın olmasını ve her birinin bu yolda şehit olmasını istedim onun için ağladım” demiş.
Herklius, “Hıristiyan ol, kızımla seni evlendireyim ve ülkemin yarısına sen hükmet.”
Abdullah, “Yapamam.”
Kral, “İyi davrandık dönmediniz, kötü davrandık yine dininizden dönmediniz. Bari alnımdan öp de hepinizi serbest bırakayım."
Abdullah (Allah ondan ve hepsinden razı olsun) kalkar kralın alnından öper ve arkadaşlarını kurtarır.
Medine’ye dönüşte Hazreti Ömer’in huzurunda Abdullah’la dalga geçmek için bu öpme olayını Hazreti Ömer’e anlatırlar.
Hazreti Ömer de kalkar ve Abdullah’ı alnından öper. (Ebü’l-Arab el Mihan, ö. 33, 944, İbnü’l Esir, Üsdü’l-Ğabe)
Nebiler kervanının peşinden giden, sıddıklar, şehitler ve salihler kervanı, kıyamete kadar İslam nurunu dünyanın her tarafına yaymaya devam edeceklerdir.
Ve Rabbimiz kesin neticeyi haber veriyor:
"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.
O Allah ki, müşrikler istemese de bütün dinlere üstün çıkarmak için, Resulünü hidâyet ve hak dinle gönderdi.” (Saff süresi ayet 81/8-9, Tevbe süresi aet 9/32)
Avrupa cadde ve sokaklarının çoğunluğunun başında, “Rue de Saint veya St…” yazar. Saint/St'den sonra gelen isim genellikle Romalıların katlettikleri Hıristiyan tebliğcilerdir.
Önce öldürdüler, sonra öldürdüklerinin dinine girdiler.