Hikâyeyi birkaç kişiden ayrı ayrı dinledim.
Anlatıldığına göre Sadrazam, Abdühamid’e rapor sunuyor: “Efendim, filan şehrimizde deprem olmuş şu kadar can, bu kadar hayvan, şu kadar ev zayiatı var.”
Hikâyeyi anlatan karşısındaki dinleyicilerden birine şaka olsun diye onun ilinin adını söyleyerek anlatıyor.
Onun için her anlatılışta ilin adı değişiyor.
Ben de burada hiçbir ilimizi incitmemek için “Filan il” kelimesini kullandım.
Abdülhamit cevap veriyor: “Ölenlere Allah rahmet etsin, mali zayiat telafi edilsin, filan ilimizde bir şey var mı?
Sadrazam: “Hayır efendim, hiçbir şey yok.”
Abdülhamit: “Allaha hamdolsun.”
Her kötü rapor sonunda aynı ili sorarmış, iyi haberini alınca, “Allah’a hamdolsun” dermiş.
Bu durum sadrazamın dikkatini çekmiş ve bir gün sormuş, “Efendim neden o ili devamlı soruyorsunuz?” dediğinde,
Abdülhamit, “Allah korusun, o ilimize bir afet olur da o insanlar il dışına dağılırlarsa dünyanın dengesi bozulur” demiş.
Aslında Birleşmiş Milletler ’de çoğunluk Siyonistleri sevmiyorlar.
İki yüz devletten on kadarı İsrail’i destekliyorsa, onlar da ABD’den korktukları içindir.
ABD de, her türlü desteği veriyorsa, Birleşmiş Milletlerin İsrail aleyhine aldığı kararları veto ediyorsa, sevdiğinden değil.
Amerika siyasilerine göre bu Siyonistler, bin yıllık Avrupa tarihinde bütün devletlerden sürgün yemişler.
Hiçbir yerde uslu durmuyorlar.
Aslında burası Siyonistler için toplama kampıdır.
Batılı ülkelere dağılmalarını engelleme yeridir.
Dünyadakileri de toplama yeridir.
En son olarak Ukrayna’dakilerin bir kısmı Rus-Ukrayna savaşında oraya taşındılar.
Aynı zamanda Amerika’nın Ortadoğu’yu kontrol etmek için kurduğu ve koruduğu bir Jandarma Karakolu görevi yapmaktadırlar.
Siyonist öldürülürse kâr, Müslüman öldürülürse yine kâr.
İki taraftan öldürülürse çifte kavurma kâr.
Alman şefle, Türk işçisi öğle yemeğinde sohbet ediyorlar.
Alman, “Bizimle sizin arasında bir benzerlik var.
Cumhurbaşkanından bana kadar bütün Almanlar Yahudileri sevmezler.
Ama hiç birimiz sevmediğimizi basın önünde, insan kalabalıklarının arasında söyleyemeyiz” der.
Avusturya’da 2008’de seçimi kazanan Hitler yanlısı Jörg Haider, hükümeti kurduğu gün, Yahudileri sevmediğini söyleyince aynı gün Avrupa Birliği devreye girdi, hükümet devrildi ve birkaç ay sonra Haider, Türk basınına göre “Haydar” trafik kazasında öldü ve Avusturya Cumhurbaşkanı “Trajedik ölüm” demişti.
Bunların, dünyaya dağılmaması için, onların orada kalması için her türlü yardımı Batı yapacaktır. Çünkü çok çektiler.
Lahey A(t)alet divanı, adalet terazisinin bir tarafına bütün Gazze’nin tamamının cesedini koysa, öbür tarafa da Netanyahu’yu koysa Atalet terazisinde Netanyahu nefreti ağır basar.
Siyonistler, kendilerini destekleyenlerin kendilerini sevmediklerini bilmezler mi?
Bilmez olurlar mı?
2001 yılında Başbakan insan kasabı Ariel Şaron, “ABD bizi Araplara sattı” demişti.
Sevilmediğini bilir de çocuk kanı içen kanlı katil, çocuğun kendisini sevip sevmediğine bakmaz.
Hava kuvvetlerini, deniz kuvvetlerini ve silahlarını İsrail’in emrine veren ABD’yi kullanırken, gönüllü veya gönülsüzlüğüne bakmaz.
Boğduğu insanın çıkardığı hırıltı ve iniltiden zevk alanlar, zorla tecavüz ettiğinin bağırıp çağırmasından keyf alanların İslam’la tedavisi mümkin olmazsa, karantinaya alınması gerekir.