Yiğit adam, tek başına olmadığını bilir.
Yiğit adam, ilk aldığı nefesten, son nefesine kadar, O’ndan gelip O’na döndüğünün bilinciyle yaşar.
Nerede olursa olsun, Rabbiyle beraber olduğuna inanır.
Sarayda, kulübede, zindanda, tepede, derede, dağda, ovada… her yerde ayak bastığı yerin, gördüklerinin, duyduklarının ve tuttuklarının tamamının Allah’ı tesbih ettiğini bilir ve onların korosuna katılır.
Allah’ı görmese de O’nun onu gördüğünü bilir.
Her sözünü, her hareketini, hatta içinden geçenleri bile O’nun bildiğine göre, içini, dışını, bütün organlarını, yaratan Allah’ın ayetleriyle temizler ve fıtrat ayarlarında yoluna devam ettirir.
Karşısına, Nemrut’un ateşi çıksa, Hazreti İbrahim gibi, “Hasbünellah” der ve yolunda tek başına da olsa Sevgili Peygamberimiz gibi yürür:
Enes bin Malik anlatıyor: “Allah Rasülü, insanların en güzeli, en şecaatlisi/kahramanı/cesuru ve en cömerdi idi.
Bir gece Medine’de korkunç bir ses duyuldu. Medine halkı (Saldırı var diye) korktu ve sesin geldiği yere doğru yürüdüler. Karşılarında boynunda kılıcı, altında Ebu Talha’nın atıyla, Allah Rasülü’nü gördüler. Herkesten önce gitmiş ve geri gelerek, “Korkmayın, korkmayın” demiştir. (Müslim, Sahih, K. Fezail, bab 11)
Kahraman, “Başka kim var” diye ardına, sağına, soluna, üstüne ve altına bakmaz.
“Ben, benden sorumluyum, ben ailemden, milletimden ve tüm insanlıktan sorumluyum” der ve Rabbin kendisine verdiği maddi ve manevi güç oranında İslam yolunda, insanları cennete giden yola davet ederken, cehenneme doğru gidenlere de uçuruma doğru koşan yavrusunun ardından bağıran anne gibi yanan yürekle çığlığını, feryat makamında ayyuka çıkarır.
Cehenneme adam toplama kurumlarına karşı mücadelesinde bıkmadan, usanmadan, “Yoruldum” demeden, Nuh aleyhisselam gibi ömrünün son nefesine kadar 950 yıl da sürse devam eder.
Bu yolda yürüyenlere Rabbimiz “Rabbaniler” diyor:
“Nice nebilerin yanında birçok Rıbbiyyûn (Rabbe kul olan âlimler) savaştılar da, Allah yolunda kendilerine isabet edenden dolayı ne gevşediler, ne yıldılar ne de boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever.
Onların dedikleri ancak şu idi: "Ey Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sabit kıl, kâfir topluluğa karşı bize yardım et.” (Al-i İmran süresi ayet 3/146-147)
Sömürgen, kemirgen, saldırgan çağdaş kâfirlerin tuzağını medeniyyet mektebi gibi görenlere değil, onları o kanalla iki dünyalarını cehenneme çevirenlere karşı mücadelesini verirken azlığına hiç aldırmaz yiğit adam.
Bilir ki, bütün peygamberler art arda gönderildiler ve tek başına bazen iki peygamber, bazen üç-dört peygamber olarak görevlerini tam yaptılar.
O peygamberlerin hepsine iman ettiğini, yatsı namazından sonra, yatağa yatmadan önce, Bakara süresinin son iki ayetini okuyarak dinlenmeye geçer.
Yiğit adam, yarın savaşacağını bilse, gece baskını olacağını da bilse, yatarken aldığı bütün tedbirlerden sonra, Bedir harbinde ashab-ı kiram gibi “Tedbir benden, takdir Allah’tan” diyerek, derin bir uykuya da dalar.
Düşmanın çokluğu veya güçlülüğü onu ilgilendirmez.
Yiğit adam, zor zamanlarda kendisine düşen görevi, gücü oranında yerine getirir, o kadar.
Yiğit adam, harama uçkur çözmez.
Mısır Aziz’in hanımı, iki dünya güzeli Yusuf aleyhisselama, zina teklifinde bulunduğunda, Rabbinin bürhanıyla namusunu kirletmediğinden, Yusuf süresinde yiğitlik ünvanını almıştır.
Yiğit adam da, Hazreti Yusuf’a peygamber olarak iman ettiğinden, onu yolundan çevirmek isteyenler, Züleyha’lar gönderseler, Meazellah/Allah’a sığınırım” der ve o teklifi ret eder.
Sevgili Peygamberimize, davadan vazgeçme karşılığında, devlet başkanlığı,
En zengin olmayı,
İstediği kadınla evlenme teklifi geldiğinde ret eden Sevgili Peygamberimiz’in ümmeti olduğunu ispat edendir yiğit adam.
Bir devlete karşı yedi yiğit adam:
Yedi yiğit adam, o günün zalim kanunlarını kabul etmediklerinden ülkeyi terk ettiklerinden, onlara da Kehf süresinde “Yiğitler” denmiştir.
O yiğitlerin gözünde onları izleyen köpekleri Kıtmir, o günün devlet başkanı Dakyanus’tan, bugünün zalim ve kâfir devlet başkanlarından daha değerlidir.
Gerçek kahraman, yiğit, cesur kişi hem dış organlarına hem yüreğine, kalbine, iradesine sahip olan adamdır.
Gözü her şeyi görürken, harama bakmamayı sağlayan, yalana geçit vermeyen, haram lokmayı içine sokmayan,
“Desinler” diye iş yapmayan kendi nefsine hâkim olan insandır yiğit.
Allah’ın ve Rasülü’nün emir ve yasaklarının önüne, kimsenin emir ve yasaklarını geçirmeyen ve geçirtmeyen,
Bunları yaparken kimseden korkmadığı gibi, kimsenin ayıplamasından da korkmayan ve nezaketi bütün organlarından iliklerine kadar nakşeden,
Kula kul olmayan, yalnız Allah’a kul olduğu için şirk bataklığından kurtulan,
Kılavuz kabul ettiği Kur’an-i Kerim’i, onu getiren Sevgili Peygamberimiz gibi anlayıp yaşamaya çalışan,
Allah için seven ve Allah için buğz eden adamdır kahraman.