Nisan ayında, hastahanede eşimle beraber on üç gün kaldık.
Aynı günde nişanlandık, aynı günde evlendik, aynı günlerde aynı vakitlerde namaz kıldık, aynı sofrada yemek yedik aynı günlerde Coronaya yakalandık, aynı hastahaneye gittik, aynı hastahane odasında iki yataklı odada tedavi gördük, elli bir yıldır hiç ayrılmadık.
Hastahaneye yattıktan birkaç gün sonra doktorların ve hemşirelerin canhıraş halde çalışması altında hastalığın en şiddetli zamanını yaşıyoruz.
Tenim, canım, aklım, iradem, aynı anda hepsi kendi derdine düştüler.
Bu hal, üç gün veya dört gün sürdü.
En şiddetli zamanında kendimi dünya ile ahiret sınırında görüyorum.
Uykuda mıyım, uyanık mıyım, hayal mi görüyorum onu bilemiyorum ama, ahirete gitmekle kalmak arasında olduğumun farkındayım.
Ne bu dünyada kalmayı, ne de ahirete gitmeyi isteyecek durumum yok.
Dünya ile ahiretin arasında dururken kendime geldiğimde dilimin:
وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebediyyen kalmak üzere altından ırmaklar akan, cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler va'detti. Allah'ın hoşnut olması ise hepsinden büyüktür. İşte büyük başarı budur.” (Tevbe süresi ayet 9/72)
Ayetinde geçen “Ve rıdvanün minellahi ekber” bölümünü dilimin ve gönlümün tekrarladığımı işittim.
Manası: “Allah'ın rızası/hoşnut olması ise (dünyadan, cennet ve cennet nimetlerinin) hepsinden büyüktür.”
Bunu görünce o kadar sevindim ki o halimi anlatamam.
Saçımın ucundan tırnağımın ucuna kadar etkili olan hastalığın ağırlığını dilimin söylediği, gönlümün bal aladığı bu keliemler hafifletti.
Çünkü sağlıklı zamanlarda bu tür duaları namazımızda ve namaz dışında okurken, dilim duada, gözüm dünyada ve dünyalıklarda. Aklım başka bir şeylerde olur.
Atalarımız, “Eli işte, gözü oynaşta” derler ya işte öyle bir hayat.
Covid-19 döneminde ise dünyayı ve ahireti dışlayarak yalnız Rabbin rızasını istemek var ve o hal de bende ömrüm boyunca olmadı.
İyileştikten sonra da olmuyor. Dünya, gözüme ve gönlüme takılıyor.
Ama o tad kaç dakika sürdü bilemem ama, o tadı aldım ben.
2- Pandemi döneminde ailecek akşam yemeklerinde birlikte olmak arttı.
Daha önce sizlerin de yapabileceğinizi umarak bizim çocuklarımızla, torunlarımızla altı aile olduğumuzu, haftada bir gün birimizin evinde akşam yemeği yedikten sonra 25 kişilik sınıf gibi Kur’anı anlama ve yaşama dersleri yaptığımızı yazmıştım.
Şimdi bu pandemi döneminde Bakanlığın tavsiyelerine de uyarak gündüz ve akşam yemeği buluşmalarını çoğalttık.
3- Yatsı namazını kıldıktan sonra yatma alışkanlığı elde ettik.
Bir hanımefendi telefonla sabah namazına kalkma duası istediğinde “Yatsı namazından sonra, sabah namazını kılmak için hemen yatarsan kalkarsın” dediğimde “O zaman herkes kalkar, biz gece yarısı yatıyoruz” demişti.
Pandemi döneminde, sabah namazına dinç kalkıyoruz.
Gözlerde uyku isteği olmadığından bir cüz Kur’an okuma zamanı oluyor.
4- Pandemi döneminde zaman da bereketlendi.
5- İslam’ı yaşayan Müslümanların tertemiz olduğunu dünya öğrendi.
Beş vakit namazda ellerin, yüzün ve ayakların yıkanıp, başın mesh edildiğini herkes duydu.
Günde beş defa ayağını yıkayan hiçbir Müslümanın ayağının kokmayacağını öğrendi.
Birleşmiş Milletlerde sevgili peygamberimizin temizlikle ilgili hadisleri gündem oldu.
6- Babası, amcası, halası, kardeşleri, amca ve hala çocukları, onların çocukları ve torunları hafız olan 65 den emekli bir arkadaşıma “Haydi bu günlerde de hafız yetiştir bakalım” dediğimde, “Yetiştiriyorum, bu sene sonuna dört hafızım daha olacak. Telefonla canlı, görüntülü dinliyorum. İkisi Türkiye’den, ikisi Avrupa’dan. Hafızlık merasimi de ZOOM dan olacak” deyiverdi.
“Aşığa Bağdat uzak değildir”
Aşkın aşamayacağı engel yoktur
Aşkı olmayanların engeli çoktur
Müslümanı hiçbir durum hizmetten alıkoyamaz.
Yusuf aleyhisselam hapishanede iken mahkumlara tebliğini yaptığını Kur’an haber verir.
Eyyüb aleyhisselam gibi hastalığında da tebliğine devam eder.
Ormanda ağaca bağlasalar Yunus gibi:
“Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni” demeye devam eder.
8- ZOOM’lama yoluyla İslami eğitimin yolu açıldı.
ZOOM yoluyla derse başlaman önce, “Hocam şu anda seni dünyanın her tarafındaki temsilcilerimiz dinliyor” dediler.
Müftü efendi, bütün İl imamlarını bilgisayarlarının başına geçiriyor ve herkesin yoklamasını yaptıktan sonra ders başlıyor.
Müdür, bütün öğretmenlerin yoklamasını aldıktan sonra ders başlıyor.
Halbuki benim bu güne kadar verdiğim konferanslar, yaptığım vaazlar, yalnız salon ve camide olanlara ulaşıyordu.
9- Evde yüzüne bakmadıkları kitaplarla yüz yüze geldiler ve sanki kitaplardan ihmal medeniyle özür dileyerek ellerine alıp gözleriyle okşadılar kitapları.
10- En önemlisi kendileriyle yüz yüze geldiler.
Bileği bükülemez,
Sözü kesilemez,
Önünden geçilemez,
“Burnundan kıl aldırmaz”
Etraflarını korkuyla hizaya getirenler, görünmeyen Coronavirüs’ün karşısında el pençe divana durdular, erkekler bile yüzlerine peçe taktılar.
11- Eskiden aynalarda yalnız yüz ve endamlarına bakanlar şimdilerde içlerine de bakmaya başladılar.
Baktılar ki gönüllerini işgal eden binlerce put, gönlünün en değerli yerinde bağdaş kurup oturmuş, ama o Allah celle celalühün yarattığı gözle görülemeyen virüse karşı o putlar da çaresiz.
İşte bunu anlamak, pandeminin bize uygulamalı olarak öğrettiği en faydalı bilgidir.
hocam allah razi olsun fransizca da parfet diye bir var mukembel yaziniz oyle iste