Sultanahmet Camii, ister Fatih Camii, isterseniz Şişli Camii’nde, öğle namazını kılınız ve çıkmayıp en arka safa geçip, duvara sırtınızı dayayıp, ikindi namazına kadar gelip, acele namazını kılıp çıkan derviş kılıklı, berduş biçimli, sarhoş şekilli, beyefendi kıyafetli, baron kisveli, artist giyimli erkek ve kadınların özellikle Şişli Camii’nde namaz kıldıklarını, kadınların çantalarında taşıdıkları örtülerine sarındıklarını ve öylece namazlarını kıldıklarını görürsünüz.
Vaizlik yaptığım şehirde 1983’te şehrin bütün dükkân, lokanta, büro, muayenehane, eğlence mekânlarını sırayla, hiçbirini atlamadan ziyaret ederken, solcu gazeteye sıra geldiğinde çay içerken “Yarın Cuma namazına beraber gidelim” teklifime “tamam” diyen zat, namazdan sonra bürosunda bana, “Bundan sonra her Cuma camideyim; benim bu büroya her hafta gelip bana komünizmi anlatanların birçoğunu ben, camide gördüm.
Bana, camiye gittiklerini hiç söylemezlerdi…” dedi.
Sözüm, İslam dinine gönülden bağlı olan ama günümüz şartlarında camide, cami derneklerinde, İslam’dan bahseden kurumlar yanında olmamakla ayakta kalınabileceğine inananlaradır:
Ülkenin kaymağını yiyenlerin mahallesindeki camilerden birine bir git ve senden daha zengin, senden daha şöhretli, senden daha yüksek tabakadan adamların Cuma namazında camide olduğunu göreceksin.
“Camilerde görünmek yeterli mi?” Deme.
Bu soru, iki tarafı da kesen bir sorudur.
Camiden uzak yerlerde mücahitlik taslayan, müteahhitlik kollayan adam da aynı soruyu soruyor.
Müteahhit olduktan sonra camiyi bırakıp içindeki isyanını “Camide görünmek yeterli midir?” sorusunu sorarak kendini avutmak isteyen de aynı soruyu soruyor.
Bu Cuma ilk defa camiye bir gidiniz.
Selam verirken sağınıza ve solunuza dikkatle bakınız.
Dışarıda lanetlediğiniz, her türlü iftirayı attığınız adama selam veriyorsunuz.
Sağınıza ve solunuza selam vererek namazdan çıkarken batıdan ve doğudan bütün meridyenlerde bulunan Müslümanlara selam veriyorsunuz.
Altmış partide ayrı yol izleyen insanlarımızın birleştiği tek yer camilerimizdir.
Önce kaynaşmak var.
“Bana göre”ler yok.
Seni de, onu da yaratanın kelamı var.
İstanbul şehri, on beş milyonluk bir şehir.
Televizyon ekranlarındaki yılbaşı çılgınlıklarına bakarak moralinizi bozmayınız.
İçki bayileri “Nerde o eski günler” diyerek eski satışlarını özlüyorlar.
Gazinocular, yeni bir “Gazinocular kralı” çıkaramamanın üzüntüsündeler.
Gazinoların hepsi dolsa bile, buralardaki insan sayısı öyle abartıldığı kadar fazla değil.
Bunlarda eğlenenlerin hepsi, Sultanahmet Camii’ni dolduramazlar.
Kaldı ki gazinodakiler de ayıkınca Cuma günü tevbe etmek için camilere doluyorlar.
Ayrıca bizim İslam’a olan iman ve amelimizi, heyecanımızı da yönlendiriyorlar.
Beş yıl, Büyük Ayasofya Camii imamı olduğum halde “Ayasofya açılsın” mitinglerine katılmadım.
Ayasofya’nın açılması için 22 yılda 50 defa mahkemeye müracaat eden ve sonunda açılması kararını çıkartan İsmail Kandemir merhuma hep destek olmuşumdur ama hiçbir mitinge katılmamışımdır.
“Başörtüsüne Özgürlük” mitinglerine de katılmadım.
Hatta Beyazıt Meydanı’nda yapılacak en büyük başörtüsü mitinginde, benim konuşmacı olmamı teklif eden “Tekin” bir mücahide, “Sana hayır demem doğru olmaz. Ama birileri bizi başörtüsü ve Ayasofya’yla 70 yıldır oyalıyor.
“Biz, Kur’an’ımıza Göre Yaşamak İstiyoruz adıyla bir değil, binlerce miting düzenleyin, hepsinde varım” dedim.
Kur’an’ımıza göre yaşamak, sünnet-i seniyyeyle olur ve Allah celle celalühün bütün emir ve yasaklarının, Sevgili Peygamberimizin yorum ve yaşamıyla uygulamaya sokulursa, bütün emir ve yasakların her biri için 70 yıl mücadeleye gerek kalmazdı.
Magazin konusu olan bay ve bayanlarımızın, gece hayatını gün doğuncaya kadar sürdürenlerin, bütün meyhaneleri dolduranların hepsinin günahını toplasanız,
Rabbimin bir tek emrine veya yasağına zıt bir kanun teklifini bilinçli olarak yazan, Meclis’e sunan, İslam’a aykırı olduğunu bildiği halde, kabul için el kaldırandan bir tek kişinin günahına, yukarıdakilerin hepsinin günahını toplayıp koysanız denk gelmez.
Yukarıdakilerin günahı şahsidir.
Allah’a başkaldıranın teklifi, bütün bir milleti ilgilendirmektedir.
Aklımızı başımıza alalım.
Aklımızı bizim gibi ölümlü insanların kusmuğuna çanak yapmayalım.
Aklımızı, Yüceler Yücesi Yaratıcısına secde ettirerek yüceltelim.